Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İlk dört madde hedefte!

21 Haziran 2023 Çarşamba

Tahmin ettiğimiz gibi AKP, TBMM’ye soktuğu dinci ve etnikçi partilerin desteği ile anayasayı yeniden tasarlama planını devreye soktu.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, CNN Türk’e çıkmış, laikliğin yeniden tanımlanmasını istemiş. Demiş ki “Laiklik kelimesi Türkçe bir kelime değil. Bu her kesim tarafından farklı algılanmasına yol açıyor. Baskıcı bir politika olarak uygulandı. Laiklik herkesin dinini yaşamasına saygı duymak demektir, devletin bunlara saygı duyması demektir. Laiklik din düşmanlığı değildir.

Bu sözlerde doğru olan şey, laikliğin din düşmanlığı olmadığı ve devletin farklı inançta olanlara saygı duymak zorunda olması. Ama bunun dışında yanlış ve eksiklerle dolu...

Laiklik Türkçe bir kelime değil diyerek bu kavramı tartışma konusu yapmak, iyi niyetli değildir. Demokrasi de Türkçe bir kelime değil. Bu konuda da kafalar bu yüzden mi karışık? Örneğin bu nedenle mi AKP iktidarı demokrasiyi yerle bir ederken AKP Sözcüsü Ömer Çelik, “Türkiye’nin işleyen, yöneten bir demokrasisi var” iddiasında bulunuyor. 

Oysa Recep Tayyip Erdoğan, henüz İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanı olduğu dönemde “Bize göre demokrasi hiçbir zaman amaç olamaz ancak ilmi noktada ele aldığımız zaman bir araç olduğunu göreceğiz” demişti. Demek ki 21 yıldır demokrasi kullanılarak demokrasinin altı oyuluyordu. 

FARKLI İNANÇTA OLANLARI VE İNANMAYANLARI KORUMAK

Gerçek şudur ki ne demokrasinin anlamında karışıklık vardır ne de laikliğin! Bazı politikacılar, işlerine gelmediğinden bu kavramların içini boşaltma çabasını sürdürüyor.

Laiklik, sürekli olarak çarpıtıldığı gibi yalnızca insanların inançlarını özgürce yaşaması değildir; gerçekte tarihteki gelişimini incelerseniz, inanmayanların ya da farklı inançta olanların toplumdaki egemen din baskısından korunması için ortaya çıkmıştır. 

Bu kavram, anlamak isteyenin kolaylıkla anlayabileceği kadar açıktır. Devletin dini yoktur; devlet, farklı din mensubu yurttaşlar arasında ayrımcılığa neden olamaz. Bu nedenle kamusal alanda, özellikle yargı, Emniyet ve askeriyede, dini sembollerin kullanılması, bu ilkeyi zedeler. 

Nasıl rahibe ya da haham kıyafetli hâkim, polis ya da subay olması laikliğe aykırıysa çarşaflı, peçeli, türbanlı hâkim, polis ya da subay olması da laikliğe aykırıdır. 

Ramazan aylarında aniden kamuya ait kurumlarda yemekhanelerin kapatılması, oruç tutmayanlar üzerinde baskı kurulması ve şiddet uygulanması laikliğe aykırıdır.

Kadın müzisyenlerin sahne kıyafetleri nedeniyle çeşitli tarikatlar tarafından hedef gösterilerek konserlerinin gerici belediyelerce iptal edilmesi laikliğe aykırıdır.

LGBTİ bireylere toplumda ayrımcılık uygulanması, devleti yönetenler tarafından sürekli nefret söylemleriyle hedef gösterilmeleri laikliğe aykırıdır.

Cumhurbaşkanının seçimden bir gece önce camiye gidip “fetih çağrısı” yapması, camide miting yapması, Yargıtay’ın dua ile açılması, “nas” söylemleri, dinin siyasette belirleyici hale gelmesi, eğitimin tarikatlara ve cemaatlere devredilmesi de laikliğe aykırıdır!

İLK DÖRT MADDE DEĞİŞTİRİLEMEZ!

Bunda anlaşılmayacak bir şey yok. İnancınızı kendi kişisel hayatınızda özgürce yaşayın, buna kimse karışamaz. Adı üstünde inanç zaten bireyseldir. Ancak laik bir devlette kamusal alanda herkesin uyması gereken kurallar vardır. 

Cumhuriyetin niteliklerini anlatan anayasanın ikinci maddesi, Türkiye Cumhuriyeti’ni “demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” olarak tanımlar ve bu madde, anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif bile edilemez ilk dört maddesinden biridir. Bu maddeler, Türkiye Cumhuriyeti’nin güvencesidir!

Tek cümleyle anlatmak gerekirse laiklik, devletin kaynağını dinden almayan yasalarla yönetilmesidir. Bunu anlamayan ya Türkçe bilmiyordur ya da Fatih Erbakan gibi dini siyasette araç olarak kullanmak isteyen bir siyasal İslamcıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları