Özdemir İnce

Seçim günü bit kırmak

31 Mart 2024 Pazar

Değerli okurlar, bazı günlerde zulaya başvurmamı, eski defterleri karıştırmamı lütfen hoşgörün. Geçmişte, bugün yazamayacağım hazine nitelikli yazılar var. Örneğin, 22 Temmuz 2007 günü Hürriyet gazetesinde yayımladığım “Seçim günü bit ayıklamak” başlıklı yazım. Okuyalım:

***

SEÇİM GÜNÜ BİT AYIKLAMAK

Seçim yasağı var diye havacıvadan söz edecek değilim. İleride birkaç yazı, hatta dizi yazı olabilecek bazı bitlere değineceğim. Ayıklanması gereken, en azından “bit” olarak tanımlanması gereken... Kimileri kullandığım sıfatlardan, metaforlardan şikâyetçi, beni mahkemeye veriyorlar. Tabii demokrat olmak da zor, metafor ve ironiden anlamak da... Metafor ve ironiden anlamayan ve kendini demokrat sanan nesle aşina değiliz, kuşkusuz!

Adam şöyle yazıyor: “İslam açısından laikliği her meşrulaştırma girişimi Kuran duvarına toslayacaktır, bu duvarı aşmak ancak Kuran’ın bir kısmını inkâr etmekle mümkündür.”*

Ne yapacağız? Demek ki Cumhuriyet boşuna kurulmuş, demek ki Cumhuriyet Devrimleri boşuna yapılmış, devrim yasaları laf olsun diye çıkarılmış. Bre efendi ağa laiklik neden kendini Kuran karşısında meşrulaştırmak zorunda kalsın? Laiklik kendini Kuran karşısında meşrulaştırmak zorunda kalırsa Kuran da anayasa karşısında tedirginlik duymaz mı? Anayasa ne yapacak o zaman? Yasalar ne yapacak? Sapla samanı birbirine karıştırmayın; Kuran’a, laikliğe ve anayasaya dokunmayın!

Anne-Cecile Robert yazıyor: “Küreselleşme bir demokratik proje değildir. XIX. yüzyıl toplumsal sınıf mücadelelerinden kaynaklanan işçi enternasyonalizminden farklı olarak, siyasal temsilin ve genel seçimin ölümünü işaret eder.” (Manière de Voir, Nisan-Mayıs 2007, Sayı: 92)

Çünkü küreselleşme denen şey siyaseti, realizm adına, muhafazakârlar adına, değişmez değişkelerin çoğulcu politikası adına “mümkün olan bir tek politika”ya indirger. O da türlü çeşitsiz liberalizmdir! Doğru mu bu? Değil kuşkusuz! Daha doğrusu bu sorunun iki yanıtı var. Birincisi: Küreselleşmenin liberalizmi tek ekonomik politikaya indirgediği doğrudur. İkinci yanıt: Küreselleşmenin liberalizmi tek ekonomik politikaya indirgemesi yanlıştır. Çünkü başka olanaklar da var. Liberal ekonomi ve politikada devletin emekli olduğu, her şeyi serbest piyasanın yönettiği doğru değildir. Uzakdoğu’ya bakın, Avrupa’ya bakın, ABD’yi de unutmayın.

Daha doğrusu televizyonlara çıkmayan, gazetelerde yazı yazmayan bir iktisatçı bulun ve durumu ona sorun.

Seçim yasaklarına girmeyecek bir konu bulmak için dosyalarımı karıştırıyorum. Dosyalarımdaki konuların hepsi sakıncalı. Ama Toni Negri’den aldığım ilhamla “Küreselleşme acaba emperyalizmin yeni adı mı?” diye bir soru sorabilirim. İmparatorluk emperyalizmin son aşaması değil mi? ABD’nin dünyadaki hali ve halsizliği! Seçim gününde benim için suya sabuna dokunmayan sorular bunlar. Seçimden sonra gündemimizden bir gün bile inmeyecek sorular ve sorunlar. Seçimlerde nasıl bir dilekte bulunulabilir? Hayırlı seçimler mi? Peki kim için?

***

Mustafa İslamoğlu değindiğim yazısını meğer MHP’li eski diplomat Gündüz Aktan’ı eleştirmek için yazmış. Şöyle diyor: “MHP adayı eski diplomat Gündüz Aktan da tam bunu yapıyor. Laikliği meşrulaştırmak için, Kuran’ın bir kısmının hükmünü “geçersiz” ilan ediyor. Bir Müslümanın asla yapmaması gereken, yaptığında Allah’ın tarif ettiği İslamla ilişkisini koparacak olan bir durum bu. Bunu söyleme cüretinde bulunan insanın sadece hayatı ve kafası değil, inancı da karışık olmalı.” *

Mustafa İslamoğlu çok önemli bir İslam âlimi: Araştırmacı, şair, yazar, ilahiyatçı. Kayseri Yüksek İslam Enstitüsü ile El-Ezher Üniversitesi’ni bitirmiş. Ancak, Gündüz Aktan için “kafası karışık” diyor ama kendisinin kafası çok daha karışık. Laikliğin meşrulaşmak için Kuran’dan izin ya da icazet alması gerekmez. Kuran’ın da laiklikten izin alması gerekmiyor. İkisininin alanları ayrı ayrı. Sorun Gündüz Aktan ve Mustafa İslamoğlu gibi berrak kafalı olmayanlarda. Size laikliğin en aklıcı, en saydam tanımını yapacağım:

“Laiklik din ile dünya işlerinin kesin olarak ayrılmasıdır ama laiklik birey ve toplumu ulemanın (din adamının) ve yobazların baskı ve saldırısına karşı korumakla görevlidir.”

* Mustafa İslamoğlu, “Kur’an’ın bir kısmını inkâr etmeden bu iş olmaz”. (13.7.2007)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları