Siz laiklik karşıtı cemaatlere destek olanlarla ortaklık kurarsınız. 

NATO’ya, Gülen’e övgü düzenleri milletvekili adayı yaparsınız.

99. kuruluş yıldönümünde Cumhuriyet için “100 yıllık bir yıkım süreci” diyenlerle el sıkışırsınız.

Türkan Saylan için beste yaptığınızı söyler, sonra FETÖ’nün yayın organı Zaman’da Türkan Saylan’a hakaret edenin şiirini bestelersiniz.

Yıllarca AKP’ye verdiği destekle siyasal İslam için rıza yaratan yetmez ama evetçi Orhan Pamuk’u evinde ziyaret edip kucaklaşırsınız.

Uğur Mumcu’nun, Ahmet Taner Kışlalı’nın, Aziz Nesin’in savunduğu düşüncelerin tam tersini yapar ama ölüm yıldönümlerinde onları düşüncelerinden arındırıp anarak Atatürkçülerden alkış alırsınız.

Bahriye Üçok’un, Muammer Aksoy’un, Kubilay’ın uğrunda canlarını verdiği laikliği ayaklar altına alır, türban ilkokula kadar inmişken anayasaya aykırı yasa önerisi verirsiniz.

Türkiye’de kontrgerillayı kurup ülkeyi NATO’ya sokan Demokrat Parti’yi, Menderes’i demokrasi havarisi gibi gösterenlerle birlik olursunuz.

“Neoliberalizme karşıyım” der, sonra da neoliberal politikaların önünü açan, Nakşibendiliği devletin zirvesine yerleştiren Özal’ı saygıyla anarsınız.

Aynı anda Atatürk’e ve onun düşmanı Necip Fazıl Kısakürek’e saygı sunanlardan rahatsız olmazsınız.

***

Ergenekon ve Balyoz davaları sürerken “Bizim askerlerin eşleri ve sevgilileri de Güneydoğu’daki gaziler için maarif takvimine soyunsun!” diyerek dalga geçen Nagehan Alçı’yı “gazeteci” diye kabul edip otobüsünüze alır, poz verirsiniz.

FETÖ kumpaslarının medya aparatı Taraf’ta “1923’te kuruldu, 2008’de arınıyor”, “Üstü Cumhuriyet, Altı Ergenekon”, “Askeri Vesayete En Ağır Balyoz” gibi manşetleri atan Ahmet Altan’ı ziyaret edip sarılır; bu kumpaslar yüzünden can veren Cem Aziz Çakmak’ın, Ali Tatar’ın ve pek çok mağdurun anısını çiğnersiniz.

“Kemalizm ırkçıdır” diyen Taraf yazarını İzmir’de liste başından milletvekili adayı olarak gösterirsiniz.

Medrese sistemini hortlatan Diyanet Akademisi Yasası’na kabul oyu verir, NATO’nun genişlemesinin yolunu açan oylamaya katılmaz, ikisini de 0 ret oyuyla TBMM’den geçirirsiniz.

Sabah akşam dini söylemleri siyasette kullanıp laikliği ayaklar altına alırsınız; başına “özgürlükçü” nitelemesini koyup içini boşaltırsınız.

Partilerinizde ikinci cumhuriyetçiler, solcu eskisi “liberaller” cirit atarken tam bağımsızlık, laiklik, kamuculuk, emek diyenler kapı dışarı edilir. 

***

Bütün bunları yüzünüz kızarmadan yapar, sonra da 23 Nisan’ı “Çocuk Bayramı” diyerek kutlar, asıl niteliğini yani Ulusal Egemenlik Bayramı olduğu gerçeğini geri plana iter, Atatürk fotoğrafları paylaşıp şov yaparsınız. 

Bu ikiyüzlülükleri midesi kaldırmayanlara da hiç çekinmeden hakaret edersiniz. Neden sizin gibi Taraf ve Zaman yazarlarını, FETÖ destekçilerini, AKP eskilerini, emperyalizmin maşalarını, laiklik düşmanı tarikatçıları, yetmez ama evetçileri baştacı etmediğimizi utanmadan sorarsınız. 

Cumhuriyet ile hesaplaşmak için nefret tohumları ekenler parti değiştirmek dışında aynı kalırken siz sürekli “Biz değiştik” diyerek gericilerle yolunuza devam eder, özel günlerde Atatürk maskesini kullanırsınız. Çünkü alınacak oy ya da kazanılacak para vardır. 

Tüm saldırılara karşın her zaman laik Cumhuriyeti savunmaya devam edenler ise Aydınlanma mücadelesinin karşısındakilerle, döneklerle, gericilerle helalleşmez.

Çünkü siz birkaç yılda bir “Şimdi seçim var, sırası değil” diyerek ya da “sanatsal faaliyet” bahanesiyle Cumhuriyetçi ve laik direnci bastırırken biz cami avlularında siyasi miting yapılamasın diye devrimci direnç güçlensin isteriz!