Hayaller demokratik, laik, hukuk devleti; gerçekler AKP’nin restorasyonu

01 Şubat 2023 Çarşamba

Geçen kasım ayında altılı masanın 156 sayfalık anayasa önerisi açıklanınca bazı kelimeleri özellikle taratarak aramıştım. Önce “laik” kelimesine bakmış ve sadece üç cümlede geçtiğini görmüştüm.

Genel gerekçede, Türkiye’nin “anayasamızın 2. maddesinde hükme bağlandığı gibi insan haklarına saygılı, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olabileceği” yazıyordu. 

“Temel hak ve hürriyetlerin üstünlüğü” başlıklı 13. maddede yine anayasanın 2. maddesine atıf yapılmıştı. 

Parti kurma ve partilerden ayrılma konusunu düzenleyen 68. maddede, siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemlerinin demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamayacağı belirtilmişti. 

O dönemde, bu durumda mevcut olan laiklik ilkelerini korumayı vaat etmek ne derece inandırıcı diye sormalıyız diye yazmıştım.

EĞİTİMDEKİ DİNCİLEŞMEYE ENGEL YOK

Millet İttifakı’nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nin bu soruma yanıt verebileceğini düşünüyordum.

Öyle ya eğitimdeki dincileşmenin sona erdirileceği söylenmeden, tarikat ve cemaatlere bağlı kurs, okul ve yurtların kapatılacağı açıklanmadan, bilimsel ve laik eğitim için müfredatta gerekli düzenlemelerin yapılacağı sözü verilmeden laik bir devlet, laik bir toplum yaratılabilir mi?

Ama mutabakat metninde bunların hiçbiri yapılmadığı gibi, bu kez laik kelimesi metinde bir kere bile geçmiyor!

Anayasa önerisinin bağlayıcılığı yoktu, hatta eleştiriler üzerine partilerin temsilcileri, bunun sadece bir öneri olduğunu, tartışmaya açık tutulacağını söylemişlerdi. 

Oysa mutabakat metni, halka sözü verilen kararlardan oluşuyor ve bağlayıcı. Böyle bir metinde, AKP’nin din eksenli 4+4+4 eğitim sistemini değiştirmeyen, onu 1 yıl (anaokul) +5 yıl (ilkokul) +4 yıl, ilk yılı yabancı dil ve kodlama (ortaokul) +3 yıl (lise) şeklinde sürdüren bir düzenleme öngörülüyor. Yapılması gereken, laik eğitim için 8 yıllık kesintisiz eğitimi desteklemekti!

Metnin eğitimle ilgili kısmındaki şu ifadeye de dikkat edilmeli: “Eğitim kurum ve süreçlerini cinsiyet, etnik köken, din, dil, yerleşim yeri, sağlık durumu, sosyo-ekonomik koşulları ayırt etmeden, fırsat eşitliği ve adaletini ve herkesin nitelikli eğitim hakkını garanti altına alan kapsayıcı bir anlayışla düzenleyeceğiz.” 

DEVA Partisi’nin “Türkçeye ek olarak, eğitim ve öğretimde anadilinin kullanılmasını anayasal güvenceye kavuşturacağız” dediğini düşününce bunun ne anlama geldiği de belli.

SİYASAL İSLAMCILIK VE TÜSİAD İLE KOL KOLA...

İttifakın bileşenlerinden Saadet Partisi’nin (SP) İstanbul Sözleşmesi’ne karşı tavrı nedeniyle, sözleşmenin adı da metinde yer almadı. Ancak İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale, toplantının düzenlendiği salondaki konuşmasında, İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden dönüleceği işaretini verdi. SP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya ise “Metinde ne yazıyorsa onda mutabıkız” diyerek onu yalanladı.

Anlaşılıyor ki Millet İttifakı ne laikliği koruma ne de İstanbul Sözleşmesi’ne dönme sözü verebiliyor. Kılıçdaroğlu, “İktidarımızda 24 saat içinde yürürlüğe girecek” dese de ittifak açısından durum bu. Daha en baştan bu önemli konularda anlaşmış değiller. 

Tarikatlar ve TÜSİAD ile kol kola giren siyasal İslamcılarla sonuç bu olur...

Millet İttifakı’nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nde AKP’nin son 21 yılda ülkede yarattığı yıkımı bazı alanlarda azaltmaya, bazı alanlarda gidermeye yönelik vaatler olsa da eksikler o kadar önemli ki bu sis dumanı içinde yolu görmek için çok dikkatli bakmak ve uyarmak, her dürüst gazetecinin sorumluluğudur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları