Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bir günde değil
Yeni yıla iki anı kitabıyla girdim: Şakir Paşa Ailesi ve Çalışmasam Yorulurdum.
“Şakir Paşa Ailesi”ni başka vesileyle konuşuruz.
“Çalışmasam Yorulurdum” bir nehir söyleşisi.
Yeni yetme bir avukatken rastlantı sonucu petrol dünyasına adım atan, petrol hukukunda uzmanlaşarak sivrilen, “marka”laşan ve dünyaya açılan hukuk büroları kuran Murat Yazıcı ile gerçekleştirilen sürükleyici bir nehir söyleşisi.
Furkan Berkay Özcan ile Baha Hıncal Nazsız isimli iki hukukçu genç gerçekleştirmiş.
Kitap onların inisiyatifi ile yaşam buluyor. Murat Yazıcı ile yapılan söyleşi, kariyerlerinin başında kendilerine bir “yol haritası” bulmaya çalışan bu iki Z kuşağı hukukçusunun arayışı ile tetikleniyor.
“Çalışmasam Yorulurdum”, bu genç ekibin aslında tek söyleşisi değil.
Özcan ve Nazsız, alanlarında “rol model” olan isimler etrafında “Bir Günde Değil” başlığıyla yayımladıkları internet söyleşileri dizisi oluşturmuşlar.
Bu söyleşilerde başta “hukuk” olmak üzere mimari, ekonomi, eğitim, iş dünyası, girişimcilik, gastronomi, müzik, oyunculukta yükselen isimlerin başarıya giden yollarını işaretlemeye, çözümlemeye çalışmışlar.
Ankara ve İstanbul’daki Yazıcı hukuk bürolarının kurucusu ve halihazırdaki ortağı Murat Yazıcı ile yapılan nehir söyleşisi böyle bir çalışmanın ürünü.
Yani tavandan değil -tabiri caizse- tabandan bir istek söz konusu. O sebeple ortaya samimi bir yapıt çıkmış.
‘KESKİN UÇ’TAN BAŞLAMAK
Verilen yanıtlar denli, sorular da bu yüzden düşündürücü.
“160 bin avukat var. Bu sayıya her yıl 20 bine yakın avukat eklemleniyor. Genç bir avukat bu sisteme nasıl dahil olacak?”
Özcan ile Nazsız’ın peşine düştükleri temel soru bu.
Gençlerle etkileşimi her dem “uyarıcı” bulan Murat Yazıcı, F. B. Özcan-B. H. Nazsız ile beraber iki yıl alan bu çalışmaya, özellikle gençlerin bu motivasyonundan etkilendiği için atılıyor.
Akıcı, doğal ve samimi sohbet diliyle ilerleyen kitapta yaşam sevincini, heyecanını yitirmemiş, hiç “boomer”laşmamış bir “boomer”ın öyküsünü buluyoruz.
Vaktiyle biz 68 kuşağı diyorduk.
Şimdi biliyorsunuz “boomer” deniyor.
“Çalışmasam Yorulurdum”a bu bağlamda bir “boomer-Z kuşağı söyleşisi” olarak da bakılabilir. Kitap “eski Türkiye”den geniş kesitler sunuyor.
Yazıcı’nın çocukluğu ve gençliği “homojen”, memur kenti Ankara’da biçimleniyor. Ve son kertede o Ankara genç Yazıcı’nın hayatına yön veriyor.
26 yaşında stajını yeni bitirmiş bir avukat olarak herkesin birbirini tanıdığı Kızılay’da yürürken yaşamı değişiyor. Genç avukat çünkü Shell’de “bir avukat arandığını” söyleyen bir hocasına rastlıyor.
Derhal ver elini o yılların petrol dünyasında “sharp end/keskin uç” olarak adlandırılan Diyarbakır.
Diyarbakır 70’ler Türkiye’sinde tam bir “uzak şehir”.
Shell şantiyesi dışında, bir otel çatısındaki bir “English Pub”tan başka hiçbir sosyalleşme imkânı barındırmıyor.
İki yıllık zorlu Diyarbakır deneyimi ardından, kendisine vaat edilen koşulların sağlanmadığını gören genç hukukçu -radikal bir kararla- işsiz kalmak ve üçte bir maaşa talim etmek pahasına istifa edip Türkiye Petrolleri TPAO’ya geçiyor.
Eski Türkiye TPAO’sunda “pırıl pırıl” bir kadro var.
Söyleşinin belli bölümlerine katılan ve de bir belgesel tadı katan Yazıcı’nın yol arkadaşları, “Türkiye’deki eğitim o zaman çok iyiydi” diyerek o yılların TPAO’sunu anlatıyorlar:
“Türkiye’de okuyan mühendisler, jeologlar, avukatlar hepsi mesleklerini iyi öğrenen insanlardı. Bugün yüksek öğretiminin durumu o gün yoktu.”
ŞAMPANYA MİSALİ
“Çalışmasam Yorulurdum”, kişisel bir başarı öyküsü denli, bir eski-yeni Türkiye aynası olması itibarıyla çok ilginç.
Şans, rastlantı, doğru anda doğru yerde bulunmanın yanında donanım ve birikim temelli özgüven ve bu özgüvene dayalı radikal kararları cesurca, tereddütsüz alabilmek...
Bu döngünün Murat Yazıcı’nın hayatına sürekli damga bastığını görüyoruz.
Tarih de ne var ki kendisine yardım etmiş.
Mesela hiç hesapta olmayan biçimde birden demir perde yıkılıyor.
Yazıcı, “petrol hukukunda” uzmanlık kazanan ve tam da o zamanlamayla kurduğu hukuk bürolarıyla Türk cumhuriyetlere açılıyor.
2. Irak savaşının ortasında Irak’ta yatırım yapan ve Londra borsasına giren -Genel Enerji- şirketinin hukuk danışmanı oluyor ve yönetim kuruluna katılıyor.
Kitabın en eğlenceli sayfaları Talabani ile yapılan bir sabah kahvaltısı...
Talabani denetimindeki bölgenin petrol sahalarını Türk işadamlarına açmak istiyor.
Av. Yazıcı’nın, “Ama jeologlar bir çalışma yapmadan kolları sıvayamayız. Orada petrol olduğundan nasıl emin olabiliriz?” şeklindeki sorusuna;
“Don’t worry/Endişelenme!” yanıtını veriyor:
“Amerikalılar gelecek ve Saddam gidecek. Petrolü biz ihraç edeceğiz. There is oil, 2 billion barrels, like champagne/2 milyar varil petrol var, şampanya misali!”
Film sahnesi gibi.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Merakla beklenen enflasyon rakamları açıklandı!
- Milyonlarca emeklinin gözü 3 Ocak'ta!
- Yapay zeka sağlıkta çığır açıyor
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan'dan yeni asgari ücret çıkışı
- Bakanlık marka marka ifşa etti: Çikolata, peynir, köfte!
- Ferdi Tayfur'un Marmaris'teki evi görüntülendi
- Mülakat mülakat Cumhuriyeti yıkıyorlar
- Bağımsız Milletvekili Salih Uzun'dan açıklama
- Erdoğan'dan 'Gassal' yorumu
- 'Abdullah Öcalan evlenmek istiyor'
- Şüpheli araçtan 'kadın cesedi' çıktı
- İstanbul'da toplu ulaşım zam teklifine ret
- MHP'den istifa etti: 'Susturamayacaklar'