Özdemir İnce

Erdoğan’ın gönüllü meneceri

17 Kasım 2024 Pazar

Milliyetçi olup da bir türlü millici olamayan Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin hangi tarihte bu işe başladığını bulmamız için uzun bir tarih taramasına girişmemiz gerektiği için başlangıç tarihi olarak Anadolu Ajansı’nın “Bahçeli’den başkanlık sistemi çıkışı” haberinin yayımlandığı 11.10.2016 tarihini yazabiliriz. O halde söz konusu haberi “Birinci menecerlik girişim” olarak yazımıza aktaralım:

[Cumhurbaşkanının seçildiği andan itibaren “Anayasanın amir hükümlerini özüne ve ruhuna aykırı olarak yorumladığını; anayasanın vermediği yetkileri kendisinde hak gördüğünü; partili cumhurbaşkanı gibi davrandığını; tarafsızlığına gölge düşürecek şekilde hareket ettiğini ve yetkisini aştığını; siyasi propagandalara katıldığını, AK Parti lehine oy istediğini; siyasi polemiklere katılmış, fiilen hükümet başkanı gibi hareket ettiğini” öne süren Bahçeli, “Şu anda anayasa çiğnenmekte ve suç işlenmektedir. Fiili durumla hukuki gerçek taban tabana zıtlık içermektedir” değerlendirmesinde bulundu.

Ülkede hukuksuz, kanunsuz ve anayasaya tamamen aykırı bir yönetim modelinin tecelli ettiğini öne süren Devlet Bahçeli, Türkiye’nin mukavemetinin bu nedenle esneyip, zayıfladığını vurguladı.

Bahçeli, “Anayasanın nasıl değiştirileceği, anayasal hükümlerle belirlenmiştir ve bu kesindir. Filli durum ve dayatmalarla anayasanın değişeceğini iddia etmek, anayasayı rafa kaldırmak eğer gaflet değilse vahim bir art niyetlilik ve sinsi bir tezgâhtır” dedi.

“Türkiye Cumhuriyeti’nin beka mücadelesi verdiği bugünlerde, siyasi iktidarın ve devletin en tepesinde bulunan cumhurbaşkanının hukukla ters düşmesi geleceğimiz açısından çok mahsurlu, çok tehlikelidir” ifadesini kullanan Bahçeli, bu açık tehlikenin bertaraf edilebilmesi için iki alternatif yol bulunduğunu dile getirdi. MHP Genel Başkanı Bahçeli, şunları kaydetti:

Bunlardan birincisi ve bizim açımızdan da en doğru, en sağlıklı olanı, sayın cumhurbaşkanının fiili başkanlık zorlamasından vazgeçmesi, yasa ve anayasal sınırlarına çekilmesidir. Şayet bu olmayacaksa ikinci olarak, fiili durumun hukuki boyut kazanabilmesinin süratle yol ve yöntemlerinin aranmasıdır.

Dünyanın hiçbir medeni ve demokratik ülkesinde her gün suç işleyen bir yönetim ve iktidar yapısı görülemeyecek, bundan bahsedilemeyecektir. Bu durum karşısında, AKP başkanlık sistemiyle ilgili inadını sürdürecekse yine karşımıza iki seçenek çıkacaktır: İlk olarak AKP, hazırda tuttuğu veya üzerinde çalıştığı bir anayasa hazırlığı varsa, mutabık kalınan daha önceki maddeleri de ihtiva etmek kaydıyla TBMM’ye getirmelidir. Milletvekilleri, ilkeleri ve inançları doğrultusunda vicdanlarının sesini dinleyerek oy kullanacaklar, bir karara varacaklardır. İkinci olarak bu anayasa değişiklik teklifi TBMM Genel Kurulu’nda ya 367 sınırını aşarak kanunlaşacaktır ya da 330 eşiğinin üstünde kalarak referandum yoluyla milletin kararına sunulacaktır. MHP, Türk milletinin vereceği her karara saygılı ve bağlıdır. Bizim tercihimiz her zaman olduğu gibi parlamenter sistemin devamı, güçlendirilmesi, reforma tabi tutulmasıdır. Ancak milletimiz aksini söyleyecek olursa buna da diyeceğimiz herhangi bir şey doğal olarak bulunmayacaktır.

Türkiye’nin yasa ve anayasaya uymayan yönetim yapısının derhal düzeltilmesini, hukukun tam manasıyla egemen kılınmasını öncelik görüyoruz. Egemenliğin sahibi aziz milletimiz aynı zamanda son sözün de sahibidir. Buna inancımız tamdır. Millet ne derse odur, neye karar verirse boynumuz kıldan incedir. Bizim başkanlık sistemine yönelik kuşku, eleştiri, çekincelerimiz bilinmektedir. Merhum Başbuğumuz Türkeş Bey’in Dokuz Işık isimli eserinde dile getirdiği görüşleri de ortadadır. Elbette dönemsel şartlar gereğince başkanlık sistemini savunması, konjonktürel gelişmelerin, stratejik düşüncesinin ve toplumsal ihtiyaçların doğal bir yansımasıdır. Ancak daha sonra da parlamenter sistemle ilgili görüşe dönüş yaptığı bilinmektedir. Türkiye’nin nasıl ve hangi sistemle yönetileceğiyle ilgili muamma bize göre kapanmalı, bu iş kökünden bitirilmelidir.]1

Yani Erdoğan anayasaya uymuyorsa anayasayı Erdoğan’a uyduralım!

İKİNCİ GİRİŞİM

[MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, PKK lideri Abdullah Öcalan’a yaptığı çağrının arkasında olduğunu açıklarken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir dönem daha cumhurbaşkanı seçilmesi için anayasa değişikliği istedi.

Bahçeli, 1 Ekim’de DEM Parti milletvekilleriyle tokalaşması ile başlayan, 22 Ekim’de PKK lideri Abdullah Öcalan’a “örgütü lağv et, TBMM’de DEM Parti grubunda konuş” çağrısı ile devam eden çıkışlarını; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görev süresinin bir dönem daha uzatılması çağrısıyla sürdürdü.

Bahçeli 5 Kasım’daki Meclis grup toplantısında şöyle konuştu: “Eğer enflasyon canavarına kesif bir darbe indirilirse, Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa, cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir? Ne yapacağız CHP’nin içinde dört yıl kala aday mı arayacağız?”

“Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mıdır? Devlette devamlılık, siyasette istikrar, Türkiye yüzyılının inşası için sayın Recep Tayyip Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır, tecrübesiyle ve birikimiyle bize göre tek seçenektir.”]2

Yani Erdoğan ebediyen başkan kalsın! Diğerkâm Devlet Bahçeli, R.T. Erdoğan’ın tersidir!

1 Anadolu Ajansı, 11 Ekim 2016.

Ayşe Sayın, BBC News, Türkçe. Yazan, 5 Kasım 2024.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kürt sorunu muamması 15 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları