Evin İlyasoğlu
Evin İlyasoğlu evini@boun.edu.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

CRR’de yeni kadro, yeni program

06 Kasım 2024 Çarşamba

Bu mevsim CRR Salonu’nda yepyeni bir yönetim şekliyle karşılaştık. Artık yönetimin başında tek bir kişi değil, her biri kendi alanında uzmanlaşmış beş kişilik akademik bir ekip var: Evrim Hikmet Öğüt (etnomüzikolog) koordinatör; Nil Kocamangil çellist, doçent; Yiğit Özatalay Bilgi Üniversitesi’nde öğretim üyesi; Kamil Özler orkestra şefi, İKSV Ödülü sahibi. Can Kalaycıoğlu halk müziği bestecisi. Programlarda müziğin her dalına yer ayırmaya özen gösterilmiş.

Geçen hafta benim de konser öncesinde, J.S. Bach üstüne bir konuşma yapmam istenmişti. “Bütün Çağların Bestecisi”, olarak J.S. Bach’ı anlattım. Bu konuda çok sevdiğim bir görüşü de yineledim: “Eğer yeryüzünde J.S. Bach’tan sonra bestelenmiş bütün müzik yapıtları yitip gitse onun yapıtlarını inceleyerek müziğin hangi aşamalardan geçmiş olacağını, bugün içinde neler barındıracağını öğrenebiliriz.” Güher-Süher Pekinel’in Jackes Lousier ile kayıda aldıkları “Bach-Jazz” albümü de Bach’ın her ortama girebileceğinin göstergesidir.

Sonra da tepeden tırnağa dolu CRR Salonu’nda Hollanda Kraliyet Concertgebouw Orkestrası’nın Bakır Üflemeli Çalgılar Topluluğu’nu dinledik. Sahneye pırıl pırıl çalgılarıyla çıkan gurubun her bir üyesi belli ki çok iyi eğitilmiş, üstün yetenekli kişilerdi. 2007 yılında ilk albümünü, Brass of the Concertgebouw adıyla; ikinci albümünü de 2014’te “Brass too” başlığıyla yayımlamış. Konser J.S. Bach’ın 3. Brandenburg konçertosuyla başladı. Bach’ın yaşamındaki en mutlu yıllarda, Brandenburg Sarayı’nda bestelediği 6 adet orkestra konçertosundan üçüncüsü. Bu konçertoların her birisi değişik çalgı birleşimleri için bestelenmiştir. Aslında her biri orkestranın bütün çalgılarının solist olduğu konçertolardır. Bach bu sarayda yaşamının en mutlu günlerini yaşamıştır. Bu konçertoları da patronu olan Brandenburg Margrave’ine (prens) adamıştır. Bu mutluluk Prensin evlenmesiyle son bulur. Çünkü hanımı müzikten hiç hoşlanmaz ve zaman içinde orkestra elemanları da sarayda çalışan diğer hizmetliler, aşçılar, bahçıvanlar gibi, lacivert üniforma giymeye mecbur edilir. Bir süre sonra sayısı 20’ye varan çocuğuğuyla birlikte 1723’te Leipzig’e gider. Yaşamının sonuna dek 27 yıl bu kentte, St. Thomas Kilisesi’nde kalır. Bakır Üfleme Çalgılar Topluluğu Bach’dan bir yapıt daha çaldı: “Wachet auf ruft uns die Stimme” başlıklı bir koral. Bu arada ilk yarıda Couprein, Bruckner ve Hollandalı besteci Johan de Mej’in bu topluluk için yazdığı bir yapıtın da dünya prömiyeri yapıldı. İkinci yarının Piazzola ile başlaması baştaki ağır havayı dağıttı, Albeniz, de Falla ve Gershwin uyarlamaları ile konser son buldu.

Uyarlama her zaman çok başarılı sonuç vermeyebilir. Çünkü besteci onu özgün olarak belirli bir çalgının tınısına göre yazmıştır. Yeni bir konsept yaratmak da cesaret işidir. İlk kez ülkemize gelen bu topluluk hem yer yer yaptıkları sololarla hem de grup olarak başarılıydı. Art arda çaldıkları bis parçalarıyla trompetler, klarnetler, trombonlar ve tuba, sahnedeki ışıl ışıl görünümleri ve usta çalgıcılarıyla çok etkileyiciydi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları