Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Meğer yanılmışım...
Olacak ve olmayacakla ilgili tahminler kumarda (barbut) ya da tavlada zar tutmadan zar atmaya benzer. Düşeş (6+6) tutarsın hep yek (1+1) gelir. Daha önce TELE1’deki programda söyledim ama yazdım mı bilmiyorum. 22 Mart 2025 günkü programda da söyleyeceğim:
R.T. Erdoğan’ın 2028 yılında kesinlikle seçim yapmayacağını, yaptırmayacağını söylemiştim, söyleyecektim. Yanılmışım, R.T. Erdoğan 2028 seçiminde aday olup kazanmak için akla gelen gelmeyen her kapıyı zorlayacak. Çünkü üzerinde koruyucu bir unvan zırhı olmadan ölmek istemiyor. Kaybetmesi kesin seçimi 2028 yılında yapmama, yaptırmama çaresi arayacağını, o tarihte rakibi olması olası siyasetçileri sırası geldikçe ve her fırsatta iğdiş etmeye kararlı olduğunu düşünüyordum. Geleceği 2025 yılının mart ve nisan ayına taşımakla beni açığa düşürdü.
Ekrem İmamoğlu’nun başına gelen bunun ilk kanıtıdır. Derecesi ne olursa olsun hiçbir diploma onu veren kurum ya da bir başka bir kurum tarafından yok sayılamaz. Sayılması hem ahlaksızlık hem yasadışılıktır. Böyle bir gaflette bulunanlar gelecekte bunun yasal bedelini mutlaka öderler ama bundan daha ağır olanı da var: Meslek kitlesi ve toplum tarafından “aforoz” edilmek ve “hain” damgası yemek.
Ben gelecek üzerine hesap yaparken R.T. Erdoğan geleceği günümüze taşıdı ve en güçlü rakibi Ekrem İmamoğlu’nu ıskartaya çıkarmak için devlet değirmenini çalıştırdı. Okur, yıllardır, Necip Fazıl’ın yarattığı “Başyüce” unvanını R.T. Erdoğan için kullandığımı bilir. Necip Fazıl’ın “Başyücesi” tam anlamıyla bir diktatördür, otokrattır.
Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının elinden alınması yetmezmiş gibi ardından gözaltına alınması üzerine belleğimin bir bölmesinde örnekler buluyorum:
Roma döneminden, arenada karşılaşacak iki gladyatörden olumlu kahramanın sağ kolunu kalleşçe sakatlıyorlar. Ama o sol eliyle kılıç kullanarak kötü adamı alt ediyor.
Kovboy filminden örnek: Kötü adam iyi adamı düelloya davet ediyor, kalleş kötü adamın adamları iyi adamı bir tenhada kıstırıp sağ kolunu kırıyorlar ama o tabancayı sol eliyle kullanarak kötü adamı yere seriyor.
İyi ile kötünün temsil edildiği öykü dağarımızda bunlar gibi yüzlerce örnek var.
Yazımın baş tarafında belirttiğim gibi: Ben mi yanıldım yoksa Erdoğan mı yanıltı beni, bilemem. Ama daha siyaset sahnesine çıktığı aylarda onun “ruh” ve “zekâ” yapısının analizini ben yaptım, böyle bir tongaya basmak bana yakışmıyor.
R.T. Erdoğan ta Ağustos 1993’te İkinci Cumhuriyet Tartışmaları1 adlı kitabın 417. sayfasında “Demokrasi amaç değil, araçtır” demiş bir insan. Yanlış ve kötü niyetli bir tanım. Demokrasi ne amaçtır ne de bir araç ve hele Erdoğan’ın sandığı gibi (Yani demokrasi ile düzenler gelir, düzenler gider) değildir. Demokrasi denen “şey” bizzat düzenin kendisidir. Erdoğan’ın adını verdiğim kitabın 422. sayfasında yer alan cümlelerini dikkatle okuyun:
“Bir diğer sıkıntımız da milli bütünlüğümüzün tehlikede olması. Bunu şu şekilde açayım; resmi ideoloji ırkçı bir kişilik taşıyor, bu yapısıyla da milli bütünlüğü koruması mümkün değildir. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nde 27 etnik grup yaşamakta. Bu 27 etnik grubunda varlıklarının tanınması gerekmektedir. ‘Türkiye Türklerindir’ gibi tezler yanlıştır. Türkiye, Türkiye’de yaşayan herkesindir. Bir inanç birlikteliği bu insanların bütünlüğünü sağlayabilir. Aksi takdirde milli bütünlüğümüzü sağlamak mümkün değildir. Temel sorunlarımız noktasında ana başlıklar olarak bunları söyleyebiliriz.”
Bir cumhurbaşkanı düşünün ki çağının çağdaşı üniter ulus devletten haberi olmasın! İsterse 27 bin etnik grup olsun bunlar alt kimliktir. Türkiye adlı devletin kurucusu bir üst kimlik olarak Türklüktür. Erdoğan’ın sözünü ettiği 27 etnik grubu bir arada tutan “Türklük”ün Japon tutkalıdır.
Adını verdiğim kitabı hazırlayanlar aynı sayfada bir ek soru soruyor:
“Milli bütünlüğün korunmasından söz ettiniz. Bu değişim süreci içerisinde eğer, ülke içinde yaşayan bazı grup insanlar milli yapı içerisinde kalmak istemezse ne olacak?”
- Onun kararını halk verecek.
- Örneğin Kürtler biz ayrı yaşamak istiyoruz diyebilirler.
- Bu durumda belki Osmanlı eyaletler sistemi benzeri bir şey yapılabilir.
Sayın Cumhurbaşkanı Hazretleri! Osmanlı Beyliği, Anadolu toprakları üzerinde bulunan öteki beylikleri (Karaman, Germiyan, Hamit, Menteşe, Aydın, Saruhan ve Candaroğulları) ortadan kaldırarak bir devlet kurdu. Bu devleti muktedir siz bile tekrar beyliklere, eyaletlere ayıramazsınız.
Öyle bir dönemden geçmekteyiz ki bu çöküşün restorasyonu (onarımı) için bütün siyasilerin ilkokul düzeyinde tarih, coğrafya, yurt bilgisi derslerinden sınavdan geçmesi gerekiyor.
--
1- Metin Sever-Cem Dizdar, Başak Yayınları, 1993.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
İmamoğlu ve İBB’yle ilgili 560 milyar iddiasına yanıt
-
Mustafa Balbay sert eleştirdi
-
Mezhep çatışması değil insanlık suçu
-
Emekliye bayram ikramiyesi ne kadar olacak?
-
Alfa Romeo'nun ilk elektrikli modeli: Junior Elettrica
-
'Kayyum atamaları, hukuksuzluk ve kontrollü kaos'
-
AKP’de kongre öncesi hazırlığı devam ediyor: Prof. Kalay
-
Emeklilerin Gözü Bayram İkramiyesinde: Beklentiler Karşı
-
Hutbelerde Bunlara Dikkat Edin!
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
En Çok Okunan Haberler
-
AKP yöneticisinden 'İmamoğlu' istifası!
-
'Bu faşizme karşı meydan okuma eylemi!'
-
İptale rağmen toplandılar!
-
Kayyum vali jet hızıyla işten attı!
-
'Camilerimizi affedersiniz meyhaneye çevirdiler'
-
Özel'den 'Taksim' sorusuna çarpıcı yanıt!
-
AKP'li Mücahit Birinci'den çirkin gönderme!
-
İmamoğlu'nun Silivri'deki ilk fotoğrafı ortaya çıktı
-
‘Ben haram yemem’ diyen Gökçek'e ünlü oyuncudan yanıt
-
Ankara'da müdahale başladı: Gözaltılar var