Türkiye’nin kurucu partisi, ana muhalefet partisi, Türkiye’nin birinci partisi olan CHP ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu üzerindeki iktidar baskıları sürüyor.

Başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin her bölgesinde, sadece CHP’liler değil, siyasetin hemen hemen her kesiminden milyonlarca vatandaş, anayasanın 34. maddesinin tanıdığı gösteri ve toplanma hakkını kullanarak halk egemenliğinin, seçme ve seçilme özgürlüğünün hukuk dışı yollarla gasp edilmesini protesto ediyor; “Hükümet istifa”, “Tayyip istifa”, “AKP halka hesap verecek” ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları atıyor; bir yandan da örgütlü boykot eylemleri gerçekleştiriyor.

AKP Genel Başkanı ve “Cumhurbaşkanı” Recep Tayyip Erdoğan ise “Gezi” protesto gösterilerinde söz konusu olduğu gibi, halkın tepkilerini umursamadan, protesto eylemlerinin; anayasaya aykırı talimatlarla; polis şiddetiyle, gözaltıyla, tutuklamayla; ağır medya sansürüyle; protesto gösterileri konusundaki gerçeklerin çarpıtılmasıyla bastırılması yolunu seçti.

***

Oysa, anayasanın 34. maddesindeki hakkın kullanılması sonucunda 2013’te gerçekleşen “Gezi” eylemleriyle, İstanbul’da Saraçhane’de başlayan eylemler arasında ciddi farklar var. AKP’nin “Gezi”de uyguladığı yöntemle aynı sonucu alması bu nedenle olanaksızdır.

Birincisi, “Gezi” eylemlerinde CHP doğrudan hedefte değildi; CHP’nin ve Türkiye’nin en büyük kentinin bir belediye başkanının, CHP’nin cumhurbaşkanı adayının ve CHP’li ilçe belediye başkanlarının tutuklanması ve halk egemenliğinin hukuk dışı yollarla gasp edilmesi söz konusu değildi.

İkincisi, “Gezi” eylemleri yeterli derecede örgütlü değildi ve eylemlerin bir lideri yoktu; oysa Saraçhane’de başlayan eylemler genelde CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve CHP yönetimi tarafından örgütlenmektedir.

Üçüncüsü, “Gezi” eylemlerinden önceki son seçimde AKP’nin oyu yüzde 46 idi. AKP’nin 2024 seçimlerindeki oy oranı ise yüzde 35 idi; son aylardaki araştırmalara göre AKP’nin oyu yüzde 30’a düşmüştü. 18-19 Mart darbesinden sonra bu oranın yüzde 30’un da altına düştüğü, yakında açıklanacak araştırmalarda ortaya çıkacaktır.

Dördüncüsü, “Gezi” eylemlerine katılanlar ağırlıklı olarak CHP’liler ve sosyalistler iken, Saraçhane’de başlayan eylemlere, Zafer Partisi ve İYİ Parti gibi merkez sağ parti seçmen tabanı da katılmış durumdadır.

Beşincisi, “Gezi” döneminde 1 ABD doları ve 1 Avro yaklaşık 2 TL, yıllık enflasyon oranı yaklaşık yüzde 7 idi. 18- 19 Mart darbesinden önce 1 ABD doları 36 TL, 1 Avro 39 TL, yıllık enflasyon ise resmi ve tartışmalı verilere göre yaklaşık yüzde 44 idi. “Gezi” olaylarında TL’nin değer kaybetmesine ve yüksek enflasyona bağlı bir ekonomik kriz yoktu.

AKP’nin ve MHP’nin, değişmiş olan koşullarda eski yöntemlerle aynı sonuçları alamayacaklarını kavrayamamaları durumunda, AKP ve MHP büyük bir oy erozyonuna uğrayacağı gibi, Türkiye de büyük bir siyasi ve ekonomik felakete ve çıkmaz sokağa sürüklenecektir!

***

Bu nedenle acil bir biçimde, Ekrem İmamoğlu’nun, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, CHP’li ilçe belediye başkanlarının, hukuka aykırı biçimde tutuklanan herkesin tahliye edilmesi, “dava” süreçlerinin tutuksuz yargılamayla devam etmesi, Ekrem İmamoğlu’nun belediye başkanı olarak görevine geri dönmesi ve hukuka aykırı biçimde iptal edilen diplomasının iade edilmesi gerekmektedir.

Öte yanda AKP ve MHP, emperyalizmden cesaret alarak, ayrıca çete provokasyonlarını devreye sokarak, kasten toplumsal bir çalkantı ortamı yaratıp, sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilan etmeyi ve bu yolla iktidarda kalmayı, devlet ile milleti karşı karşıya getirmeyi planlıyorsa, bunun, toplumun her kesiminde, telafisi olanaksız büyük ve ağır hasarlara yol açacağı açıktır!