Olaylar Ve Görüşler

Özelleştirme, elektrik üretimi, telekomünikasyon - Serdar Karsu

27 Kasım 2024 Çarşamba

Lübnan’daki siber-fiziki saldırıların çağrı aygıtlarının içerisine yerleştirilen patlayıcılarla gerçekleştirildiği ortaya çıktı. İnsanlarımız ise kuşkuya düştüler: “Acaba cep telefonum da patlatılır mı?”

Toplumca sormamız gereken sorular ise: Neden teknolojik olarak dışa bağımlı duruma getirildik? Haberleşme (telekomünikasyon), bilişim ve enerji alanlarında, ülke güvenliği ve bireylerin haberleşme özgürlüğü/güvencesi sağlanmış mıdır?

Ülkemizin haberleşme/bilişim altyapısını sağlayan ve yıllarca vergi rekortmeni olan Türk Telekom, 2005’te yurtdışı ve yurtiçi yandaşlara peşkeş çekildi. Danıştay’a, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) olarak açtığımız ve sendikaların açtığı davalarla da birleştirilen davalarımızdaki gerekçelerimiz, zaman içinde ne yazık ki gerçek oldu. 

“Özelleştirme” kurgulaması, açılan davalar sonucunda “toptan mülkiyet satışı” olarak gerçekleştirilememiş, Danıştay kararıyla “belirli süreli işletme devri” olarak yapılmıştır. Her şeye karşın önemli bir kazanımdır. 

Türk Telekom’un satış sürecinde başrolü oynayan kişilerden Abdullah Tivnikli, 2010’da Yeni Şafak gazetesiyle yaptığı söyleşide, “Danıştay’ın yorumuyla bu varlık satımı, işletme hakkı oldu. Hükümet ihalenin kuralını ihaleden sonra değiştirerek varlık satışını, 21 yıllık kira haline getirdi. Ortaklar tedirgin oldular. Burada yatırımcıları iknada ciddi şekilde zorlandık. Aman merak etmeyin, hakkınızı koruruz dedik” açıklamasını yapmıştır.

Türk Telekom’un kökten satışının Danıştay kararıyla önlenmesi ve “imtiyaz” sözleşmesiyle işletme haklarının devredilmesi sonrasında, bu karar, daha sonra özelleştirmeye açılan elektrik üretim ve dağıtım tesisleri için de (varlık/mülkiyet satışı yerine) “belirli süreli işletme devri” olarak örnek oluşturmuştur. 

Türk Telekom’un işletme devrinden sonra ülkenin ve halk soyulmuş; soyanlar, sözleşmesel borçlarını bile ödemeden ülkeden kaçmış; geri bıraktırılmış, dışa bağımlı, ülkesel ve bireysel güvenliği olmayan, pahalı kullanımlı iletişim teknolojisi oluşmuş; büyük depremde, çalışmayan yerel haberleşme sisteminin ağır bedelinin göçük altında sesini iletemeyen canlarla ödenmiştir. 

PİYASALAŞTIRMANIN BEDELİ

Elektrik üretim ve dağıtım tesislerinin işletilmesinde çeşitli yöntemlerle yandaşlara kıyak çekilmiştir. Enerji sektöründeki özelleştirme ve piyasalaştırmanın bedelini halk ödemektedir. “Ucuz, kaliteli ve sürekli elektrik” söylemleri, Kafdağı’nın arkasında kaldı. 

2015 yılının 31 Mart’ında 10 saat boyunca ülke genelinde yaşanan elektrik kesintisi sonucunda yaşam felç oldu. İşletilmesi “özel”in keyfine bırakılan elektrik üretim santrallarının ve dağıtım ağlarının, (2022’de Isparta’daki gibi) bakım eksikliğinden ya da korsan yazılımlar sonucunda devre dışı kalması durumunda ülke yaşamı yine felç olacaktır. 

ÇAYIRHAN VE VARLIK SATIŞI

Çayırhan elektrik santralı, “varlık satışı” yöntemiyle satışa çıkarıldı. Santralın kömür madeni emekçileri direnişte! Bugüne değin elektrik üretim ve dağıtım tesislerinin “özelleştirme” adı altında yandaşlara peşkeşi, “işletme devri” olarak mülkiyeti kamuda kalacak şekilde belirli süreli işletme kiralaması olarak yapılmıştı. Oysa şimdi, yeni bir aşamaya geçildi: Varlık satışı. 

Türk Telekom ve devamında elektrik üretim ve dağıtım sistemlerinin özelleştirmeleri, Danıştay ve yargı kararlarına göre, işletme devri yöntemiyle yapılmasına karşın, Çayırhan’la başlayan tümden satış kurgulamaları yürürlüğe konuldu. Bu gidişle, birkaç yıl sonra iktidar değişse de stratejik kamu varlıklarının mülkiyeti adrese teslim yöntemiyle yandaşların eline geçmiş olacaktır. 

Enerji ve telekom, ülkenin doğal ve stratejik tekelleridir. Özel tekel olmaları durumunda, satın alanlar, istedikleri gibi at koşturup ülke kaynaklarını sömürmeye devam edeceklerdir. Ülkenin haberleşme ve enerji altyapısının toplumsal güvenliği hiçe sayılacaktır.

Çayırhan termik santralının varlık satışı, sürünün sarı öküzüdür. Sarı öküz giderse devamı gelir! Çayırhan santralının ve madeninin satılmaması için, siyasal muhalefet ve meslek odaları direnmeli, demokratik ve (AYM ve Danıştay’a iptal ettirme girişimi dahil) yasal süreçlerin tümünü etkin olarak devreye almalıdır!

SONUÇ

Özelleştirme adı altında işletme devri yapılmış olan kamusal işletmelerin, Çayırhan gibi tümden satışa çıkarılmasına (varlık devrine) ve de İskenderun limanı gibi 49 yıllığına işletme uzatımlarına karşı direnilmelidir. 

Ülkenin stratejik ve doğal tekelleri durumunda olan, Türk Telekom ve elektrik üretim ve dağıtım tesisleri, halktan yana olabilecek bir iktidar döneminde, (işletme devri vb.) özelleştirme sözleşmeleri mercek altına alınarak kamulaştırılmalıdır!

Halkı/bütçeyi hortumlayan (otoyol, köprü, havaalanı, hastane vb.) KÖİ/YİD gizli saklı soygun sözleşmeleri iptal edilmelidir!

Ülkenin doğasını yok etmekte olan sömürge altın madenciliği ve her türlü yabani (vahşi) madencilik kamulaştırılarak, madencilik ve enerji üretim tesisleri doğaya ve yaşam alanlarına saygılı hale getirilmelidir.

Parti programını (ülkenin etrafındaki ateş çemberine -ekonomik krizden, iklim krizine, eğitim krizine- karşın) “1 yıl sonra açıklayacağız” diyen CHP yönetiminin yazdıklarımızı duyumsamasını umuyoruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları