Cumhuriyete doğru

27 Ekim 2024 Pazar

1 Mart 1921 günüydü. Kurtuluş Savaşı’nın en kritik muharebeleri sürüyordu. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, düzenli ordudan önce kurulan Büyük Millet Meclisi’nin ikinci çalışma yılını şu sözlerle açtı:

Baylar!

Batıda Yunanlılar, güneyde Fransızlar, onların silahlandırdığı güney Ermenileri, doğuda Ermeni birlikleri, işgal bölgelerinde sınır boylarında İslam halka yapmadıklarını bırakmıyorlardı.

Yağmaları, sürmeleri, öldürmeler kovalıyordu. Yunanlılar birçok birliğimizin bu başkaldırılar, bu ayaklanmalarla uğraştığı ve daha düzgün bir ulusal ordunun da kurulamadığı bir sırada, yerli ve gönüllü birliklerle savunulan Batı cephemize saldırdılar.

Bu saldırıların sonuçları acıklı ve korkunç oldu. Ama ulusa, hangi korkunç geleceklerle karşı karşıya olduğunu gösterip toptan savunma yolunda toparlanmayı sağladı. 

Gerçekten de mütareke sonunda, düşmanlarımızın silahlarını ellerinden aldığı, varlıklarını silip dağıttığı orduları az zamanda yeniden kurduk, silahlandırdık.

YOKTAN VAR EDİLEN BİR ÜLKE

Bugün her cephede başarı ile savaşan, yurt savunmasının ne demek olduğunu candan kavramış ordularımız var. 

Bu ordularla doğuda Ermenistan zaferini (1920) kazandık. Batıda Yunanlıları yenmesini bildik. Doğu ordumuzun etkinliği bizim ulusal isteklerimizin başında gelen Kars’ı, Ardahan’ı ve Artvin’i geri almamızı sağladı.

Ordularımız, ülkemizi korumak ve tam bağımsızlığımızı kollamak gücünde olduklarını gerektiğinde ispat etmeye hazırdırlar. 

Geçen yılın (1920) bize getirdiği en uğursuz yıkım, Sevr Antlaşması’ydı. Bugün Sevr Antlaşması diye bir şey, gerçekte de kâğıtta da yoktur artık! Bugün anlaşılmıştır ki Sevr Antlaşması hükümleri Türkiye’ye zorla uygulanamaz.

KURTULUŞUN VE GERÇEĞİN YOLU

Baylar!

Yenilmiş olarak 1918 mütarekesini imzalamış olan uluslar arasında bu sonuca, yürüdüğü yolda bütün olayları iyi kolladığı ve silahlarının gücünü iyi kullandığı için yalnız ve ancak Türkiye ulaşabilmiştir.

Ne zaman başladığı bilinmeyen yüzyıllardan beri bağımsızlık şerefi ile yaşayan ulusumuzun en korkunç bir çöküşle sonu gelmiş gözükürken; tutsaklığa karşı çocuklarını ayaklanmaya çağıran atalar sesi yüreklerimizin içinde yükseldi ve bizi  son kurtuluş savaşına çağırdı.

Artık bıkkınlık ve yılgınlık günleri çok geride kaldı. Bütün ülkeye kurtuluşun ve gerçeğin yolunu göstermiş olan ve bütün ulusu kendi bağımsızlık bayrağı altında toplamış bulunan yüce Meclisi’niz, ikinci çalışma yılına girerken ben, önümüzde parıltısını artıran ışıkların bu kadar yıkım görmüş, acı çekmiş olan talihsiz vatanımızda bir hayırlı sabahın müjdesi olmasını diliyorum.1

TÜRKİYE DEVLETİ BİR CUMHURİYETTİR!

Gazi’nin dileği “hayırlı sabah müjdesi”, 30 Ağustos 1922’deki kesin zaferden sonra bir yıl daha saklayacağı nihai emel; Tunalı Hilmi Bey’in deyişiyle “Taçlı Hainleri” tarihe gömecek olan cumhuriyet rejimidir.

Yıllar boyunca okuyarak, yazarak, ilmek ilmek ördüğü siyasal strateji; 29 Ekim 2023 gecesi saat 8.30’da utkuya varır. 

Meclis, Türkiye Cumhuriyeti’ni kabul kararı alır. 8.45’te Mustafa Kemal, cumhurbaşkanı seçilir. Meclis kararları, kurumlara telgrafla iletilir. Gece yarısından sonra yurdun her köşesinde yüzer pare top atışıyla halka duyurulur.

Gazi Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal; oylamadan hemen sonra sivil frakla çıktığı Meclis kürsüsünden, vekillere seslenir:

BİR ZAMANLAR ERDEM VARDI...

Baylar!

Yüzyıllardan beri doğuda kıyım ve haksızlığa uğrayan ulusumuz, Türk ulusu; gerçekte yaratılışında bulunan erdemlerden yoksun sayılıyordu. Son yıllarda ulusumuzun edimle (eylemle) gösterdiği yetenek ve anlayış, kendisi için kötü sanıda bulunanların ne denli aymaz ve gerçeği görmekten uzak, dış görünüşe önem veren kimseler olduğunu pek güzel kanıtladı.

Ulusumuz, kendisinde bulunan nitelikleri ve değeri, hükümetin yeni adıyla, uygarlık dünyasına çok daha kolay gösterebilecektir. Her zaman ulusun sevgisine dayanarak, hep birlikte ileriye gideceğiz.

Türkiye Cumhuriyeti mutlu, başarılı ve utkulu olacaktır.2

OYUNCAK MI KIRILACAK, OYUNCAKÇI MI?

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’ya Gazi unvanı ve mareşal rütbesi, kurucu Meclis tarafından 19 Eylül 1921’de verilmişti. Atatürk soyadını, soyadı yasasının çıktığı 1934’te aldı. Asker üniformasını bizzat komuta ettiği savaş alanında giydi, rütbelerini de zaferlerle kazandı. Meclis’e kurulduğu günden öteye sivil giysilerle geldi, kürsüye de öyle çıktı. 

Bugün Türkiye Cumhuriyeti, sığınakta gazi unvanı edinip, savaşmadan komutan rütbesi takınan ve zaten orduyu budayan sivillerin elinde oyuncak. 

Bakalım oyuncak mı kırılacak, yoksa oyuncakçı mı? 

Yaşasın laik Türkiye Cumhuriyeti! 

1 Behçet Kemal Çağlar’ın Bugünün Diliyle Atatürk’ün Söylevleri’nden alıntılardır (TDK, 1968).

2 Atatürk’ün Söylev’inden alıntıdır (Kırmızı Kedi, 2021)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cumhuriyete doğru 27 Ekim 2024
Kurtuluşa doğru... 20 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları