Mine G. Kırıkkanat
Mine G. Kırıkkanat kirikkanat@mgkmedya.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yangın yerinde bir orkide

06 Şubat 2022 Pazar

Her insanın dünyanın öbür ucunda da olsa tıpatıp bir benzeri vardır, derler. Oysa bazı insanlar eşsizdir ve kural dışına çıkan her şey gibi, benzersiz olmanın bedelini ağır öderler. 

Ali Arif Ersen’in dostluğu, bana canım Memet Baydur’un bir armağanıydı. 1993 yılıydı. Onu tanıdığım gün, tıpkı Memet gibi bu dünyaya eşsiz doğanlardan biri olduğunu bildim... Memet Baydur dünya çapında bir tiyatro yazarı, Ali Arif Ersen ressam ve fotoğrafçıydı. Biri insana dair küçük bir kesitten, diğeri basit bir eşyadan yola çıkıp tüm insanlığı ve yaşamı kavrayan eserler veriyorlardı. 

Gözlerinden hiçbir şey kaçmıyordu; insan yaşamlarındaki çerden çöpten yaptıkları sanatı tabii ki algısı açık insanlara “Aslında bunu siz yaptınız” diye geri verirken beslendikleri kalabalığın ortasında yapayalnız dikilen iki tarassut kulesi gibiydiler. Ölümün de onları gözetlediğini sezmiş, sayılı zamanı iki ucundan yakarak dolu dolu yaşıyorlardı.

KİLİTLENME SENDROMU 

2001’de Memet Baydur’u, çok erken, apansız yitirdik. Ali Arif’in sesini duyabileceğimiz üç yıl kalmıştı. Onu son kez, doya doya, ayakta kucakladığımda sanki bir önseziyle ensesini tutmuş ve ansızın, gövdesine oranla ne kadar ince, ne kadar kırılgan bir boyun üzerinde taşıyor bu güzel başı, diye düşünmüştüm...

Aradan iki ay ya geçti ya geçmedi, canım kardeşimi ense kökünden tutup yere yıktı, kaderin yıldırımı.

Ali Arif Ersen’e hayat piyangosundan, yalnızca benzersiz insanlara nasip, 8 milyar nüfuslu dünyada ancak birkaç bin insana vuran LIS çıkmıştı: Beyincik enfarktüsü sonucu beyinle beden bağlantısının koptuğu kilitlenme sendromu. 

Konuşamıyor, yutkunamıyor, hareket edemiyor, salt gözleriyle temas kuruyor ve biraz da başını çevirebiliyordu. 

O susunca, sesini pes perdeden duyduk.

O durunca, ne kadar hızlı koştuğunu ve ardında ne kadar anlamlı bir miras bıraktığını gördük. Yüreğinin güzelliğini, ruhunun derinliğini, zekâsının çapını, sanatının büyüklüğünü, engin kültürünü, yaşam felsefesini ve yerinin doldurulmazlığını, Ali Arif’in gömüldüğü sessizlikte anladık. 

BİR İNSAN HERKES TARAFINDAN SEVİLİR Mİ? 

Sevilirmiş!

Kafası geri kalmışlar nüfusu en yüksek ülkelerden birinde, Ali Arif’in üst düzeyde zeki, donanımlı, vicdanlı insanlardan oluşan bir arkadaş ordusu varmış, meğer.

Onun gözleriyle yaşamak ve kendi deyişiyle “ölüme karşı geride bir şeyler bırakmak” istediği anlaşılınca birisi gözlüğüne lazer monte etti, beriki bilgisayar sistemi kurdu, öteki özel bir uygulama yükledi. Böylece Ali Arif Ersen, dünyadaki diğer kilitlenme sendromu hastalarının salt yaşama tutunduğu noktada, yaratmaya odaklandı. Gözleriyle önce harf be harf ve arkadaş yardımıyla, ardından bilgisayar programıyla kendi başına dijital iletilerle yazışmaya, hatta yeni dostlar edinmeye, yeniden çizmeye, resim yapmaya, boyamaya başladı. 

EN AZLA EN ÇOĞU YAPABİLMEK

Saraybosna’da, İstanbul’da fotoğraf ve resim sergileri açıldı: Tres Americas, Sarajevo, Masallar ve hastalandıktan sonra genç bir fotoğrafçıya armağan ettiği makinasından çıkan unutulmuş karelerle, Son Makara…

Gözleriyle çizip boyadığı soyut resimler, gözleriyle görüp elleriyle çalışan çoğu sanatçıya fark atan kalite ve güzellikteydi. Bilgisayar mühendisliği öğretim görevlisi Hayri Turgut Uyar, İTÜ radyosunda beş yıl boyunca onun seçkilerinden oluşan harika bir caz programı sundu.

Genç ve çok başarılı yönetmen Selin Şenköken, kilitli bedenine tutsak olmayı reddeden Ali Arif Ersen’in sıra dışı yaşamını, sanatını, onun ışığını besleyen ve ışığından beslenen yakın dostlarının anlatısıyla bir belgesel çekmek isteyince hazırlığa dahil oldu. Hakkında konuşmasını istediği yakın arkadaşları bizzat seçti ve bana da aralarında olmak onurunu bağışladı. Belgeselin adını da can kardeşi Memet Baydur’a bir selam olarak, onun en sevdiği oyunundan alıp koydu: Yangın Yerinde Orkideler* 

ON YEDİ YILLIK DİRENİŞ

Ali Arif, 2020 yılındaki Covid-19 karantina sürecine denk gelen belgeselin, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ödül kazandığını gördü. Ama salgınla başlayıp süren yasaklar, ışığını yavaş yavaş söndüren bir yalnızlığa itmişti onu. 

Son gönderdiği e-postalardan birinde, “Can Yücel’in dizeleri ile!.. Ben, hayatta en çok babamı severim” yazmıştı.

Önce kan kardeşi Murat Ersen’i, sonra can kardeşi Memet Baydur’u ve çok sevdiği babası ressam Erdoğan Ersen’i kaybettiği yangın yerine inatla tutunan Ali Arif Ersen, yaşama İstanbul’a en yoğun kar yağdığı gün veda etti. 

Gözleri ve beyniyle tam on yedi yıl, kilitli bir bedene meydan okumuştu.  

Uğurlar olsun şanssız, çünkü eşsiz kardeşim. 

Cesaret ana Fatma Ersen’e sabırlar dilerim.

* Selin Şenköken’in Yangın Yerinde Orkideler belgeselini https://mubi.com/films/orchids-in-fire linkinden izleyebilirsiniz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Avamgart Türkiye 3 Kasım 2024
Ceza ödüldür bazen 2 Kasım 2024
Cumhuriyete doğru 27 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları