Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ad Karışıklığı
Prof. Dr. Ali Demir’i yıllardır tanırız. Akademik etiğe titizlikle uyan, bilimsel tutarlılığı olan, dürüst bir kişiliği vardır. Ömrü boyunca; intihalciliğin, kopyacılığın, şifreciliğin, cemaatçiliğin ve de beceriksizliğin yanından bile geçmemiştir. Ama, gelin görün ki, adaşı ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir yüzünden başı dertte:
\n“37 yıllık meslek yaşamımda, hep emekten, insan hak ve özgürlüklerinden yana oldum: TÖB-DER yöneticiliği, EĞİT-DER üyeliği, EĞİTİM-İŞ Sendikası kurucu genel sekreterliği, TÜMOD genel başkan yardımcılığı, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı üyeliği, Dil Derneği üyeliği gibi birçok demokratik ve mesleki örgütlenme içinde yer aldım. Gazi, Hacettepe, Bilkent, Mersin ve Ondokuz Mayıs üniversitelerinde görev yaptım. Geçen yaşadığım akıl almaz ilkelliklerden sonra meslek yaşamımı sonlandırıp yurtiçi ve yurtdışında konferanslar vermeyi, okuyup-yazmayı, bir de bahçemde çalışmayı sürdürüyorum.
\nDaha önce de başka Ali Demir’ler yüzünden birçok olay ve olguyla karşılaştım: Öldüm, yaralandım, ressam oldum, yargıç oldum, dershane ve lokantalarım oldu, göreve başlatılmadım, sürüldüm, açığa alındım, akademik yükseltimlerim engellendi, sınırda alıkondum, tutuklandım. Ancak son zamanlarda yaşadığım gibisini hiç yaşamadım. Öncelikle ‘ÖSYM Başkanı’ olmam bir olay oldu hak etmediğim halde! Tanıdık arkadaşlarım ve öğrencilerimden ‘Biz seni böyle bilmezdik’ türünden tepkiler aldım. Dilim döndüğünce, ‘O Ali Demir’in ben olmadığını açıklamaya çalıştım. Geçen günlerde, Paris Anadolu Kültür Merkezi’nde verdiğim iki konferansın duyurusunu okuyan bir delikanlı yumruk atacakken, son anda kurtarabildim kendimi.
\nAli Demir’e ulaşamayanlar bana ‘Ne olacak bu ülkenin durumu’ diye soruyorlar. Ben de ‘Ne olacak benim durumum?’ diyorum. Adımdan, onurla taşımaya çalıştığım akademik unvanımdan ‘utanmaya’ başladım. Bu yaştan sonra adımı mı değiştirsem, yeni bir ad mı eklesem, yoksa bir gazeteye ‘O Ali Demir ben değilim’ türünden ilan mı versem acaba?”
\nBizim tanıdığımız bilim insanı Ali Demir’in utanacak hiçbir yanı yok. Çünkü insanın adına onur veren kimliğidir!
\nGerisini yaptıklarından tatmin olanlar düşünsün.
\n\n\nBaşarı Ölçütü
\n\n\nKPSS, YGS, derken ALES’te de sınavı eline yüzüne bulaştıran ÖSYM ve onun Başkanı’nı, Eğitim-İş Sendikası Guinness Rekorlar Kitabı için aday gösterdi:
\n“Bu kadar hatanın, birtakım gizli kapaklı işler örtbas edilmeye çalışılırken açığa çıkmış olabileceğini düşünmeden edemiyoruz. ÖSYM’nin görmezden geldiği bütün deliller kendilerini ele vermektedir. Minare, artık kılıfına sığmamaktadır. ÖSYM’yi bu kadar kısa zamanda bu kadar çok hatayı gerçekleştirebildiği için Guinness Rekorlar Kitabı’na aday gösteriyoruz.”
\nCHP’li Atilla Kart ise olaya bir başka pencereden baktı:
\n“Parti memuru-cemaat memurunu, devlet yönetiminde egemen hale getiren siyaset anlayışının üst düzey temsilcileri olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın; 9 yıllık iktidarlarında bile, hiçbir vicdan muhasebesi ve akli değerlendirme yapmadan, hamaset ve demagoji yaparak, kendilerince bu tabloyu eleştirme cesareti göstermelerini, halkımız ve milletimiz içi acıyarak izliyor. Adı geçenler; ÖSYM’de, YGS’de meydana gelen bu ve benzeri faciaların sorumlusu ve yaratıcısı olduklarını ne zaman hatırlayacaklar?”
\nBir atasözünü hep hatırladıkları kesin:
\nİnkâr yiğidin kalesidir.
\n\n\nTekke ve Zaviyeci CHP’li
\n\n\nDYP’den gelip CHP’de Parti Meclisi üyeliğine değin yükseltilen Bülent Kuşoğlu, Zaman gazetesine (24 Nisan) açıklamalar yapmış. Kuşoğlu’na göre; tekke ve zaviyeler tarih boyunca Türklük ve İslamiyetin aktarılmasında çok önemli roller üstlenmişler:
\n“Şu anda toplumu kültür ve inanç konusunda besleyecek bu damardan yoksunuz. Onun için de bu tür kurumlara ihtiyaç var, yeniden kurulması için gerekli hazırlıkların yapılması gerekir. Tekke ve zaviyeler, çağdaş kurumlar olarak tekrar benimsetilmeli. ‘Bunlar irtica yuvaları!’ Yok öyle bir şey. Tam tersine kültür yuvaları.
\nTekke ve zaviyeler birer üretim yeridir. Oralarda insan yetiştirilirdi, oralar eğitim ve kültür kurumlarıydı. Ve bunlar aynı zamanda Türk ve İslam kültürünün belirli yerlere aktarılmasını misyon edinen yerlerdi. Tekke ve zaviyelerin olmamasının topluma olumsuz etkileri oldu. Toplumumuz çok kolay yönlendirildiyse ve provoke edilebildiyse bir sebebi de budur. Sadece devletin ‘sosyal devlet’ olması yetmiyor, toplumun da ‘sosyal toplum’ olması gerekiyor. Onun için de bu tür kurumlara ihtiyaç var.”
\nBütün bu görüşler, sağ gelenekten gelen bir siyasetçi olarak Bülent Kuşoğlu’nun kendi içten görüşleri olabilir. Ama bunlar, tekke ve zaviyeleri kapatan, Cumhuriyet devrimini gerçekleştirmiş bir partinin çatısı altında söylenecek sözler olamaz.
\nSuç; Kuşoğlu’nda değil, onu partiye taşıyanlardadır.
\n\n\nKaybolunca
\n\n\nDeğini, Prof. \tDr. Abidin Kumbasar’dan:
\nİnanç etkin olunca bilimsellik kaybolur. \tGaz tüpleri \tnükleer, \tkitaplar \t\tbomba olur...
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yapay zeka sağlıkta çığır açıyor
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
En Çok Okunan Haberler
- 'ABD, uzun vadede Türkiye için bir tehdit'
- ATM'lerde yeni dönem yarın başlıyor
- Bankalar 'hesap bakım ücreti' almaya başladı
- Narin öldürüldüğünde nerede olduğu ortaya çıktı!
- En düşük emekli maaşını açıkladı
- Çikolata devinden 'konkordato' kararı
- Esra Dermancıoğlu, Türkiye'yi terk etti
- Milli Piyango'da neler oluyor?
- Amaç RTE’yi seçtirmek mi?
- 'Türkiye için kader ve karar anı geldi'