30 Ağustos’ta Kara Harp Okulu diploma töreninde resmi tören bittikten sonra kılıçlarını çekerek “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen teğmenlere Milli Savunma Bakanlığı cumhurbaşkanının talimatı ile disiplin soruşturması açtı. 25 Kasım’da Yüksek Disiplin Kurulu’nda yargılanacaklar. Teğmenler ordunun itibarını (saygınlığını) zedelemekle suçlanıyorlar.

Ordunun saygınlığı teğmenlerin aynı okuldan mezun oldukları ebedi Başkomutan Mutafa Kemal Atatürk’e bağlılık göstermeleri ile zedelenmez. Peki nasıl zedelenir?

• Atatürkçü general/ amiral ve subayları ordudan çıkartıp FETÖ’cüleri alarak ve 15 Temmuz girişimine ortamı hazırlayarak,
• FETÖ’nün kurguladığı, Atatürkçü askerlerin yargılandığı Ergenekon, Balyoz gibi düzmece davalarda “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyerek,
• Yaşamlarını TSK’ye hizmetle geçirmiş, ileri yaştaki generalleri sağlık sorunlarına karşın uzun süre hapiste tutarak,
• Özel kuvvetlerin kozmik odasına FETÖ’cü savcıyı sokarak,
• Çok gizli harekât planlarını ortaya dökerek,
• Donanımlı, yurtsever tertemiz genç subayları casusluk ve fuhuşla ilişkilendirilerek,
• Montrö sözleşmesine sahip çıkan emekli amiralleri suçlayarak,
• Genelkurmay başkanını terör örgütü lideri olmakla suçlayarak,
• Cumhurbaşkanı seçimi öncesinde askeri helikopter ve üniforma ile siyasal bir görevle Abdullah Gül’ün evine giderek,
• Üniforma ile AKP mitinglerine ve salon toplantılarına katılarak,
• Ankara’da zırhlı birlikler okulunun nizamiyesini çöp kamyonları ile kapatarak,
• General/amiral yükselme ve emeklilik kararlarında askerlikle ilgisi olmayan atanmış sivil bakanlara karar yetkisi vererek,
• Askeri mahkemeleri, hastaneleri ve liseleri kapatarak,
• Milli Güvenlik Kurulu (MGK) ve MGK Genel Sekreterliği’nin işlevini azaltarak,
• Sivillere general/amiral hakları vererek,
• Genelkurmay Başkanlığı makamını anayasaya aykırı olarak işlevsiz duruma getirerek,
• Devlet protokolünde Genelkurmay başkanını Diyanet İşleri başkanının arkasındaki bir sıraya koyarak;
• Ulusal bayramlardaki görkemli geçit törenlerini iptal ederek zedelenir.

Bütün bunların sonucu olarak ordunun saygınlığı ile birlikte TSK’nin kuvvet çarpanı olan ulus-ordu bütünleşmesi de zedelenmiştir. Bu yapılanların yanında genç teğmenlerin Mustafa Kemal’e bağlılıklarını bildirmelerinin ordunun saygınlığını zedelediğini savlamak haksızlıktır. Asıl teğmenlere soruşturma açarak ordunun kalan saygınlığı zedelenmektedir. Disiplinin tanımında “astın ve üstün haklarına saygı göstermek” de vardır.

Teğmenlerin hakkını korumak sıralı komutanlarının birincil görevidir. Teğmenlere yapılan haksızlık karşısında siyasal ve toplumsal muhalefet daha gür ses çıkartmalı; demokratik kitle örgütleri geniş çaplı “Biz de Mustafa Kemal’in askerleriyiz” kampanyası örgütlemeli ve teğmenlerin yalnız olmadıklarını göstermelidir.

DR. CİHANGİR DUMANLI

EM. TUĞGENERAL, HUKUKÇU