Pınar Öğünç

‘Biz de çoktan kaybolabilirdik’

24 Mayıs 2016 Salı

Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası nedeniyle düzenlenen buluşmada Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç anıldı. Kayıp yakını mısınız diye sorduğumuz slogan atan kadın, Pınar Gemsiz örneğini verdi.

Gelmeden kırmızı karanfil bulmak için çok dolaşmışlar; “Pembe kaldı 19 Mayıs yüzünden” demiş çiçekçiler hep. 21 yıl olmuş, Cumartesi Anneleri/İnsanları her buluşmalarında ellerinde, her biri devlet şiddetiyle ölmüş yakınlarının fotoğraflarıyla birlikte kırmızı karanfil de taşırlar oysa.

İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyonu’nun Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası nedeniyle 17- 31 Mayıs tarihleri arasında düzenlediği buluşmalardan biri. Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç’u anmak üzere Gazi Mahallesi’nde, Gazi Cemevi’nde buluşulmuş, topluca mezarlığa yürünecek.

Öyle hazin bir tarih ki 21 Mart 1995’ten sonra haber alınamayan ve 58 gün sonra kimsesizler mezarlığında bulunan Hasan Ocak’ı ararken, abisi Hüseyin Ocak emniyette baktığı otopsi fotoğrafları arasından bir tanesini, yine akıbeti meçhul Kenan Bilgin’e benzetiyor. Meğer o değil, Rıdvan Karakoç’muş. Aynı mahallede birbirini tanımayan insanlar o günden sonra adalet mücadeleleriyle akraba oluyorlar böyle. İkisi de telle boğulmuş; belki aynı tel diye düşüyor akıllarına. Mezar başında konuşma yaparken Hüseyin Ocak, “anmak bile istemediği işkenceler görmüş” iki genç bedenden söz ediyor. Belki 21 yıldır hiç konuşmadılar o işkenceler üzerine.

‘Bir faili meçhul de bizimki mi olacak ?’

15 Mayıs akşamı, Gazi Mahallesi, Millet Caddesi’ndeki evinde camı parçalayan tek kurşun göğsünden girerek üç çocuk annesi Pınar Gemsiz’i öldürmüştü. Kendi evinde, bebeğiyle ilgilenirken... Kovanlar ortada yok, mahalleli olayın üç-dört gün öncesinde polisin defalarca apartmanlara rastgele ateş açtığını söylüyor. Pınar Gemsiz’in annesi Besra ve babası Nurhamza Kaya’nın evinin önünde plastik sandalyelerde 21 yıldır yakınlarının mezarını, kemiklerini, katillerini arayan anneler, ablalar, abiler oturuyor. Taziyeye gelmişler. Onlar acıda ve adalet arayışında tecrübeliler, Pınar Gemsiz’in gözlerinin akı ıstırapla donmuş ablalarına kardeş gibi sarılıyorlar.

Baba Nurhamza Kaya “Bir faili meçhul de bizimki mi olacak” diye soruyor. “Halkımız bu devletin neler yaptığını görmüyor mu, askerin, polisin ailesinin yüreği yanıyor, bizimki yanmıyor mu? Edi bese (yeter)” diye haykırıyor. Öyle hazin ki, onlar da böylece akraba oluyor.

Mezarlıkta ‘ölümsüzlük’

Ocak’ın diğer abisi Ali, kardeşi Maside, ablası Hüsniye ve annesi Emine Ocak orada. Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç da. Cemil Kırbayır’ın abisi Mikail Kırbayır, Kenan Bilgin’in abisi İrfan Bilgin, Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun, Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, Metin Göktepe’nin ablası Meryem Göktepe, Süleyman Cihan’ın kardeşi Ahmet Cihan... Hasan Ocak’ın hiç görmediği iki küçük yeğeni Berken ve Tena en öndeler.

Mezarlığa doğru “Cezasızlığa son, adalet istiyoruz”, “Kayıplar bulunsun, hesap sorulsun” diye kaç bininci kez, ilk günkü öfkeyle sloganlar atılıyor. Tam öyle bağıran kadınlardan birine “Siz de kayıp yakını mısınız” diye soruyorum bir yandan yürürken. “Olmamız şart mı yavrum” diyor, “Biz de çoktan kaybolabilirdik. Bak Pınar (Gemsiz) kendi evinde vuruldu”.

İki mezar başında kayıp yakınları, İHD temsilcileri konuşmalar yapıyor. Hemen hepsi o zaman sorulamayan hesap yüzünden bugün Cizre’nin, Sur’un yaşandığından, sorumlular ceza alana kadar peşini bırakmayacaklarından söz ediyor. Bir mezarlıktayız ve iki isim eklenerek “Ölümsüzdür” diye bağrılıyor. Ölümsüzlük nasıl bir şey? Belki de hâlâ hayatta olanların inadına deniyordur ölümsüzlük. Son bir yılda 10 kaybın kemiklerine daha ulaşıldı. Güler misiniz, ağlar mısınız, Hasan Ocak’ın soruşturmasında tanıklar yeni dinleniyor. Kalabalık trafiği tıkar gibi olduğunda, cemevinden itibaren mezarlığa kadar kalabalığı arkadan takip eden bir polis akrebinden anons yükseliyor: “Yolu kapatmayalım arkadaşlar. Araçlara dikkat edin, yeter ki size bir şey olmasın”. “Ya sabır” demeye getiren bakışlar yüzlerde.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir tava bir kepçe 19 Nisan 2017

Günün Köşe Yazıları