Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Suriye'de Korkulanlar
Bu karmaşanın baş kararvericiliğini sürdürmek isteyen ABD’nin siyaseti yalnız Rusya ve Çin gibi büyük devletlerin değil, bölge devletlerinin de (Türkiye gibi dost ve bağlaşık olsalar bile) güçlü olmalarını engellemektir.
Suriye’de korkulanlar gerçek oluyor. Başlangıçta sınırlarına yakın yalnız üç küçük kentteki başkaldırma şiddetli bir iç savaşa dönüştü. Daha çok Sünni İslamcılara karşı iktidarın ordusu. Halkın konutları, resmi yapılar ve onların yaslandığı devlet yapısı çöküyor. Komşu Suriye (her bir parçası bir milis gücünün elinde kalacak biçimde) Lübnanlaşma tehlikesiyle burun buruna. Bunun sonuçları, bölünmeye ek olarak, din mezhepleri açısından bir azınlık iktidarını simgeleyen Alevilerin kıyımına yol açarsa, bu gelişmeler tüm komşuları etkileyebilir. Bu senaryonun aşamaları, emperyalizmin rüzgârıyla da kapkara ve kıpkızıldır.
Bir yanda kendine Vehhabiliği, hatta İslamı uydurmuş olan (kralların geniş haremleri sayesinde, bol gelirli 40.000 prensli) Suudi ailesi saltanatı ve onun izinde minik ama petrole boğulmuş Katar, ikisinin de ardında ABD’nin hedefleri ve onun içinde (Sünni İslam kimliğini öne çıkaran) Türkiye’ye ayırdığı yer; karşılarında Fransızların Şam’dan ayrılırken iktidarı verdikleri Alevi azınlığın Suriye’si, onu destekleyen Rusya, Çin, İran ve Lübnan’da güçlü durumda görünen Hizbullah. Irak şimdilik Suriye ile İran’a yaklaşma eğiliminde. Gelişmeler Ürdün’ü, İsrail’i ve Türkiye’yi içine çekebilir.
Bu karmaşanın baş kararvericiliğini sürdürmek isteyen ABD’nin siyaseti yalnız Rusya ve Çin gibi büyük devletlerin değil, bölge devletlerinin de (Türkiye gibi dost ve bağlaşık olsalar bile) güçlü olmalarını engellemektir. Rakip ve önder bir Rusya ya da çetin ceviz bir Suriye değil, ağzı kapalı ama petrolle sulak bir Suudi Arabistan, isterse anayasası bile olmasın. ABD, Orta Asya’daki Türk kökenli cumhuriyetlerde askeri üsler bile edindi, ama İran, ona göre, bölgede bir çıbandır. Değiştirilmiş bölge haritasını ve onun içinde TC sınırlarını da anımsayalım. Ama “Türkiye küresel kapitalizme uysal biçimde hizmet etmiyor mu?” diyeceksiniz. Ne yazık ki, gene anlamadınız! Anglosakson kökenli, Protestan ve beyaz olmakla yıllardır övünmüş olan ABD Britanya’nın da kendine kafa tutmasına izin veremez. ABD’ye karşı güç rekabeti yönünden Londra ile Moskova arasında pek fark yoktur. Soğuk Savaş yıllarında bile hem Sovyetler’i, hem Britanya dostunu hizada tutuyordu.
Türkiye’nin de özel bir değeri yok; hizmet veren bir bölge piyonu olma dışında. Bir daha, ne bir tam bağımsızlık simgesi Mustafa Kemal, hatta ne arada sırada çizgiden sapan bir Bülent Ecevit. İran’da Musaddık’ı, Guatemala’da Arbenz’i ve Şili’de Allende’yi devirdi, Vietnam’da işbirlikçisini öldürttü; Teksas’ta kendi başkanı Kennedy de aynı kaderi paylaştı. Obama da kürede ABD egemenliğini bir yana koyup uluslararası barış için gerekli adımları atacak olsa, o da aynı yolun yolcusu olur. Nobel Barış Ödülü’nü aldıktan sonra, Afganistan’daki askerleri ve savaş bütçesini katladı da paçasını kurtardı. Obama CIA’ya ve onun gibi gizli örgütlere Suriye’de başkaldıranlara destek öngören resmi belgeyi imzalamıştır. Suudilerle birlikte muhaliflere, Libya’da olduğu gibi, silah ve para aktarıyorlar. Türkiye’nin güneyinde onların desteğiyle bir merkez oluşturuldu. CIA’nın bundaki parmağı kimi ABD yayınlarında açıkça yazılıyor.
Bu oyunlar Suriye’yi düzlüğe çıkarmaz. Savaş uzamakta, vuruşanlar aşırılıklara sürüklenmekte, kardeş kardeşe düşman olmakta, ülkenin eski çağlardan kalma zenginliği bile yıkılmaktadır. Yabancı, Bağdat’ta yaptığı gibi, müzelerin içini de boşaltır. ABD-Suudi-Türkiye ortaklığı Esad’ı daha da sertleştirdi. İran, Rusya ve Çin’in onaylamadığı bir yol geçerlilik kazanamaz. Tarafların uzlaşması isteniyorsa, görüşmelerden önce ambargo gibi önkoşullardan vazgeçilmeli. Hele mezhepsel çatışma kapıları açılmamalı. Taraflar iktidara ortak olmalıdırlar. Esad ve onunla birlikte neredeyse 70 yıllık azınlık Alevi iktidarı yıkılırsa, en kötüsü, geniş bir Alevi kıyımına yol açılabilir ki, sonuçları Suriye’de de, komşularında da onarılmaz yaralar açar. Ama daha şimdiden tehlikelerle dolu bir açmazın ağzına yerleştirilmiş durumdayız.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Cumhuriyet Savcısı açığa alındı!
- Erdoğan'dan RTÜK'e 'hızla tedbir' talimatı
- Real Madrid Arda Güler için son noktayı koydu!
- Zam oranı belli oldu: Hepsi artacak!
- Kozan'da hasat başladı: '40 ton rekolte bekliyoruz'
- 'LBGT faaliyeti içinde olan bir derneğin...'
- İktidar harekete geçti
- Aile hekimleri 5 gün iş bırakacak
- Milli Savunma Bakanı'ndan 'teğmenler' açıklaması!
- O marka listede: Hamburgerden 'at eti' çıktı