Necati Özkan

Ne yapmalı?

06 Haziran 2022 Pazartesi

Karşımızda demokratik yollardan iktidara gelmiş ama demokrasiyi yozlaştırmış bir heyet var. “Demokrasi bir tramvaydır. Gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz” diyebilen bu zihniyet, açıkça “Demokrasi amaç değil araçtır” diyerek bugün gelinen noktayı çok önceden tarif etmişti. Keza, bu zihniyet 1 Temmuz 2014’te ahlaki rasyonalitesini “Biz halkız, siz kimsiniz?” diye tanımlamıştı. 

Siyasette böylesi bir bakış açısına sahip olduğunuzda, karşınızdaki her türlü muhalefeti gayri meşru görür ve ona göre de adımlar atabilirsiniz:

“Terörle iltisaklı kişilerin İBB’ye alındığına ilişkin” mesnetsiz iddialarla onlarca müfettişin İBB’ye gönderilmesinden Gezi Davası kararına, CHP İstanbul İl başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun mahkûmiyetinin onanmasından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun linç edilmesine ilişkin davanın nihai kararına, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na dönük YSK üyelerine hakaret davasından, Gezi protestolarına katılanlara “sürtük” denmesine kadar son dönemde şahit olduğumuz çok sayıda adım bu bakış açısıyla atılabildi.

MESELE SEÇİMLER

Tabii ki yılbaşından itibaren bu tür adımların her geçen gün daha sık ve daha hukuksuz biçimde atılıyor olmasının temel nedeni seçim sath-ı mailine girmiş olmamızdır. Geçen hafta Anayasa Mahkemesi kararını dahi tanımayan bir sicile sahip olan hâkim Akın Gürlek’in Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle adalet bakan yardımcılığına atanmasını da bu yoldaki önemli idari hazırlıklardan biri olarak görmek gerekir. Siciline bakıldığında Gürlek gibi bir profilin, seçim öncesi, seçim gecesi ve sonrasında yapacaklarının hukukun sınırları içinde kalmayacağı ortada.

Yine geçen hafta Suriye’ye dönük yeni askeri operasyon sinyalinin verilmesini ve Yunanistan’la ilişkilerin gerilmesini de aynı kapsamda değerlendirmek şarttır. Pek çok yorumcu, seçimlere gidilen süreçte yaz boyu Ege ve Akdeniz’de suların ısıtılacağını öne sürüyor ve Suriye’nin kuzeyine asker gönderilmesi ihtimalini güvenlik ihtiyacından çok seçim kampanyası ihtiyacı bağlamında değerlendiriyor. Benzer şekilde pek çok analist, iktidarın son dönemde attığı bu adımları rejimin kurumsallaşmasına dönük adımlar olarak yorumluyor.

İKTİDARIN NAFİLE ÇABALARI

Ama araştırmalar bu adımların artık çalışmadığını da bize gösteriyor. Ekonomik çöküş derinleştikçe iktidardan kitlesel kopuşun hızlandığını da anlıyoruz.

Öyle ki son haftalardaki muteber araştırmalar iktidarı oluşturan AKP, MHP ve BBP’nin toplam seçmen desteğinin yüzde 36-38 bandına doğru gerilediğini, muhalefetin ise yüzde 62-64 bandına doğru yükseldiğini gösteriyor. Özellikle İYİ Parti ve bir miktar da CHP son dönemde oy oranlarını yükseltiyor.

SEÇMENİN GÜNDEMİ

Altılı Masa’nın dördüncü toplantısı sonrasında yayımlanan ortak metinle; demokrasi, adalet, ekonomi, liyakat, sosyal adalet, hesap verebilirlik ve dış politika gibi oldukça geniş bir çerçevede muhalefetin uzlaşabileceği ve nitelikli bir demokrasi adına umudun mümkün olabileceği ortaya çıktı. Bu umut, 85 milyonun geleceği adına çok değerlidir. 

Muhalefet bileşenleri bundan böyle tanımlamış oldukları ortak tahayyülün ortak bir kampanyaya dönüştürülmesine ve ekonomik sorunların ayrıntılı çözümüne odaklanmalıdır. İktidar bileşenlerinin durdurmakta zorlandıkları kan kaybının önüne geçmek için yarattığı suni gündem tuzaklarına artık düşülmemelidir. Kararsız seçmenin ikna edilmesinde polemiklerin işe yaramadığı görülmeli ve rejim değişikliğine gidilen bu süreçte Altılı Masa’nın stratejik ittifaka dönüşmesi mutlaka sağlanmalıdır. 

Ardından, seçimi açık ara kazanacak bir adaya karar verilmeli ve genel başkanlar müşterek mitinglerde ortak adayla bir araya gelerek güçlü bir çekim merkezi oluşturulduğu fotoğrafını topluma sık sık vermelidirler. Türkiye’nin çöküşü ancak ve ancak bu yolla durdurulabilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Öfke ve değişim 12 Haziran 2023
Nasıl oldu? 30 Mayıs 2023
Yakın elmalar 22 Mayıs 2023

Günün Köşe Yazıları