Üstün Dökmen

Çocuğa nasıl değer verilir?

01 Mayıs 2022 Pazar

Çocuğun, kadının değeri konusunda kitaplar yazılır, sempozyumlar düzenlenir, çünkü onlara pratikte yeterince değer verilmemektedir. Bunun yanı sıra kimse paranın değerli olduğu konusunda sempozyum düzenlemez, çünkü paranın değerli olduğunu herkes bilir.

Çocuğa nasıl değer verilir? Çocuğa nasıl değer verilebileceği konusunda tartışmaya açık olan aşağıdaki maddeleri sıralayabiliriz:

1. Çocuğa değer vermede en önemli madde çocuk haklarının yasal güvence altına alınmasıdır. Dünyada yüzyıllar boyunca, yasal güvence bir yana, çocukların hakları olduğu fikri bile toplumlara uzak bir konuydu. Osmanlı’da da çocuk hakları telaffuz edilmezdi, nüfus sayımlarında erkekler sayılır, kadınlar ve çocuklar hesap dışı bırakılırdı.

Cumhuriyet’in yasalarına göre aile çocuğunu ilkokula göndermek zorundadır ve aileler çocuk yaştaki kızlarını evlendiremezler. Bu durum çocuklara değer verildiği anlamına gelir. Ancak her iki koruyucu yasa hakkıyla uygulanabiliyor mu? Özellikle çocuk gelinler bugün toplumun baş belası değil mi?

2. Çocuğa fiziksel şiddet uygulamak ona değer vermemektir. Batıda çocuğa dayak yakın zamanlara kadar serbestti, hatta bazı okullarda dayak eğitimin bir parçası sayılmıştır. Osmanlı’da falaka vardı. Çocukları yere yatırıp ayaklarına sopayla vurmak, kanımca sado-mazoşist bir davranıştır, bir engizisyon türevidir. Bu tür sapkın davranışlardan zevk alan bazı hocalar zamanla işi daha kötü eylemlere dönüştürmüşlerdir.

Cumhuriyet falakayı kaldırdı; ancak yakın zamanlara kadar okullarda öğretmen dayağı var mıydı, yok muydu? Giderek azalsa da dünden bugüne anneler ve babalar çocuklarına şiddet uyguluyorlar. Bütün bunların kötü bir rüya olarak geçmişte kalmasını umuyoruz.

3. Bir toplumda çocuklara değer verilebilmesi için o toplumdaki insanların işsizlik, ekonomik sıkıntı çekmemesi gerekir. Çocukların fiziksel, zihinsel, duygusal ihtiyaçlarının giderilmesi toplumun refah düzeyi ile yakından ilgilidir. Anne babaların refah içinde olmadıkları toplumlarda çocuklara değer verildiğini söylemek, büyük ölçüde bir avuntudur.

4. Çocuklara değer vermenin bir başka göstergesi, toplumun pozitif bilim mantığına sahip olmasıdır. Pozitif bilimin rağbet görmediği toplumlarda, sadece çocuklara değil, kadınlara, erkeklere, hayvanlara da değer verilmez.

Bu konuda çok küçük bir örnek:

Bilim, temelde deneye ve gözleme dayanır. Basit bir gözlem yaptığımızda yetişkinlerde, başın vücudun sekizde biri kadar olduğunu, küçük çocuklarda bu oranın dörtte bir, yaş biraz ilerlediğinde altıda bir oranında olduğunu anlarız. Cumhuriyet öncesi kitaplardaki, örneğin son Elifbağ’daki çocukların kafaları sekizde bir oranındadır; oysa dünyada böyle bir çocuk yoktur. Sadece bu örnek bile yakın zamanlara kadar çocuklara ilişkin gerçekçi bir gözlem yapılmadığını, çocuğun, bırakın iç dünyasını dış görünüşünün bile üstünkörü algılandığını gösterir.

5. Çocuklara değer vermek istiyorsak onların tüm ihtiyaçlarını ciddiye almalıyız. Çocukların oyun ve spor alanlarına, çocuk bahçelerine ihtiyaçları vardır. Sokak aralarında veya boş arsalarda oynamak, şartları zorlayan çocukların kendi buluşlarıdır. Yeni fark ettim, çocuğa değer vermenin bir göstergesi de toplumda ‘çocuk müziği’ olup olmamasıdır.

Bir dönem çocukları ciddiye almayan, çocuklar için özel bir müziğe sahip olmayan Batı, zaman içinde çocuklar için müzik üretmiştir. Örneğin Leopold Mozart’ın ‘Oyuncak Senfonisi’, Saint Saens’ın ‘Hayvanlar Karnavalı’... Hayvanlar Karnavalı’nda orkestra aletlerinden birçok hayvanın, örneğin kemandan sıpanın sesini duyarız. Bize gelince Klasik Türk veya Halk Müziğimizde çocukları hedef alan bir müzik yoktur. Çocuk müziği kültürümüze, Muammer Sun ve diğer bestecilerimizle, okullarımızdaki müzik dersleriyle girmiştir.

6. Genelde çocuklara değer vermenin olmazsa olmazı ise kız erkek ayırımı yapmamaktır. Çocuklarının yarısına değer veren bir toplum çocuğa değer vermiş sayılmaz. Yakın zamanlara kadar bazı yörelerimizde bir babaya kaç çocuğu olduğunu sorduğunuzda size yalnızca erkek çocuklarının sayısını söylerdi. Cumhuriyet’in kurucusu, kız çocuklarının kaile alınmadığı bir kültürde manevî kızı Ülkü’nün elinden tutup gururla toplum içine çıkmıştır. Model doğru olursa, onunla özdeşim kuranlar da düzgün olur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çocuk ve yalan 24 Kasım 2024
Yalan üçlemesi 17 Kasım 2024
Hatırlamak 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları