Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Tek elma, tek millet, bir cennet!
Emperyalist okyanusların ortasında, küresel tsunami olmadığı zamanlar bile dev dalgaların iştahına ha yutuldu ha yutulacak gibi eğreti duran Ezya Takımadası’nın en küçüğü Mikronezya, en büyüğü Makronezya olup; ortancalar Bitania, Germania ve Yutania adlarını taşıyorlardı.
Dünyadaki diğer kara parçalarından hayli uzakta kalan takımada halkları birbirine gelip gidemez; ama tabii ki hepsi, yoz ada hükümetleri sık sık işbirliği yapar, hatta suikast ve silahlı soygun gibi incelik gerektiren işlerde yerel mafya yerine komşu mafyaları kullanırlardı.
Böylece hem üst düzeyde gizlilik sağlanıyor, hem de soygun ortaya çıkarsa “hırsızlar dışardan gelmiş” oluyordu.
Sanat eserleri kaçakçılığı da epeyce incelik gerektiren bir yolsuzluk türüydü.
Gerçi Mikronezya’da, Yol iktidarı öncesinde oluşturulan Mikronia Sanat Müzesi’ndeki koleksiyonlar, Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in emriyle zaten açıkça apartılıp Saray’a taşınmıştı. Ama şimdi, bu eserlerin epeyce bitter çikolata edeceği okyanuslar ötesi zengin ülkelere götürecek bir kaçakçı timi gerekiyordu.
Muktedir Makropiç’in kaçakçı timini kurmakla görevlendirdiği Cenabet Cenginski alışkanlık gereği taşeronsuz yapamazdı. O da “işi” yerel mafya babası ve yakın yozdaşı, İron Tupovski’ye devretti.
Haraşo Holding CEO’su Tupovski, malı özel yatı Dvoyna Volya ile taşıyacaktı, o kolaydı. Zor olan, kaçak eserleri paketlemek ve Saray’dan yata taşımaktı.
İron Tupovski, bu hassas iş için Makronezya ve Bitania mafyalarından iki nakliyeci çağırdı.
Nakliyeciler geldi. Bir gece yarısı, Saray’ın bodrumuna inip Tupovski’nin gözetiminde kaçırılacak eserleri sarmaya başladılar.
Sıra, cennetteki çırılçıplak Havva’nın çırılçıplak Âdem’e eliyle elmayı sunduğu çok eski ve değerli “İlk Günah” tablosuna geldiğinde; iki kaçakçı resmin önünde durakaldılar. Sanattan anlamasalar da manzaradan etkilenmişlerdi.
Makronezya’dan gelen nakliyeci, bir hayranlık ıslığı çalıp “Şu soğukkanlılığa bakın, cima yapıp cennetten atılacaklar, umurları değil. Bunlar kesin benim Makron atalarım!” dedi.
Bitania’dan gelen nakliyecinin hülyalı gözleri resme dalmıştı, itiraz etti: “Hiç sanmıyorum. İkisinde de utanma yok ve çok cesurlar. Bunlar mutlaka benim kanımdandır, yani Bitan!”
Nakliyecileri seyreden İron Tupovski, dayanamayıp lafa karıştı:
“İkiniz de yanılıyorsunuz. İyi bakın: Herifin de karının da üstüne giyecek bir şeyi yok. Ev yok, bark yok. Yiyecek bir elmaları kalmış ve cennettesiniz diye uyutuluyorlar… Bunlar bizim anasını sevdiğimiz Mikron milletinden başkası olamaz!”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan'dan flaş 'ortak alfabe' açıklaması
- Ünlü e-ticaret sitesi kapandı: Binlerce mağdur var
- Çok konuşulacak 'Berat Albayrak' iddiası
- Özel’den, Dervişoğlu’na ‘otobüs' yanıtı
- Donald Trump'tan zafer konuşması!
- ABD’de başkanlık seçiminde kim önde?
- Birinci girdiği mülakatta elendi: İntihar etti!
- Meksika'dan binlerce göçmen yola çıktı
- İki eşi de aynı şekilde ölü bulundu
- 'Bu bizim hayalimizdi'