Arif Kızılyalın

Pasaporttaki haraç!

06 Kasım 2024 Çarşamba

TÜİK’in açıkladığı enflasyon verisiyle yeniden değerleme oranı belli olurken 3 yıl ve üstü süreli pasaportun ücreti 7 bin 833 TL’den  11 bin 274 TL’ye çıktı. Yüzde 43.9’luk bir artış artış söz konusu. 1 Ocak’tan itibaren Türkiye, vatandaşlarına dünyanın en pahalı pasaportunu “satan” ülkeler arasına girecek. Günlük kurla 328 dolar ödemek zorundayız.

“Kıskandığımız” Almanya 10 yıllık pasaporta 101 Avro değer biçmiş, Fransızlar 96 Avro, ABD’liler 130 dolar ödüyor. Görüldüğü gibi değerli kâğıtlardaki artış harç değil, haraç! Belki, Abidin Dino, Nâzım Hikmet’in mısralarındaki “mutluluğun resmini” yapamadı ama Hazine Bakanı Mehmet Şimşek, bakanlık eliyle haraç nasıl alınırın resmini çiziyor, her yeni vergi kalemiyle! Bize de izlemek kalıyor!

POŞETTE KALAN SIFIR ATIK!

2017’de Emine Erdoğan’ın desteğiyle başlayan sıfır atık hareketinin önemli etaplarındandı market poşetlerinin 25 kuruş karşılığında satılması. Şimdilerde Emine Erdoğan, eski Bakan Mehmet Özhaseki’nin duyurduğu ve yeni Bakan Murat Kurum’un gündemindeki depozito uygulamasının başlaması için çaba sarf ediyormuş. 1 ay sonra Türkiye Çevre Ajansı (TÜÇA) tarafından uygulamaya konacak “depozito yönetim sistemi” ile tek kullanımlık; içecek, içme suları, alkollü ve alkolsüz bira, şarap, meyve suları ve süt ürünlerinin ambalajları geri dönüşecek. Ürün başına 25 kuruş iade alacak yurttaş. Buraya kadar her şey iyi. Ne var ki Emine Erdoğan “sıfır atık” diye toplantılar düzenlerken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elektrikli otomobillere getirilen ÖTV ve ek vergilere sessiz kalması Türkiye’nin karbon ayak izi ile mücadelede samimi olmadığını ortaya koyuyor! Eğer ciddiysek elektrikli otomobil kullanımını (örneğin Fransa’da olduğu gibi) özendirecek önlemler alabiliriz. Fransızlar, özellikle Paris’te yaşanan hava kirliliği nedeniyle ticari araçlar dahil, elektrikli otomobile dönenlere 2 bin Avroluk katkı sağlıyor. Çünkü fosil yakıtlı araçlar dünyadaki sera gazı emisyonlarından ve  iklim değişikliğinden en az yüzde 20 oranında sorumlu. Bu oran, TÜBİTAK raporlarına göre büyükşehirlerde yüzde 40’a çıkıyor!

EDİRNE CEZAEVİNDE NELER OLUYOR?

Açık tutukevleri, cezanın miktarı, suçun niteliği ve cezanın bir bölümünün kapalı cezaevinde infaz edilmiş olmasına bakılarak iyi halli hükümlülere tanınan bir hak. Bu uygulama ile suçluların toplumla yeniden bağ kurması ve üretimde bulunması hedeflenmiş. Açık tutukevlerinin içinde sanatlar atölyeleri, tarım ve hayvancılık alanları var. Ne var ki Edirne Açık Cezaevi bu özellikleri bir kenara bırakın, tutuklular için cehenneme dönmüş durumda. Bir tutuklu, hapishane yönetiminden habersiz attığı mektupta aylardır su sorununun çözümlenemediğini yazmış. 4-5 dakikalık banyo için bütün gün sıra bekleniyor, yemek dağıtımlarında görevliler eldiven kullanmıyor, tabldotlar ve kaşıklar deterjanla yıkanmıyormuş. Geçenlerde 200 kişi aynı anda zehirlenmiş. Ankesörlü telefonların yarısı da çalışmıyormuş. Tutuklunun adını vermeyeceğim ancak Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un cezaevi müdüründen ayrıntılı bir rapor istemesi, yazmadığım ve bende kayıtlı farklı sorunları da ortaya çıkaracaktır. 

Dipnot: 1- Türkiye’de sokakla siyaset farklı kulvarlarda koşmaya başladı. Milletin gözü 1 Ocak 2025’te emekli ve memura TÜİK verileri doğrultusunda verilecek maaş artışında ama siyasetin gündemi çözüm sürecine saplanıp kalmış. Üstüne bir de iktidarca sahnelenen kayyum operasyonları gelince açıklanan ve hissedilen enflasyon arasındaki yüzde 41’lik uçurum (TÜİK 48.5 ENAG: 89.7) unutuluverdi. İktidar bu işten memnun olmalı ki MHP lideri Devlet Bahçeli, grup toplantısında bir kez daha terörist başı Öcalan’a umut hakkı kapısını açtı!

2- Esenyurt’a kayyum atanması demokrasi ayıbıdır ancak DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan’ın Cumhuriyet rejimini yıkmak istediği için idam edilen Seyit Rıza’yı, terör örgütü PKK’nin kurucu üyesi Sakine Cansız’ı övmesi, zaten patlamak üzere olan toplumsal huzursuzluk ateşine benzin dökmektir. Hele hele görevden el çektirilen Ahmet Türk’e destek için Mardin’e gelen Atatürk’ün partisi CHP’nin genel başkanı Özgür Özel’in belediye ziyareti sırasında bu sözleri kullanmak, toplumsal muhalefete de zarar vermektir! Günün sonunda CHP, Atatürk’ün partisi! Gördük ki siyasi refleks Türkiye’de ne üzücü ki “Aldım elime kalemi, yazdım aklıma geleni”ye dönmüştür.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

2036’ya son çıkış! 24 Aralık 2024
Ev alabilir misiniz? 18 Aralık 2024
Heyecan 17 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları