Özlem Yüzak
Özlem Yüzak ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Savaşın ilk bakışta öğrettikleri...

04 Mart 2022 Cuma

Savaş, “Acı, kan, gözyaşı, ayrılık, yoksulluk, kıtlık, ölüm” küfesini yüklendi yola çıktı. Evet, herkesin ve her şeyin birbirine bağlı olduğu, iletişimin, teknolojinin, bilimin bu denli güçlü ve hızlı olduğu bu yüzyılda... Garipsemeyin. “Bu yüzyılda?” mı demeyin. Dünyanın farklı bölgelerinde bir şekilde zaten vardı, umursanmıyordu; şimdi ise yaklaştı. Yanı başımızda artık. İnsanlık radikal bir değişim gerçekleştirmedikçe savaşlar da sürecek. Emperyalist politikalar, kutuplaştırmacı zihniyet, ötekileştirme sürdükçe çok canlar yanacak. 

 Rusya-Ukrayna savaşı ve onun etrafında gelişen olaylar, yaptırımlar, tehditler; misillemeler ile dolu bir sürecin içindeyiz. Nereye kadar? Bilmiyoruz...

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitri Medvedev’in şu açıklaması, Avrupalılar için durumun vahametini açıklamaya fazlasıyla yetiyor: “Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Kuzey Akım 2 gaz boru hattının onaylanması sürecini durdurmak için bir emir yayımladı. Peki, Avrupalıların çok yakında 1000 metreküp doğalgaz için 2.000 Avro ödeyecekleri cesur yeni dünyaya hoş geldiniz!”

Türkiye her iki ülke ile yakın ilişkileri nedeniyle en fazla etkilenecek ülkelerin içinde. 

Savaş hali ve hâlâ sancılarını yaşadığımız Covid-19 pandemisi daha önce göz ardı ettiğimiz birçok noktayı belirgin hale getirdi. 

Gıda güvencesinin önemi: Başta kendi kendine yeten bir ülke olmaktan çoktan uzaklaştı. Buğday, arpa, ayçiçek yağı gibi temel ürünleri bile ithal ediyoruz. Ve buğdaydan sonra ayçiçeği yağında da tehlike çanları çalmaya başladı. Ham ayçiçeği yağının tonu 1400 dolardan 2 bin doların üzerine çıktı. Yağ ithalatının yüzde 70’i Rusya ve Ukrayna’dan. Rusya, Azak Denizi’nde Türkiye’ye ait yağ taşıyan 15-16 geminin çıkışına izin vermiyor. Bu gemiler getirilemezse Türkiye yağsız kalabilir.

Tarım ve hayvancılıkta uzun erimli planlama ile özellikle temel gıda ürünlerinin yeterli ölçüde üretilmesi sağlanmalı. Bunun önünde hiçbir engel yok. Tek engel kendi doğru politikalarımızın olmaması. 

Küresel tedarik zincirlerinin kırılganlığı: Bunu sadece enerjide yaşamıyoruz. Örneğin elektronik cihazların ana bileşeni olan çip (yonga) otomotivden, cep telefonlarına hemen hemen her sektörün olmazsa olmaz girdisi. 2021 yılından beri çip tedariğinde süregelen bir kıtlık ve aksama söz konusu. Hayli uzun sürdüğü ve akıbeti de belirsiz olduğu için önde gelen ülkeler kendi önlemlerini kendileri almaya çalışıyorlar. Örneğin ABD yarıiletken ve çip üretiminin artırılması için 37 milyar dolar kaynak ayırırken AB de Avrupa’nın çip üretimindeki payını yüzde 9’dan yüzde 20’ye çıkarmak için “European Chips” ile 45 milyar Avro’luk bir havuz oluşturdu. Güney Kore, Tayvan, Çin, ABD ve birçok küçük üreticinin yapacağı yatırımların toplamının 98 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. (Önümüzdeki hafta yayımlanacak olan HBT 311. Sayı Müfit Akyos) Türkiye bu konuda ne yapıyor?

Komşularla çatışmacı değil işbirliği ve uzlaşmaya dayalı ilişkiler: Komşularla sıfır sorun politikasından bugüne çok sular aktı. Türkiye ne yazık ki hiçbir komşusu ile karşılıklı güvene dayalı bir ilişki tesis edemedi. Oysa bu kadar kutuplaşmanın olduğu dünyada bölgesel ağlar daha da önem kazanıyor. 

Demokratik normlara bağlı bir yapılanma: Katıksız demokrasi belki hiçbir ülkede yok ama şunu iyi biliyoruz ki demokrasi pratiklerinin güçlü olduğu ülkeler hukuktan tutun, özgür düşünceye, ifade özgürlüğüne, işlevsel bir sivil toplum bilincine, bilim ve teknoloji için gerekli ekosisteme, nispeten daha eşitlikçi bir gelir dağılımına sahipler. 

Dönem zor. Yeni bakış açıları, yeni politikalar gerektiriyor. 22 yıllık geçmişi ile AKP iktidarı bunların hiçbirini yapmadı. Yapamadı değil, yapmak istemedi. Bugün yaşadığımız tıkanmanın ana sebepleri buralarda yatıyor. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları