Bitmeyen ‘diktatörlük’ meselesi

21 Mayıs 2023 Pazar

Recep Tayyip Erdoğan, 2013’te başbakan olduğu dönemde, kendisine “diktatör” diyenlere, “Ben diktatör olacağım, biri çıkacak, bana ‘diktatör’ diyecek, vay onun haline!” diye karşılık vermişti.

2014’te Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) 70. Mali Genel Kurulu’nun açılışında salonda bulunan Kemal Kılıçdaroğlu’nu kastederek “Bu ülkenin başbakanına defaatle ‘diktatör’ yakıştırmasını yapan bir muhalefet var, karşımda şu an bulunuyorlar. Tayyip Erdoğan diktatör olacak, sen meydanlarda dolaşacaksın. Öyle mi? Diktatörün olduğu bir ülkede bunu yapamazsın” demişti.

2015’te cumhurbaşkanı olduğunda Finlandiyalı bir gazetecinin, “Siz diktatör müsünüz” sorusu üzerine, önce o kişinin nerede çalıştığını merak etmiş, sonra da “Diktatör olsam bu soruyu soramazdınız” yanıtını vermişti.

Kasım 2016’da, Batı ülkelerinden gelen eleştirilere, “Onlar bana diktatör demiş, umurumda değil!” diyerek tepki gösterdi.

Bu yıl CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, “Demokrasi yoluyla bir diktatörü bu ülkeden göndereceğiz” dediğinde ise “cumhurbaşkanına alenen hakaret” suçundan Kaftancıoğlu hakkında iddianame düzenlendi; 4 yıl 8 aya kadar hapsi istendi ama hâkim, davaya konu olan sözlerin hakaret olarak değerlendirilemeyeceğini belirtince Kaftancıoğlu beraat etti.

İMDADA SURİYELİ GAZETECİ YETİŞTİ

Erdoğan’a yönelik “diktatörlük” ithamında bu hafta farklı bir gelişme oldu. ABD’nin haber dergisi Newsweek’te Suriyeli gazeteci Asaad Sam Hanna imzalı bir makale yayımlandı. Yazının başlığı ilginç: “Erdoğan’a diktatör demeyi kesin. Diktatörler ikinci tura gitmez.”

Bütün yandaş medya bu yazıyı haberleştirdi. A Haber, “ABD’li dergiden Batı’ya seçim tepkisi: Newsweek: Erdoğan’a diktatör demeyi bırakın” başlığını kullanırken Sabah’a göre dergi “ezber bozdu”, Yeni Akit’e göre “aptala anlatır gibi anlattı”.

Haber şöyle: “Amerika Birleşik Devletleri’nin en önemli yayın kuruluşlarından ‘Newsweek’ dergisi, 14 Mayıs seçimleri ve Başkan Erdoğan ile ilgili dikkat çeken bir analiz yayımladı. Analizde Batı medyasının Türkiye’de yapılan seçimlere inanmaması eleştirildi. Ayrıca Batı ve muhalefetin Erdoğan’a ‘diktatör’ benzetmesi yapmasına da tepki vardı.”

Hanna’nın yazısını da okudum. Daha önce Erdoğan’a karşı karalama kampanyalarına başvurulduğunu, algı yaratmaya yönelik ifadeler kullanıldığını, Batı medyasının Türkiye’deki seçimlere inanmadığını, oysa Erdoğan’ın “demokratik yollarla seçilmiş bir cumhurbaşkanı” olduğunu anlatmış.

Türkiye’de insanların seçimlere haftalarca hazırlandığını, meydanlarda toplanıp gösteriler yaptığını, halkın seçim sonuçlarını merakla beklediğini yazıp eklemiş: “Bir diktatörlükte seçim sonuçlarını merakla bekleyen insanları bulamazsınız.”

GERÇEĞİ YAZMAK YERİNE KENDİ ‘GERÇEĞİNİ’ YARATMAK

Makaleyi okuyunca dedim ki vay be, ne demokratik bir ülkeymişiz! İnsanlar bunca yıldır umudu tüketmemek adına, seçimlerdeki hileleri önlemek için canla başla mücadele ederken ABD’ye yerleşen Suriyeli gazeteci, okyanus ötesinden Erdoğan’ı övmüş.

Yaşanan onca usulsüzlükten...

Cumhurbaşkanının yasaya aykırı olmasına karşın üçüncü kez aday olmasından...

Bakanların istifa etmeden seçime girmesinden...

Tüm kamu olanaklarının AKP için kullanılmasından...

Seçim süreci boyunca iktidar tarafından yapılan dezenformasyondan...

Erdoğan’a 1 Nisan-1 Mayıs arasında TRT Haber’de 48 saat ayrılırken Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’na yalnızca 32 dakika ayrılmasından...

Yurt çapında kaydırılan oylardan...

Çöplükte bulunan kesilmiş nüfus cüzdanlarından...

Mükerrer oy kullanma girişimlerinden hiç söz etmeden bir makale yazmış.

Açıkçası bu bir gazetecilik faaliyetinden çok, sipariş üzerine fonlanmış bir işe benziyor. Aksi halde gerçeklerden bu kadar uzak olamazdı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları