Olaylar Ve Görüşler

Devrimin amacını kavramak - Gülseven G. YAŞER

20 Eylül 2022 Salı

Nedir bu her gün karşımıza çıkan, kin ve nefretle bütünleşmiş söylemler, tarihi çarpıtmalar, ulusal birliğimize, Cumhuriyete ve Atatürk’e saldırılar? Sanki ulusal değerlerimizi, birliğimizi ortadan kaldırmayı amaçlayan yüz yıl öncesinin Dürrizade Abdullah zihniyetine sahip uzantıları ile karşı karşıyayız! Türkiye, emin adımlarla siyasal İslamın kollarına her geçen gün biraz daha yerleştiriliyor!

MEB’in asli görevi sanki Diyanet’i, tarikatları, dini eğitim veren dernek ve vakıfları desteklemekmiş gibi, din eksenli eğitimle işbirliği içinde ulusal eğitime yön veriliyor. Sübyan mektepleri, hafız avukat, kadı, şeyhülislam yetiştiren mekteplerin her gün yeni bir tanesi açılıyor. 

Küçücük kızlarımız başları boyunlarından itibaren türbanlara sarılmışlar. Geleceklerinin ne olduğunun farkında olmayan bu çocukların fotoğraflarını yüreği incinmeden izleyen kişi var mı acaba? Asıl suçlu, kız çocuklarını özgür birey olmaktan daha çocukken çıkarıp yaşam hakkını imamlara teslim eden siyasiler.

Sartre, “Tarih, hesabı aydınlardan sorar” der. 21. yüzyılda geçmişin eski kalıplarını, softaların din ticaretini yaşatarak toplumu geri kalmışlığa, karanlığa, cehalete sürüklediler.

‘DİNİ DEĞİL TÖRESEL’

Yine de memnun değiller. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşleyen tesettürün ihlal edildiğini söylüyor, “Herhangi bir kalabalık caddede, köşenin başında beş dakika bekleseniz, tesettür adı altında çok sayıda ucube örnek göreceksiniz. Giyinik çıplaklar” diyor.

Çok daha önemli bir açıklama eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’den geliyor. Biraz geç kalınmış bir açıklama, bütün Anadolu türbana sarıldıktan sonra, Görmez diyor ki: “Şekil dayatmak inkârdır. Dini değil töreseldir. Emredilen belirli bir şekil ve suret değildir. Kıyafetlerin örflere, kültürlere, geleneklere, iklim şartlarına göre değişkenliği bir dinin rahmetidir.”

İlahiyatçı ve felsefeci Prof. Dr. Şahin Filiz de tesettürün dini bir emir ya da zorunlu bir ibadet olmadığını vurguluyor. Tesettür dayatması ile kadının şeytanlaştırıldığını, dolayısıyla kadını, cinayetlerden taciz ve tecavüze uzanan mağduriyetlerin hedefi haline getirildiğini belirterek “Kadın nasıl örtüneceğini Türk kültür ve geleneklerinden öğrenir, bilir. Tesettür hadislerinin tümü, kadınları nesne gibi gören Emevi Arap yobazlığının eseridir” diyor. (Cumhuriyet, 12 Eylül 2022, s.4.)

CUMHURİYETİN KAZANIMLARI

Peki ama nasıl oldu da politikacı eşlerinin ve yobaz takımın yaygaralarıyla, üniversite önlerinde mitinglerle topluma dayatılan bu Arap geleneği kamuya, yargıya, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kadar taşındı ve yerleşti? Türk kadını bütün çağdaş haklarını 20. yüzyılda Atatürk sayesinde kazanmıştı. 21. yüzyılda siyasiler ve onların türbanlı eşleri dolayısıyla hepsini geri verdi. 

Emperyalizm, yeniden bütün gücüyle siyasetçileri kullanarak bu toplumu korku, endişe, felaket duyumlarıyla içine kapanık, suskun ve bilinçsiz bir toplum yapmaya çalışıyor... Yapabilir mi? Hayır, asla!

“Devrimin amacını kavramış olanlar sürekli olarak onu koruma gücüne sahip olacaklardır” diyor Atatürk.

GÜLSEVEN G. YAŞER

ÇAĞDAŞ EĞİTİM VAKFI KURUCU BAŞKANI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları