Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
AKP’de travma...
Yerel seçimlerin sonuçları, siyasal İslamın entelijansiyasını sarstı, bir “travma” yarattı.
“Travma” diyorum çünkü sonuçları
açıklayamıyorlar, daha tehlikelisi
kabullenemiyorlar. Paranoya ve histeri
el ele...
Siyasal İslamın entelijansiyasının
kültürünün tarihsel derinliğinden hiç
kuşku duymadım. Yeri geldiğinde,
“yararlı salakların” (“A takımı” filan...)
yönlendirme heveslerinin küstahlığa
varan bir cehalet olduğunu da
vurguladım. Ancak o entelijansiyanın
onulmaz bir zaafı vardı: Toplumsal
gerçeklik, anlıklarında kurguladıkları
sanal gerçeklik içindeki beklentilere
uymadığında, oluşan “çatlakları” türlü
fantezilerle kapatmaya çalışıyorlardı.
31 Mart seçimlerinin ertesinde yine öyle
bir momentteyiz.
TEK BİR ‘DÜNYA’ VAR
O entelijansiya içinde yaşadığı
gerçekliğin en belirleyici özelliğini
kavrayamıyor: Bir hegemonya altında
şekillenmiş uluslararası bir kapitalizm,
doğası gereği karşılaştığı, mekânları,
duyarlılıkları, kültürleri (kodları) yıkıyor,
parçalıyor, yeniden yapıyor tüm diğer
“dünyaları” (uygarlıkları) dönüştürerek
kendine benzetiyor, egemenliği altına
alıyor. Gerçeklik, uygarlıkların
çatışması değil, tek bir kapitalist
uygarlığın egemenliği altında
oluşuyor.
Tabii ki başka bir “dünya” kurulabilir.
Ancak bu “başka dünya”, kapitalist
uygarlığın doğarken yıkmaya
dönüştürmeye başladığı, ekonomik,
teknolojik ve kültürel olarak aştığı
biçimlere (özellikle “dinci hakikat
rejimlerine”, hatta öncesine) geri
dönülerek kurulamaz. 20. yüzyılın
başında, Avrupa’da kimi entelektüeller
bunu arzuladılar, sonra da gidip
faşizme yamandılar. Gerisi tarih...
Oluşan, “çatlakları” fantezilerle
yamama çabasının son örneğini siyasal
İslamın önde gelen yazarlarından
birinin “Mücahit olarak yola çıktık.
Sonra sırasıyla evvela müteahhit...,
ardından da her şeye müsait...”
yakınmasında görebiliyoruz. Yazar
devam ediyor, “Sistemi dönüştürmek
değil, yıkmamız gerekiyordu.
Putları değiştirmek değil, yıkmaya
soyunmalıydık. Müslümanlar,
ekonomiye yön vermeyi, ekonomiyi
büyütmeyi hedefleri haline getirdikleri
zaman, asla sistemi dönüştüremezler,
sistem tarafından dönüştürülürler”.
Kısacası: Kapitalizm bizi dönüştürdü,
kendine benzetti, onun, ekonomik,
kültürel siyasi dinamiklerine tabi
olduk.
Belli ki yazar anlığındaki resmin içinde açılan “çatlakların” farkında, doğru bir saptama yapıyor (Kapitalizmin dünyasıyla uyuşamazdık önce yıkmalıydık!) ama imkânsız bir yöne doğru. Ve hemen fanteziler üretmeye başlıyor.
Birinci fantezi: Nerede, hangi
dünyanın içinde “yola” çıktınız?
Kapitalizmle, onun dışından gelerek
mi karşılaştınız? Siz kapitalizmle, 19.
yüzyılın sonundan bu yana gittikçe
artan bir yakınlığın ürünü olarak
şekillendiniz. 21. yüzyılda, kapitalizmle,
ekonomik kriz içinde egemen
sermayenin tercihlerinden biri olarak
karşılaştınız.
İkinci fantezi: Kapitalizm “putlar” olarak tanımlanacak bir “inanç” sistemi değil tüm inançları “organlarıyla” yakalayıp kodlarını çözüp yeniden şekillendiren dönüştüren bir “kâr makinesi”, maddi bir ilişkidir.
Üçüncü fantezi: “Önce insan yeşerteceğiz...” Peki ekonomiyi (kapitalist birikimi) büyütmeyi hedeflemeyecekseniz, “insanı yeşertmek” için gerekli mali, kurumsal, teknolojik hatta kültürel kaynakları nereden bulacaksınız? İkincisi siz “sistemi” yıkmaya hazırlanıyorsanız “sistem” sizi kendi halinize mi bırakacak? 28 Şubat’ın “sistemin” sizi, iktidara taşımak üzere dönüştürdüğü bir “an” olduğunu hâlâ anlayamadınız mı?
Bir yazarınız soruyor “AK Parti İslamcılardan kurtulmalı mı?” ve devam ediyor: “Bu soruya, AK Parti Genel Merkezi’nde çok güçlü olduğunu düşünen bir ekip (çete mi demeliydim?) ile onların beslediği trol, ajans hesapları, köşe yazarları ve benzerlerinden oluşan bir toplam ‘evet’ diye cevap veriyor uzun süredir”. Belli ki yazar o “toplamın”, diğer bir deyişle kültür üretimi alanında değerlenen sermayenin, “İslamcılardan” kurtulmak istediğine inanıyor. Aynı sayfalarda, bir başka yazar da (Sakın o “çeteden” biri olmasın?) “AKP’nin başa, kurulduğu ana, muhafazakâr demokrat kimliğine” (o fanteziyi satın alacak salak kaldı mı?) dönmesi gerektiğini savunuyor.
Korku derinleşiyor: “Ya esas özne biz değilsek?” Ya o “sistem” şimdi başka bir şey denemeye hazırlanıyorsa?
Korku şiddete yol açabilir!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'da hissedilen deprem!
- Salonu terk ettiler!
- SMA'lı bebeğin babası intihar etti!
- Türkiye'nin en ünlü tekstil devi kapandı
- 'Bunu da yaptınız, yazıklar olsun!'
- Türkiye bağlantıları dikkat çekti!
- Özlem Gürses'e ev hapsi!
- Muğla'da helikopter kazası: 4 kişi öldü!
- Fenerbahçe'den Jose Mourinho kararı!
- 79 yaşındaki kadın denize atladı: Hayatını kaybetti!