Atatürk’ün gençliği ondan alıyor güvenini, umudunu, görevini:

“Türk genci devrimlerin ve rejimin bekçisidir. Birinci görevin Türk bağımsızlık ve Cumhuriyetini korumaktır. Her şeye rağmen kesinlikle bir aydınlığa doğru yürümekteyiz. Bende bu inancı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletim hakkındaki sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıkları, ahlaksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve gerçek aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik gördüğümdür. Milletin bağrından temiz bir kuşak yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım ve gözüm arkamda kalmayacak! Ey yükselen yeni kuşak! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz! O gençlik ki hiçbir şeyi unutmayacaktır; geleceğin ışık saçan çiçekleri onlardır. Bütün umudum gençliktedir!”

ŞİİRLERDEN DİZELERLE ALANLARA ÇIKIYOR GENÇLİK

“Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün/ Dünya kadar malın olsa ne fayda” Kul Himmet.

“Başkasının baharını çalanın bahçesi çiçek açmaz” Âşık Veysel.

“Kızlarım oğullarım var gelecekte/ Her biri vazgeçilmez cihan parçası” Ahmed Arif.

“Uyumayacaksın/ Bir sis çanı gibi gecenin içinde/ Ta gün ışıyıncaya kadar/ Vakur metin sade/ Çalacaksın.” Melih Cevdet Anday.

“Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz” Neruda.

“Yan yana olduk mu el ele/ Aç kalsak ağlamayız biliyorum” Turgut Uyar.

“Yıkılır bu düzmeceler yıkılır/ Köprüler kurulur aydınlıklara” Hasan Hüseyin.

“Kara bir suyu/ Geçiyoruz şimdilerde/ Basarak yosunlu taşlara/ Sen bugünden yarına/ Biraz umut sakla” Metin Altıok.

“Saraylar saltanatlar çöker/ kan susar bir gün/ zulüm biter./ menekşeler de açılır üstümüz de/ Leylaklar da güler./ Bugünlerden geriye,/ bir yarına gidenler kalır/ bir de yarınlar için direnenler...” Adnan Yücel (Nâzım Hikmet diye paylaşılıyor çoğunlukla).

Bunlara, Türkan İldeniz’in “İşte Benim Yine” şiirini ekliyorum: “Her susmak ölüm değil iyi belle/ Sustum sustum da güçleniverdim./ Susmak/ Daha büyük çığlıklara hazırlık bende. - İşte benim yine dimdik karşınızda/ Yine tekçe direncim, insancıl kavgalarımla. - Neden mi geciktim sormayın zaten anlatacağım/ Zaten istesem de dinmez içimdeki kasırga/ Zaten bırakamam başladığım türküyü yarım/ Bir büyük yarıştan geliyorum cümlenize merhaba...”

YARATICI PANKARTLAR

İnsan kalmanın tek yolunun insanlık dışı bu sisteme karşı savaşmak olduğu bilinciyle gençlik, yaratıcı pankartlarıyla meydan okuyor:

“Kolonlarımız değil ama direnişimiz sağlam./ Bizim İstiklal Marşı’mız ‘Korkma!’ diye başlar./ Söyleyin onlara iki ayyaşın torunları geliyor./ Bizim gibi üç çocuk daha ister misin?/ Anne, geleceğimizi kurtarıp geri döneceğiz./ Umudun mevsimi yok, her daim çiçek açar./ Biz kazanacağız, Gargameller kaybedecek./ Neden mi bu haldeyiz? Geometri kitabı yazan bir adamın kurduğu ülkeyi dört işlem bilmeyenler yönetiyor da ondan./ Faşizme meydan okumazsan faşizm senin canına okur./ Biz korkuyu Kerbela’da bıraktık./ Boşalt Saray’ı biz geliyoruz./ Gaz sıkmasanız olur mu? Rimelim akıyor./ İç istemem boyun eğmek, ep isterim direneyim./ Oyum çalındı, gençliğim çalındı ama umudum çalınamadı./ Evinde bardak kaldırmayan Z kuşağı ülkeyi ayağa kaldırıyor./ Öfkeni diri, başını dik tut./ İstediğiniz kadar film çevirin, bilin ki sonu böyle olacak./ -Atatürk’ün her dediği çıkıyor değil mi evlat? -Öyle. -O halde Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır.”

VE VAZGEÇİLMEZ SLOGANLAR

“Geldikleri gibi giderler./ Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır./ Mustafa Kemal’in askeriyiz./ Kurtuluş yok tek başına...”

Gerçekçi olalım: Ağır günlerdeyiz, hava kurşun gibi ağır.

Armudun sapı üzümün çöpü demenin hiç zamanı değil.

Çözüm siyasette, örgütlü önderlikte ve en zor görevi CHP’nin sırtına yükledi zaman.

CHP zorlu görevi sürdürürken önerelim, uyaralım ama rahat bırakalım genç önderleri.

Ne demişti Şükran Kurdakul: “Güzel başladınız çocuklar/ Güzel bitireceksiniz.”