Olaylar Ve Görüşler

Neden bu haldeyiz? - Sıtkı Ergüney

25 Kasım 2024 Pazartesi

Anayasa hukukçusu, -AKP’nin yarattığı! “yeni Türkiye”de yerle bir ettiği, oysa çağdaş bir Türkiye için elzem olan 1960 Anayasası’nın mimarlarından- Prof. H. Nail Kubalı devleti; “Milletin teşkilatlanmış halidir” şeklinde tanımlamıştır. (Numan Kurtulmuş’a göre devletin milleti olmazmış). Milletsiz devlet nasıl olabilir ki? Tekerleksiz otomobil olamayacağı gibi!

Çağdaş devlet üç temel kurum ile var olur, güçlenir, gelecek sorunu yaşamaz. Bunları şöyle sıralayabiliriz;

  • Milletine her kademede verdiği bilimsel, çağdaş eğitim (diploma değil) ve özerk üniversite,
  • İdari ve adli yargılamada halkının güven duyduğu, evrensel hukuka, yasalara bağlı, tarafsız ve bağımsız yargı,
  • Siyasete alet edilmemiş, devletin varlığına yönelik iç ve dış tehlikelere karşı koyabilecek bilinç ve güce sahip silahlı kuvvetler.

Bir de ülkesini yönetmek üzere seçtiği siyasi kadronun icraatının kendisi ve ülkesi üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini değerlendirebilen, sorgulayan, “yurttaş olma” bilinç ve sorumluluğuna sahip seçmen kitlesi. Şöyle ki;

ÜMMET KULLUK KÜLTÜRÜ

  • Hukuk, eğitim, toplumsal şiddet, kadın hakları, sağlık sistemi, ekonomi alanlarında dayatılan bilim, ahlak dışı uygulamalar, kararlar karşısında seçim sandığında tepki verebilen,
  • Ümmet, kulluk kültüründen kurtulmuş,
  • Ülkeyi yönetenleri hukukun üzerinde bir güç görmeyen, anlaşmazlıkları şeriat hukuku ile çözen düzen ile özdeşleştirmeyen,
  • Kadını küçümsemeyen, kadın haklarını gereksiz görmeyen,
  • Hasta haklarını hekimi yumruklayarak aramayı düşünmeyen,
  • İşvereni “velinimet”, yoksulluğu “kader” olarak kabullenmeyen,
  • Kendisine uzatılan yardım paketini “iyilik” olarak yorumlamayıp neden muhtaç durumda olduğunu sorgulayan,
  • Bilimsel ekonomi yönetiminin dini kurallarla, yorumlarla bağdaşamayacağını kabul edebilen,
  • Seçimle göreve getirdiği kişilerin uydurulmuş gerekçelerle görevlerinden uzaklaştırılmasını kabullenmeyen,
  • Cumhuriyeti kuranların “ayyaş” tanımlamasıyla küçük düşürülmek istenmesine isyan edebilen,
  • Üç beş şirkete hesapsızca yaptırılan, geçiş garantili köprülere, yollara ödenen milyarlarca garanti bedelini umursayan, hesabını sandıkta sorabilen,

HALK İÇİN HALKLA BERABER

  • Cumhuriyetin ve Cumhuriyeti kuranların adını anmak istemeyen Diyanet İşleri başkanına tepki gösterebilen,
  • Çağdaşlıktan, laiklikten koparılmış, eğitimi ilkokul sınıflarında kurbanlık koyun maketi teşhirine indirgeyen eğitim modelini kabul etmeyen,
  • Açlık, yoksulluk sınırındaki emekli maaşının gerekçesi olarak SGK’nin fon akış yetersizliğini gösterenlere, özel emeklilik şirketlerinin 1.9 trilyona ulaşan toplam aktif büyüklüğünü sağlayan düzeni hatırlatabilen,
  • Devletin kendisine bedel karşılığı verdiği pasaportun dünyada
  • Afganistan dahil- çok sayıdaki ülkede geçersiz sayılarak vize almak için uğraşmasını; “Gavur bizi sevmiyor” basitliği ile yorumlamayan,
  • Yaşadığı ekonomik sıkıntıları “dış güçlere” bağlayanlara kanmayan...

Yukarıda madde madde saydığımız bilince sahip seçmen çoğunluğu olmadığı sürece başta laiklik olmak üzere Cumhuriyetin geleceğine ilişkin tehlikeler büyüyecektir. Abraham Lincoln’ün demokrasi tanımı; “halk tarafından, halk için, halkla beraber” anlamlı ve önemlidir.

SITKI ERGÜNEY

EKONOMİST



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları