Ayşe Emel Mesci

Heiner Müller ile bir kez daha

25 Kasım 2024 Pazartesi

Ankara Devlet Tiyatrosuİstanbul Devlet Tiyatrosu ortak yapımı olarak sahneye koyduğum Heiner Müller’in Medea-Material oyununun İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında Üsküdar Tekel Sahnesi’nde 16 Kasım’da yapılan prömiyeri öncesinde bir basın toplantısı düzenlendi. Gazeteci arkadaşlardan biri, trajedileri kanıksamış bir dünyada yaşadığımızı hatırlatıp seyirciye yeni ne sunduğumuzu sorunca “Ağır bir yüzleşme vaat ediyoruz” dedim. Evet, insanlığın hem kendi çektiği hem de tüm canlılara ve gezegenimize çektirdiği acılara iyice duyarsızlaşmış, televizyon ekranlarından, şimdi de ağırlıklı olarak akıllı telefon ekranlarından sürekli akan görüntüleri kanıksamış, sanallaşmış dünyamıza Heiner Müller üstelik 45 yıl öncesinden bakarak bizi bizle yüzleştiriyor. 

Heiner Müller oyunlarının ana eksenlerinden biri bu zaten. Tam 10 yıl önce yine Üsküdar Tekel Sahnesi’nde sahneye koyduğum “Hamlet Makinesi”nde de aynı deneyimi yaşamış, yazarın tüm sözünü örtme becerisinin yanında kendini kanatırcasına yazdığı repliklerin, başlıkların samimiyetini ve gücünü hissetmiştim. 

TARİH MELEĞİ

Paul Klee’nin “Angelus Novus” adlı resmi için Walter Benjamin’in yaptığı çarpıcı bir yorum vardır: “Klee’nin Angelus Novus adlı bir resmi vardır. Bir melek betimlenmiştir bu resimde; meleğin görünüşü, sanki bakışlarını dikmiş olduğu bir şeyden uzaklaşmak ister gibidir. Gözleri, ağzı ve kanatları açılmıştır. Tarih Meleği de böyle gözükmelidir. Yüzünü geçmişe çevirmiştir. Bizim bir olaylar zinciri gördüğümüz noktada, o tek bir felaket görür, yıkıntıları birbiri üstüne yığıp, onun ayakları dibine fırlatan bir felaket. Melek, büyük bir olasılıkla orada kalmak, ölüleri diriltmek, parçalanmış olanı yeniden bir araya getirmek ister. Ama cennetten esen bir fırtına kanatlarına dolanmıştır ve bu fırtına öylesine güçlüdür ki, melek artık kanatlarını kapayamaz. Fırtına onu sürekli olarak sırtını dönmüş olduğu geleceğe doğru sürükler; önündeki yıkıntı yığını ise göğe doğru yükselmektedir. Bizim ilerleme diye adlandırdığımız, işte bu fırtınadır.” 

TEKERRÜRÜN TEDİRGİNLİĞİ

Kanıksamanın tuhaf bir tekerrür duygusuyla iç içe geçtiği zamanlardayız. Üstelik sanki bir devir bitiyor ve geleceğin belirsizliği yerküremizde ciddi bir tedirginlik kaynağı oluşturuyor. “Medea-Material” de her sanatçıya, Müller’in “buzdağı”nın altına dalıp kendi görüntülerini çıkarma, hikâyesini yazarınkiyle bütünleştirip kendi miladını oluşturma imkânını sunuyor. Zaten metnin yazıldığı tarihten 45 yıl sonrasına, bugünün duyarsız dünyasına bile sarsıcı bir tokat gibi inebilmesinin altında bu farklı milatlara izin veren yapısı var. Ama başka bir açıdan baktığımızda, asıl ürkütücü olan da Tarih Meleği’ni harabelerin üzerinden geleceğe doğru sürükleyen bu uğursuz “tekerrür” duygusu, farklı milatlarda yaşanan feci tekrarlar değil mi? 

MEDEA-MATERİAL EKİBİ

“Medea-Material”in seyirciyle buluşmasını sağlayan ekibi de Cumhuriyet okurlarına kısaca hatırlatmak istiyorum: Metni Almancadan çeviren Hilal Ceylan’dan başlayarak, dramaturg Ali Berktay, dekor tasarımcısı Murat Gülmez, kostüm tasarımcısı Funda Çebi, ışık tasarımcısı Yakup Çartık, mapping tasarımcısı Can Akyürek, müzik ve efekt düzenlemelerini yapan Tayfun Gültutan’dan oluşan yaratıcı ekip; hareket korosunu ve sahne resimlerini var eden pırıl pırıl genç oyuncularım, Nazlı İnan, Aleyna Güreli, Elif Demir, Berfin Batır, Sevtap Aktekin, Melis Özpaça, Serenay Sorgeç, Furkan Şahin, Kürşat Kurnaz ve Umut Yılmaz oyuna çok şey kattılar. 

Son olarak Heiner Müller’in buzdağının altına yaptığımız dalışta hep yanı başımda duran; ustalığı ölçüsünde mütevazı, inanılmaz çalışkan, gerçek bir sahne insanı olan ve bitmek bilmeyen enerjisiyle oyunu baştan sona sürükleyen sevgili Sükûn Işıtan’ın bu yolculuktaki apayrı yerinin altını çizmek, bu projenin hayat bulmasını sağlayan Devlet Tiyatroları’na da teşekkür etmek isterim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdağının altı 4 Kasım 2024
Toplumsal çürüme 21 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları