Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Soygun, adaletsizlik ve zorbalık=açlık (Çare: Sandık!)

02 Haziran 2022 Perşembe

Dün Cumhuriyet Gazetesi’nin manşeti şöyleydi:

“Seçim öncesi devreye giren ‘Saray Adaleti’ vicdanları yaralayan kararlara imza attı

İŞTE AKP HUKUKU”

***

Birgün Gazetesi’nin manşeti şöyleydi:

“AKP ADALETİ

İktidar siyasi bir aparata dönüştürdüğü yargı sopasıyla muhalefete gözdağı verirken çıkan skandal kararlar ise vicdanları sızlatıyor.”

***

Sözcü Gazetesi’nin manşeti şöyleydi:

“AKP yandaşına az ceza, CHP’liye daha fazla ceza

BU MU ADALET

Lince 2 Yıl 1 Ay Ceza

Tweete 4 Yıl 11 Ay Ceza”

***

Karar Gazetesi’nin manşeti şöyleydi:

“ADALET SINAVI

Tweet Atan Hapishaneye

Yumruk Atan Evine.”

***

Sevgili okurlarım, aynı gazeteler, yine birinci sayfalarında ya da internet portallarında doğalgaza, elektriğe, benzine, mazota ve bazı temel tüketim mallarına getirilen zam haberlerini veriyorlardı.

Soygun arttıkça, adaletsizlik de yükseliyor, baskı da yoğunlaşıyordu.

Dünkü olayların en başında da “Gezi Parkı Direnişi”nin dokuzuncu yıldönümünde anma yapmak isteyen “Taksim Dayanışması” açıklamasına karşı uygulanan şiddet ve baskı vardı.

Siyasal gündemin başına da sosyal medyaya getirilen sansür yasası ve Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını canlı yayımlayan kanallara RTÜK tarafından verilen cezalar yerleşmişti.

***

Ciddi gazeteler, Türkiye’de adaletin çöküşünü ve zamların simgelediği ekonomik soygunu, manşetlerine taşımışlardı.

Esas olarak, Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan linç girişimine verilen küçük bir ceza ile, Canan Kaftancıoğlu’nun bir tweet’inden dolayı hapse yollanması arasındaki çelişki vurgulanıyordu.

Bu adaletsizlik, ülkenin tüm kaynaklarını tüketen bir soygun ekonomisinin sonucunda zorunlu olarak ortaya çıkmıştı:

Çünkü bağımsız bir adalet erkinin bulunduğu bir toplumda soygun ekonomisini gerçekleştirmek, milli geliri güya ihaleler yoluyla (üstelik betona gömerek) oligarşiye aktarmak olanaklı olamazdı.

Adaletin siyasal iktidarın emrine alındığı uzun yıllar boyunca süren sömürü ve hortum yoluyla kaynaklar tükenince, enflasyon fırladı, zamlar sıçradı, halk açlığa mahkûm edildi.

Bu sürecin sonunda oluşacak olan toplumsal, ekonomik, kültürel ve siyasal tepkileri önlemek için de baskı arttırıldı...

Muhalefetin, medyanın, halkın sesini kısmak için zorbalık başladı, adaletsizlik son haddine vardırıldı.

***

Bu soygunun yol açtığı adaletsizlik ve baskı sonunda ortaya çıkan açlık denklemini, bu iktidarın gerçekleştirdiği “Şahsım Devleti” kurdu.

Dolayısıyla, bu denklemin bozulması bu iktidardan ve bu iktidarın kurduğu “Şahsım Devleti” rejiminden kurtulmakla olanaklı olacaktır.

Bunun için de önümüzdeki seçimlerde sandığa gitmek:

Bu rejime, bu iktidara karşı...

Demokrasi için, özgürlük için, adalet için, aş ve iş için...

“Şahsım Devletinin” adayına karşı, “Demokratik Rejimi” savunan adaya oy vermek gerekmektedir.

Bu da ancak, kendisine saygı duyan herkesin, haysiyetine ve oyuna sahip çıkmasıyla, sandığa giderek varlığını, gücünü ispatlamasıyla olanaklıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları