Mine G. Kırıkkanat
Mine G. Kırıkkanat kirikkanat@mgkmedya.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Avamgart Türkiye

03 Kasım 2024 Pazar

2006 yılıydı. 

Aramızdan ayrılanların sayısı, kalanların sayısını henüz aşmamıştı. Tüm sevdiklerim hayattaydı ve CHP’nin başına çöreklenen Deniz Baykal, çöreğine yapışmıştı. Şahsım daha “Ben ekonomistim” buyurmamış; “Nas da nas” diye tutturmamış, ceplerimiz boşalmamıştı. 

Çiçek Bar’da ayda bir, bir aylık maaşımızı masada bırakmadan buluşabiliyorduk.

Mahalle malum, meyhane malum, masamızdaki “Baraton” mevcudu pek kuvvetliydi. Onlara, yıllar önce çıkıp bir türlü bitiremedikleri bar maratonu yüzünden “Baraton” deniyordu ve yakalarında gazoz kapağından esinlenmiş, çok özendiğim bir rozetleri bile vardı!

İçimde hicran yarasıdır. Ne yazık ki bar bar gezemeyen beni, asla Baraton yapmadılar. Neyse ki o gece, o masadaydım. 

YAŞ DEĞİL, KURU GRUBU

Bir ara Berhan Şimşek yanımıza geldi ve gönül ağabeylerine hürmetlerini sundu. CHP’li milletin genç bir vekilini karşılarında bulan Baratonlar, tabii ki Deniz Baykal’ı hedef alan bir yaylım ateşine başladılar.  

Berhan Şimşek ne yapsın? 

Partisinin başına mıh gibi çakılı liderini ciddi ciddi savunsa kendi madara olacak. Savunmasa partisine toz konduracak. 

Baraton alayının ironi tarakası, Deniz Baykal’ın kaşlarını sıvazladıktan sonra yaşına yayın başlatınca asgari müşterekte bir ateşkes dileğiyle:

“Ama Deniz Baykal, kendi yaş grubu içinde en yakışıklıdır!” dedi, Berhan Şimşek. 

Ali Sirmen, topu sektirmeden şutladı :

“Öylesine yaş değil, kuru grubu denir!”

Kahkahalar patlarken Hüseyin Baş kafa golünü attı:

“Bize de tuzu kuru grubu.”

ACI ÇEKTİLER, İHANET ETMEDİLER

Hem gülüyor hem de aynı masayı “eşit” paylaşmak onuruna ve şansına sahip olduğum dostlarımı süzüyordum: Ali Sirmen, Hüseyin Baş, Melih Aşık, Gencay Şaylan, Tunç Başaran, Arif Keskiner... Başkaları da olabilirdi ama sayıları ikili haneleri geçmez. Her birinin yaşamı müthiş bir macera, her birinin zekâsı, birikimi, kültürü ve zarif nüktedanlığı kitaplar ederdi. 

Onlarla olmaktan, onlarla konuşmak ve akıl yarıştırmaktan zevk alıyordum. Çünkü benim kuşağımdan onlar kadar olanlar az; yetişenler arasında ise henüz hiç yoktu. 

Hâlâ da yok.

Onlar da çocuk, onlar da gençtiler. Kiminin babası yoktu, doğmadan gitmiş ve dönmemişti, Ali Sirmen’inki gibi. Kimi anasını erken yitirmiş, üvey anne sopası yemişti. 

Hepsinin içinde vardı, hepimizinki gibi bir gizli acı. Hatta yoksulluk vardı! 

Taksi şoförü babası ve kutlu anası yememiş içmemiş, Saint Benoit’ya göndermişlerdi oğul Melih Aşık’ı. Okumaya yazmaya doyamayan Melih’in bir gözünü kör etmişti, avam faşistler.

TÜRKİYE’NİN ‘AVANGART’INI EZDİLER

Yağmurda delinip pençelenen ve pençesi paralanıp kabaraları çın çın öten papuçları vardı, kiminin. Arkadaşın olup da onların olmayan flörtler vardı. Kuşkusuz onlar da sigara içtiler yatılı yatısız okul tuvaletlerinde, kavga ettiler, dövüştüler hatta ıssız koridorlarda. 

Ama hiç bıçak çekmediler birbirine ve tanık olmadı çocukların çocuklara ölümcül eziyetine. Zaten ne bıçak taşıdılar ne tabanca. Pala nedir, pompalı nedir, bilmediler. Hiçbiri kadın, çocuk dövmedi, kedi köpek öldürmedi. Kimseye fiske vurmadılar, tacizle tecavüzle işleri olmadı. Bırakın çalıp çırpmayı, aç kaldıklarında bile kalemlerini satmadılar.   

Oysa onlar da hapse girdiler. 

Onlardan sonra doğacak çocuklar üşümesin, aç kalmasın, doğru okusun, doğru öğrensin, doğru adam olsun; büyüyünce kimseyi dövmesin, kadınlara çocuklara, hayvanlara tecavüz edip öldürmesin diye hapis yattılar. 

DEVLETİ ‘AVAMGART’A TESLİM ETTİLER

Nitekim onlar ve onları izleyen yüz binlerce insan, 1970’lerden 80’lere hapislere atıldığı için, siyasal fikirleri falakaya yatırıldığı içindir ki...

Bugün parmak kadar çocuklar uyuşturucu çekiyor. Kafa kesiyor. Parmak kadar çocuklar din iman öğrensin diye gönderildikleri tekkelerde, tarikatlarda tecavüze uğruyor, öldürülüyor, intihar ettiriliyor!

Zıvanadan çıkmış, ahlaksızlığın en tepeden başlayıp tabana kanser gibi yayıldığı bir toplumda yaşıyoruz, artık. 

Çünkü adil bir düzen isteyen aydınları hapse tıkan Mr. Netekim ve şürekası, 1980’den sonra bu millete ilericiliği değil, gericiliği münasip gördü. 

Devleti “avangart’a değil, “avamgart”a teslim ettiler. 

AYDINLAR EKSİLDİ, ÜLKE KARARDI

Aydınlarını kırdıkları, öğretmenlerini sürüp süründürdükleri Türkiye’de, laik ve bilimsel eğitimi budayıp devlet okullarından kestikleri parayı, tefessüh etmiş din tüccarlarına verdiler. Darbenin varisleri, küçücük çocukların beynini hurafelerle zehirleyerek bugünkü kriminal sapıkları yetiştirdiler. 

Yetiştirdikleri yerli sapıklar yetmedi, her yandan ve her yönden milyonlarca avam cahili; teröristi, abazanı, ırz düşmanıyla birlikte ithal edip her alanda öncelik verdiler. Sırtımızdan vuracakları, cebimizden besliyorlar. 

Avamgart Türkiye, sahip çıkmadığı avangard’ına daha çok ağlayacak. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyiyi kovan kötü 17 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları