Bir yılı daha geride bırakıyoruz. Acısıyla tatlısıyla. Yeni yıla girerken aklıma Enver Hoca’ya atfedilen bir söz geldi: “Size bir kötü bir de iyi haberim var. Bu yıl kötü geçti ama sizi temin ederim gelecek yıldan daha iyiydi”. Bu sözlere geçmiş yıllardan bugüne yaşadıklarımızı düşününce hak vermemek elde değil. Her yeni yıl geçmiş yılı aratıyor çünkü.

Futbolda da durum farklı değil. Artık yapılan yanlışlara, haksızlıklara, adaletsizliklere, çifte standartlara bakınca bu kaos azalmıyor; her yıl üstüne koya koya daha da artıyor. Artık bu kadar şey ortaya dökülmüş belki bir şeyler değişir diyoruz ama nafile. Yine sanki hiçbir şey olmamışçasına hiç utanmadan, hiç sıkılmadan herkes bildiğini okuyor.

Yeni TFF mesela büyük vaatlerle seçildi. Peki ne değişti? Her maç sonrası yine büyük hakem ve VAR hatalarını konuşuyoruz. Hakemler böyle de futbolcular çok mu farklı? Hâlâ dürüstçe oynayanları tenzih ederim ama hakemi aldatacak, rakibe haksızlığa yol açacak sahtekârlıklar “profesyonellik” kisvesiyle çığ gibi yayılıyor sahalarımızda. İnsanı futboldan soğutur bunlar ama bizim futbol kültürümüzde soğutmuyor, “akıllılık” olarak lanse ediliyor.

Yönetimler yine bildiğiniz gibi. Futboldan anlamayan, geçmişinde kendi başına bir başarısı olmayan, yönetim tecrübesi olmayan kişiler kulüp yönetimlerine giriyor. Sonuçta rantçıların kucağına düşen kulüpler kaybediyor hep.

Önümüzdeki pazar günü Beşiktaş’ı 2025 Mayıs kongresine kadar yöneteceklerin belirleneceği seçim var. Tekrar olacak ama; bu kadar sık olağanüstü kongre bir kulübü çökertir. Beşiktaş sürekli yönetim değiştirerek, sürekli hoca değiştirerek, sürekli futbolcu değiştirerek nereye varabilir? Anlaşılıyor ki yeni yılda bize yine bildiğimiz yolda mücadele etmek düşecek. Boş hayallerle değil bu bilinçle girelim 2025’e.