Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Acıklı son’ göç senaryolarını kıran Armutlulular

17 Şubat 2016 Çarşamba

Önceki gün Armutlu’ya ikinci gidişimde bir öncekini katlayan polis kuşatması vardı.. Meydan konuşmalarına, güncel gerilimlerin gündemi yansımıştı.. Bir gece öncesinin Gazi çatışmaları, yaralanmaların medyaya yansımamış ayrıntılarının peşine düşmüşlerdi.. Yaşını başını almışlarla, ayrıca bir işi, mesleği, okulu olmadığını söyleyen genç kızların aynı kaygılı, polise yönelik öfkeli bekleyişleri dikkat çekici..

Önümüzden tur atarak besbelli gözdağı içerikli gidip gelerek geçen, yeni teknolojik donanımlı polis panzerine dönük slogan atan gençlere, okkalı küfür eden yaşlı adama çevre çok alışkın olmalı ki, tepki gelmiyor.. Küfürü basan adam öfkesini açıklama gereği duymuş olmalı ki, yıkım operasyonlarına karşı büyük direnişlerinden birçoğunda çok dayak yediği, tutuklandığı, uzun yıllar hapiste yattığının özetini veriyor. Şaşırtıcı olanı, Armutlu’nun göç yazılım senaryosunu, geleceğe dönük çözüm arayışları projesini anlatmak üzere yanıma gelmiş, diplomalı, uzmanlık projelerinin de başında bir kişinin, yıkımlara karşı durmanın bedeli olarak kendisinin de birçok kez polis şiddetine, hapse mahkûm olmasını çok doğal bir olgu gibi açıklaması.

Karşımda ayakta duran bir gözü kayıp adam, içten bir duyguyla sarılıp kucaklarken, kanlı 1 Mayıs 1977’de DİSK Gıda-İş üyesi çalışanı olarak, ayrıntılarına tanıklık ettiğim Kazancı Yokuşu başındaki ezilmelerde gözünü kaybettiğini açıklıyor. Yaşam savaşımının sonrası Armutlu’ya yerleşme, sonra da kendi evi ile birlikte Armutlu’yu yıktırmama savaşımının içinde.. Ekmek kavgasını mahallede boyacı ustası olarak sürdürmüş. Heyecanla Bakanlar Kurulu kararı ile, afet yasası kapsamında mahallenin riskli alan ilan edilerek yıkılması kararına karşı direnişlerini anlatıyor.. “Kusurlu yapılaşma nedeniyle çatlaklar oluşan okulu yıkarak bizim direnişimizi de yıkma niyetlerini öğrendik. Gönüllü çalışan mimarların, mühendislerin çabaları ile yapılarımızı güçlendirme seferberliği ilan ettik. Okul bizim için kale direnişimiz olacaktı. Yapıların depreme dayanıklılık onarımlarını engelemelerine, polis gücü kullanılmasına, malzeme sokulmamasına yılmadan, her koşulda onarımda çalıştık. Okulun boyanmasında gönüllü, uzun süren kaçak çalışmalardaki katkılarımla övünüyorum..” diyor.

Ranta direnen örnek

Rant kuşatılmışlığında en göz dikilmiş, en geniş alana sahip Armutlu’nun hâlâ gökdelenlere, yıkıma direnebilmesinin, Armutlu’yu farklı konuma getiren kimi çok anlamlı ayrıntıları var.. 1930’ların ikinci yarısında başlayan yerleşimde, 1989’dan bu yana gündeme sokulmuş çok etkin büyük yıkım planlarının püskürtülebilmesinin sırrı, “dayanışma, direnme” olarak özetleniyor. Güçlü, çok yönlü, örgütlü direnme gerçekleştirilememiş olsaydı o günlerden bugünlere en az 50 kez Armutlu’nun yıkılışının gerçekleştirilmiş olabileceğinin altı çiziliyor.. Birinci, ikinci yerleşim kuşaklarından hemen hemen herkesin direniş operasyonları eylemleri üzerinden oluşturulan suçlardan hapis yatmışlığı en çarpıcı kanıt.

Armutlu’yu asıl farklı kılanı ise, Küçükarmutlu odaklı öncülükle gerçekleştirilmiş, örgütlü, ayrımcılık olmaksızın üretilen “yerinde, yeniden dönüşüm” başlıklı projeler.. Şaka değil, ranta sırtını dönerek, kamu desteği olmaksızın, Armutluluların kendi örgütlenmeleri, çabaları ile gerçekleştirilen öylesine çok mucize var ki.. Deniz gören rant odağı alanda 600 evin, meslek odalarının jürilerinden geçirilmiş yarışma projelerinden yararlanılarak, aralarında sokaklar açılmış park alanları yaratılmış, ev başı 120 metrekarelik insanca yaşam alanı ayrılmış, paylaşılmış olarak.. betonlaşmaya, yağmaya, yüksekliklere izin verilmeden yeniden ıslah edilmesi örneğinin yaratılması..

Göç gerçeğinin aynası

Yeri gelmişken bir hafta öncesinin Armutlu taramasında, örnek oluşturmuş Küçükarmutlu örgütlenmesi direnişinin dışına taşarak, özünde “Armutlu, Türkiye göç gerçeklerinin tümünün birden aynası..” Resmi verilerine bakalım mı? Yeni adı ile Fatih Sultan Mehmet Mahallesi muhtarlığından, çeşitli çalışmalar, raporlardan derlenmiş gerçekçi verilerle bir buluşturma yapalım mı? Muhtar Osman Karaçam’ın masasının üstünde muhtarlık kayıtları, resmi kurumlardan alınmış tüm bilgiler üzerinden üretilmiş bir yerleşim haritası duruyor.. Muhtarlık son kayıtlarına göre yaklaşık 38 bin küsur olan nüfus, nüfus kayıtlarında 28 bin 600, TÜİK verilerinde 16 bin olarak gözüküyor. Son 15 gün içinde yeni kayıt 413. Ayda ortalama bin kişi geliyor.

1940’lı yıllarda yoğunlaşan göçe bağlı yerleşimde Rize, Tokat, Sivas, Ordu, Samsun göçleri öne çıkıyor. Türkiye haritası gibi dağılımın köylerden hızlı göç toplumsal travmatik sonuçlarına gelince.. Muhtarın geldiği Sivas, Divriği Doğançay köyünde bir tek aile kalmış. Tokatlı 3. kuşak, köyünü hiç görmemiş Armutlulu genç baba ise kendi köylerinde yaşamın, üretimin dibe vurduğunun birkaç ailenin kaldığını anlatıyor. Kendisi ise çocuğunun ucuz uyuşturuculardan koruyabilme yolunu, taşımalı uzakta okul naklinde bulmuş.

Armutlu’nun çekirdek “devrimci” örgütlenmesi, Armutlu’dan koparılmama direniş projelerinin başına uyuşturucu ile mücadeleyi de koymuş. Anlamlı yol almış olsalar da genç işsizliği, yoksulluk, yok edilmesinde en büyük engel. Binaların sadece yüzde 3’ü tapulu. Kadınlar temizlik işçisi ağırlıklı, kayıt dışı çalışma çok yüksek. Ancak yüzde 40’ının düzenli işi var. En çarpıcı dayanışma öğesi 4 bin 813 kayıtlı yapının yüzde 80’inin ev sahiplerine ait olması. Farklı kimlikler, mezheplerden, siyasi eğilimlerden Armutluların, nerede ise kutsadıkları ortak direniş, buluşma noktaları, yıkıma karşı, “ölümüne terk etmeme” kararlılıkları..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları