Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Suriye’de niyet ve realite

12 Aralık 2024 Perşembe

Rejimi beklenmedik bir hızla çöktükten sonra oluşan durum içinde iki yorum dikkatimi çekti. (1) Suriye’de Esad rejimini devirenlerin Irak ve Libya felaketlerinden gereken dersleri çıkarmış görünüyorlar; Esad rejimi devleti, bölgeye yayılma riski taşıyan bir kaos oluşmadan “yeni gelenlere” devredilebilir; görece, demokratik çoğulcu bir düzene geçilmesine yardımcı olacak koşullar oluştu. (2) BOP işlemeye, “emperyalizm bölgeyi şekillendirmeye” başarıyla devam ediyor. İkinci yorumdan başlayacağım. 

BİR ‘HEGEMONYA’ SORUNU

Hegemonya salt şiddet üzerinde değil, esas olarak liderlik, sorun çözme, özendirme ve açıklayıcı anlatı sunma becerisi üzerinde durur. Son 25-30 yıldır ABD hegemonyası geriliyordu. Özellikle 2000’li yıllardan bu yana, sorun çözme, özendirme ve açıklayıcı anlatı sunma kapasitesinin adeta yok olması, gerileme sürecini daha da hızlandırmıştı. Afganistan ve Irak fiyaskoları, Ebu Garip rezaletleri, finansal kriz, neoliberal modelin çökmesi, ABD’nin sorun çözme, özendirme ve açıklayıcı anlatı sunma becerilerine olan güveninin hızla buharlaşmakta olmasının örnekleriydi. Bu becerilere güvenin azalması hegemonya restorasyonu çabalarının imkânsızlığını gösteriyordu. 

ABD’nin sorun çözme, özendirme ve açıklayıcı anlatı sunma becerisinin hızla yok olmakta olduğunun ayırdına varan Siyonist-neocon entelijansiya 1998’de, Netanyahu için, BOP’a paralel “Clean Break” adlı bir proje üretmişti: İsrail, artık ABD’nin çıkarlarına değil kendi varlık koşullarını korumaya odaklanacaktır, ABD nasıl olsa İsrail’i terk edemezdi! Gerçekten de edemiyor. 7 Ekim 2023’ten bu yana yaşananlar, “Clean Break” projesine aittir; BOP’un, G7’ye sunulmuş haliyle iflas etmiş olmasının bir sonucudur. 

Bu ortama, ABD’nin, BOP’nin Suriye’de başarıyla uyguladığını söylemek, ABD’ye güven tazeleyerek hegemonya restorasyonu çabalarına hizmet etmiyor mu? 

NİYET, YALNIZCA YARISIDIR

Birinci yoruma göre, rejimin güvenlik mimarisinin hızla çökmesi, başbakanın devir-teslime yardımcı olacağını açıklaması “yeni gelenlerin” yeni düzeni bir kaosa yol açmadan kurmak niyetinde olduklarını gösteriyor. 

“Niyet yapmanın yarısıdır” ama öbür yarısı da var: Hem rejimi yıkan güçler hem de Suriye halkı, ideolojik, etnik olarak çok parçalıdır. Suriye’nin yeniden inşa sürecini finanse edecek mali kaynaklar son derecede yetersizdir. Yeni rejimin bu açığı kapatmak için yabancı ülkelerden mali kaynak edinme çabaları, manevra alanını daraltacak, yeniden inşa planlarını saptıracak hem de var olan parçalı durumun unsurlarını dış güçlerin etkisine açacaktır. Yeni bir rejim kurmak için var olan devletten yararlanmak isteyecek olanlar bu devletin içinin kurumsal, personel ve yönetim kültürü açısından tamamen boşalmış, kalan personelin ise uzun yıllar totaliter bir rejimin parçası olarak yaşamanın getirdiği yozlaşmayla kirlenmiş olduğunu göreceklerdir.” 

“Yeni gelenlerin”, savaş sırasında bastırılmış iç çelişkilerin, farkları hızla su yüzüne çıkmaya, kaynak dağılımında paylaşımın etnik gruplara göre farklılaşmaya başlaması, farklı grupların farklı devletlerden yardım alması, eski rejimin yenisiyle birleşmeye başlayan unsurlarının olası sabotajları, çoğulcu bir düzene kurmaya izin vermeyecektir. Diğer taraftan, “yeni gelenlerde” cihatçı fanatizmin “50 tonu” var. “Niyetler” yapmanın ikinci yarısındaki realiteye çarpınca bu tonların kaleydoskopunda oluşacak resmi şimdiden bilemek olanaksız ama bir şey kesin: Bunların içinde insan haklarına, demokrasiye ilişkin bir ton olmayacak. 

Kimi gözlemciler, Türkiye’nin Suriye’deki etkinliğinin o resmi belirleyeceği düşünüyorlar. Buna karşılık, özellikle Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır gibi ülkelerde bu etkinliğin, bölgedeki güç dengelerini değiştireceğine ilişkin bir kaygı şekilleniyor. Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki stratejik pozisyonunun, enerji geçiş yollarını ve ticaret rotalarını kontrol etme fırsatı sunması Körfez ülkelerinin ekonomik projelerine, bölgesel enerji ağlarına rakip bir yapı oluşturuyor. Türkiye’de rejimin, Müslüman Kardeşler ve diğer İslamcı gruplarla olan tarihsel bağları da tehdit olarak algılanıyor. Türkiye’deki rejimin hevesleri de realitenin duvarına çarpmaktan kurtulamayacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Böyle devam etmez! 5 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları