Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yirminci yıl

28 Şubat 2023 Salı

Dile kolay yarın olayın tam yirminci yılını idrak edeceğiz. O yirmi yıl içinde neler oldu, neler. Irak tezkeresi diye anılan ünlü tezkereden söz ediyorum. O günleri şöyle bir anımsayalım.

2002 seçimlerinde AKP ve CHP dışındaki bütün partiler, barajı aşamayarak parlamento dışında kalmış, Meclis’e yalnızca AKP ve CHP girmişlerdi. Bu sırada George W. Bush yönetimi Irak’a girmeye karar vermiş ve askerlerini bölgeye göndermişti. Amerikan genel kurmayı Irak’a girişi kuzeyden Türkiye üzerinden yapmaya kararlıydı. Ülkede ABD’nin büyük umutlar bağladığı AKP iktidar olmuştu. Atlantik ötesi Siyonist sermayenin “ılımlı” yazılan ama “uyumlu” okunan siyasal İslamcı kadrosunun Batı emperyalizmi ile çok bağdaşamayan Erbakan’ın “milli gömleğini” çıkarmış, siyasal İslamcılarının el ele vererek oluşturduğu cephe ile emperyalizm ve kapitalizm ile uzlaşarak oluşturduğu yeni oluşuma ABD ve AB büyük umutlar bağlamıştı. Bu haliyle İkinci Dünya Savaşı ertesinin komünizmle mücadele dernekleri ve ABD emperyalizmi ile toprak ağaları ve komprador burjuvazisinin koalisyonunun dizayn ettiği bir ortak projeydi AKP.

CIA, Irak harekâtından bir yıl önce, “Seneye ABD Irak’a müdahale edecek ama o sırada Türkiye’nin başında Ecevit bulunmayacak” diyordu. Öyle de oldu. ABD şimdi Irak’a müdahaleye hazırlanıyordu ve Arap ülkelerindeki Arap baharıyla da eşzamanlı parlayan AKP’den kendine düşen rolü oynamasını istiyordu. 1 Mart günü her şey yolunda gözüküyordu. Gerçi Sam Amca bir yerden nem kapmış ve ne olur ne olmaz diye askerlerden Meclis’i etkileyecek şekilde tezkereye destek vermesini isteyen bir çağrıda bulunmasını ima etmiş, askerler bunu duymazdan gelmişlerdi. Ama yine de ortada sorun yoktu. Gerçi CHP tezkereye olumsuz oy verecekti ama AKP’nin Meclis’te üçte bir oy ile elde ettiği üçte ikilik bir çoğunluğu vardı. O sayede her şey tıkır tıkır yürüyecekti. Öyle olmadı. Gerçi Meclis’te tezkereye 264 kabul oyu çıktı ve resmi olarak ilk açıklamalarda tezkerenin geçtiği söylendi. Ama esasında tezkerenin geçmesi için gerekli olan nitelikli çoğunluğun sağlanması için 267 oy lazımdı ve o çıkmamıştı. ABD-AKP ortaklığı, bu sonuncunun gizli gündemi yüzünden ilk adımda foslamıştı. Washington kendi eseri olan AKP’nin bu yönünü iyi kavramak istemedi ve faturayı, AKP’ye değil, TSK’ye kesti ve AKP ile el ele, TSK’yi de birbiri ardından komplolarla çökertme hamlelerine girişti. 1 Mart tezkeresi tek aykırılık noktası olmadı. Zaman içinde kâh Amerika’nın PKK’nin uzantılarıyla ilgili gizli gündemi kâh AKP’nin, artık ABD nezdinde yıldızı sönmüş Müslüman Kardeşler’le iç içe olması yüzünden. İki taraf da birbirlerinin gizli gündemleri yüzünden karışılıklı çok düş kırıklıklarına uğradılar. Türkiye’deki kimi şaşkınlar, bu gizli gündemi göremeyerek AKP’nin ABD karşısında, ulusal çıkarları gözeten bir politika uyguladığı yanılgısına düştüler. Oysa böyle bir şey söz konusu değildi. AKP’nin politikasında ulusal kavramının katresi bile olamazdı. 

ABD’nin, Türkiye’deki doğal müttefikleri birlikte dizayn ettiği AKP iktidarı ile ilişkileri Cumhuriyet tarihinin en kötü düzeyine indi. Bu yirmi yıllık süre içinde aradaki zaman zarfında Arap baharından düş kırıklığına da uğrayan ABD ile AKP’nin ilişkileri ne Washington’ın istediği doğrultuda gelişti ne de Ankara’nın ulusal çıkarlarını önceleyen bir çizgiye oturabildi. AKP döneminde Türk-Amerikan ilişkilerinde her şey allak bullak oldu, askeri yardımlar konusunda Türkiye ile Yunanistan arasındaki 7’ye 10 dengesi bile Yunanistan lehine ortadan kalktı. Türkiye’de Aydınlanmacı Cumhuriyetin bütün kurum, kural ve kavramlarını alaşağı etmek dışında politikasının bütün başlıkları konusunda çuvallayan AKP Türk Amerikan ilişkilerinde de tam bir fiyasko yaşattı. İşte yarın, bu fiyaskonun yıldönümüdür 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları