Merkez Pastanesi’nin “pilot koltuğu”nda oturma rekoru kıran İhtiram Beşbasar, hiç bahis kaybetmeyen eşsiz kumarbazlığına karşın kılıbık olmaktan mutsuz bir kılıbıktı.

Mutsuzluğu Yol iktidarının en sözü geçen muktedirlerinden biri olunca artmış; cadaloz karısı Muhtereme Beşbasar kendisini MP’deki yardımcısı Liman Von Koka ile aldatınca tavan yapmıştı. 

Oysa bırakın boşamayı, laf bile sokamadığı karısına “cima özgürlüğü” kapsamında göze göz bir karşılık da verememişti. 

Zavallı MP müdürü hem mutsuz hem de umutsuz bir kılıbıktı yani. Korkak da diyebilirsiniz tabii. 

Muhtereme Beşbasar, bir gece yarısı uyanıp İhtiram Beşbasar’ın yanında bulamadı. Yataktan fırlayıp devasa villada kocasını aramaya başladı. Ne olur ne olmaz, önce hizmetçi odalarını taradı. Sonra çocuk ve konuk odalarına baktı. Sonunda balkonda buldu adamcağızı. 

İhtiram Beşbasar, alacakaranlıkta oturmuş dertli dertli pudra şekeri çekmekteydi. Belli ki hüzünlü düşüncelere dalmış, belki gözleri de buğulanmıştı.  

Muhtereme’nin içinde ansızın acıma duygusu uyandı. Kocasına sarılıp yumuşacık bir sesle: “Neyin var aşkım?” diye sordu.

“Hiç. Anılar üşüştü birden. Sekiz yıl önce, tanıştığımız geceyi hatırlıyor musun?”

Muhtereme, iyice duygulanmıştı: “Elbette aşkım!”

“On altı yaşındaydın o zaman. Baban bizi arabanın arka koltuğunda öpüşürken yakaladı. Elinde malum av tüfeği vardı.”

Muhtereme Beşbasar, kıkırdadı. Kaşlarını çatıp babasını taklit ederek “Ya kızımı alırsın ya da sekiz yıl hapiste yatarsın, it oğlu it!” dedi.  

İhtiram Beşbasar, hüzünle içini çekti.  

“İşte bugün hapisten çıkacaktım!”