Mine G. Kırıkkanat
Mine G. Kırıkkanat kirikkanat@mgkmedya.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Derin Devlet’ nedir?

20 Mart 2022 Pazar

Yukarıdaki soruya yanıt aramak için, önce ve elbette “devlet nedir” bilmek gerekir. Hepimiz, devletin hiç olmazsa bir anlamını biliriz. Ama kastedilen, her zaman aynı “devlet” değildir. Tuhaf ama gerçek, hemen her dilde, bazen örtüşen, bazen ayrışan iki olguyu ifade eder devlet. Latin dillerinde devlet sözcüğünun öteki anlamı, “durum”dur.

Türkçede ise “talih”...

Türkçeden başka hiçbir dilde “talih” olup konmaz “devlet kuşu”, kimsenin başına!

Zaten başka hiçbir dilde, “ya devlet başa ya kuzgun leşe” diye maceraya koşulmaz, risk alınmaz, kumar oynanmaz. Doğu’ya özgü ve Türkiye’nin Doğulu çocukluğudur, “devlet ana”lar, “devlet baba”lar.

İşte bu yüzden acımaz, devletin kestiği parmak.

Çünkü Doğu’da anaların, babaların vurduğu yerde gül biter. Sevecen ana, dövmeyen baba ve adil devlet, bir “talih” sorunudur Doğulu Türkiye’de. Talihiniz iyiyse, iyisine düşersiniz. Kötüyse, kötüsüne.

Oysa Batı’da devlet, toplum organizasyonuyla örtüşen “durum” anlamıyla, bir mantıktır. Statüsü, statükosuyla ihtiyaca cevap vermediğinde değiştirilebilir, düzenlenebilir bir mantık...

Türkiye’de devlet kurumunun acz ile zorbalık arasında gidip gelen dengesiz otoritesinde, halkın analık ya da babalığından kurtulamama, dolayısıyla yasal ve mantıksal üstünlük oluşturamama sorunu vardır.

AYNA AYNA SÖYLE BANA HANGİMİZ DAHA KARA?

Başka bir deyişle halk devletin aynası, devlet de halkın özetle aynısıdır.

Türk toplumu ile devleti, hık demiş birbirlerinin burnundan düşmüştür.

Halkın yüzde onu mu dürüst? Devletteki her on memurdan biri dürüsttür, yalnızca.

Bu temsiliyet orantısını, tarikatçısından aşiretçisine, Türkçüsünden Kürtçüsüne, Osmanlıcısından Atatürkçüsüne, kurnazından safına, laikine, mürtecisine, faşistine; korkağına, cesuruna, hırsızına, uğursuzuna ve tabii hortumcusundan rüşvetçisine, kaçakçısından eşkıyasına, kahramanından hainine yayabilirsiniz.

Yumurtadan çıkan tavuğun, tavuk çıkacak yumurtayı ürettiği gibi; Türkiye’nin ne yazık ki “Doğulu” genetik belleği hiç anlamadığı demokrasiden yoz iktidarlar üretmekte, ürettiği iktidarlar da halkı yozlaştırmaktadırlar. Başka bir deyişle halkın çoğunluğu fırsatını bulduğunda yolsuzluk yapmakta beis görmeyeceğinden; gerek iktidar gerekse muhalefete seçtiği yöneticilerin yolsuzluğuna adeta hak verir gibi tepkisiz kalmaktadır...

Toplumun tüm nitelikleri devlet organizasyonuna bire bir yansıdığı içindir ki devletin içinde devlete ihanet eden, çünkü varlık nedeni yasalara uymak ve uygulatmak olan kurumda; yasaları çiğneyen ve suç işleyen devletliler de vardır.

Derin devlet, işte budur.

ALDATAN DERİNLİKLER...

Koruması gereken yasallığı bizzat çiğneyerek, delerek, hiçe sayarak suç işleyen, suç işleyeni koruyarak devleti çökertendir, derin devlet.

Ve tıpkı vücudu koruyan antikorları atlatmak için sağlıklı hücre kılığına giren kanser hücreleri gibi, devleti korumak adına oymaktadır altını.

Devletin en yıkıcı, en hain, çünkü “iç” düşmanıdır derin devlet dedikleri.

Ve bir cürüm çetesinden ibarettir.

Tüm sembolleri sahte, tüm söylemleri yalan, kutsallıkları boş; ideolojisi de yoktur. Kâh milliyetçisini, kâh dincisini, kâh Kürtçüsünü kullanır; mafyasını kollar, kaçakçısından otlar, eşkıyasını besler, katilleri kiralar, sırrını çözeni, yolunu keseni öldürtür, hapisten cani kaçırır, suçluyu vatanser, vatan hainini milliyetçi diye sunar, korur.

90’lı yıllara “derin devlet” diye mafyanın damgasını vuran, Susurluk skandalıyla kaçakçı, soyguncu ve katil oldukları bire bir ortaya çıkan kimi politikacı, kimi düz eşkıyanın 2022’de bile “derin devlet, vatan millet” diye mafya faaliyetlerini hem de açık açık sürdürmeleri; sözlerimin bire bir kanıtıdır.

Yolsuz iktidarların mafyaya, mafyanın yolsuz muktedirlere gereksinimi vardır. Biri soyarken öteki gözcülük yapar, suçüstü yapanı ortadan kaldıran gözcüyü de muktedir soyguncu “derin devlet” diye korur, kollar, aklar.

ANALI BABALI BÜYÜYEN ÇARPIKLIK

Yolsuzları devlet anası, devlet babası yapan halkın çoğunlugu ise yetki verilse farklı davranmayacağı hırsızlık fıtratında soymak kadar soyulmak ihtimali oldugunu bilir. Ülke uçurumun kenarına gelip açlık, yokluk kapıya dayanınca uslu uslu ucuz ekmek ya da benzin kuyruğuna girmesi, tarımın tarumar edilmesine tepkisiz kalıp ucuz ayçiçeği yağı bulunca sessizce yağmalaması, fıtratındaki soyulmak olasılığını kabullendiği içindir.

Adalete inancı, iki buçuk dürüstün umudunu, gençliğin güneşini çalan, insanların devlete duyduğu güveni yıkan, bayrak saygısını yok eden, namusu ve yurt sevgisini öldüren işte “derin devlet” diye diye, eşkıyalığı devletle özdeşleştiren bu ilkel, Doğulu zihniyettir.

Devleti içinden kemiren, sözde onu korumak adına batıranlardır.

Kiralık katillerini “milli kahraman” ilan eden eşkıyanın yeraltı devleti, bir devletin deriniyse eğer, o devlet temelinden çürümüş demektir. Ve o temeli bu çürükten temizlemedikçe, üstüne sağlam bir geleceğin güneşi asla doğmayacaktır.

Atatürk, Türkiye’yi bügün boğan Doğulu devlet zihniyetinden koparmak için yüzünü Batı’ya çevirmeye çalıştı. Geldiğimiz noktada, ancak onun gösterdiği yöne evrilen ve ulusal çapta bir eğitim reformuna sarılan kişiler gereken temizliği yapar, ülkemizi de toplumu da düştüğü çöplükten çıkarır.

Ama böyle bir irade, kararlılık gösterecek bir oluşum var mı? Umarım vardır.

Yoksa vah gençliğe, vah geleceğimize...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Avamgart Türkiye 3 Kasım 2024
Ceza ödüldür bazen 2 Kasım 2024
Cumhuriyete doğru 27 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları