Her şey ölür, hukuk ölmez!

03 Ağustos 2024 Cumartesi

Eee... Şimdi ne olacak? Daha doğrusu Tayyip Erdoğan şimdi ne yapacak?

Bu soruyu sormaya karar verdiğim sırada zihnimdeki tek konu, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), 14 Mayıs 2023’te Hatay’dan Türkiye İşçi Partisi milletvekili seçilen, Gezi Parkı olayları sanığı Can Atalay’la ilgili son kararı idi:

AYM, “Can Atalay’ın milletvekili seçilmekle doğan haklarının ihlal edildiğine ve halen bulunduğu Marmara (Silivri) Cezaevi’nden derhal tahliye edilerek milletvekili görevini yapmasına” bir değil iki defa karar vermiş ama bu kararını  önce İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sonra da Yargıtay’ın (Gezi davası dosyasını inceleyen) 3. Ceza Dairesi’ne dinletememişti.

Hatta sorun o kadar büyümüştü ki Yargıtay’ın 3. Ceza Dairesi, bir hukuk devletinde (Türkiye’de hukuk mu kaldı ki, hukuk devletinden söz ediyorsun demeyin lütfen) AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Bunu da “AYM kararlarının TBMM dahil tüm kişi ve kurumları bağlayacağını emreden” Anayasa hükmünü hiçe sayarak yapmıştı. Böylece anayasasında “hukuk devleti” olduğu yazılı bir ülkede, eşine rastlanmayacak bir rezalete tanık olmuştuk.

Neyse ki iki gün önce Anayasa Mahkemesi’nin verdiği yeni bir karar dünkü Resmi Gazete’de yayımlandı:

Can Atalay’ın avukatları, AYM’nin Atalay lehine verdiği iki “hak ihlali” kararıyla sonuç alamayınca AYM’ye yeni bir başvuruda bulunmuşlardı. 

Çünkü Yargıtay’ın 3. Ceza Dairesi, TBMM Başkanlığı’na bir yazı göndererek “Atalay hakkında  verilen 18 yıl hapis cezası kesinleştiği için milletvekilliğinin düşürülmesi gerektiği ve formalitenin tamamlanması için de bu yazının TBMM Genel Kurulu’nda okunması” isteminde bulunmuştu.

Atalay’ın vekilleri, bu işlemin de yeni bir hak ihlali olduğu gerekçesiyle AYM’ye başvurmuşlardı.

Neticede AYM, Atalay’ın haklarının ihlal edildiğine üçüncü defa karar verdi ve “derhal tahliye edilerek milletvekilliği görevine başlamasını” emretti.

Yazının başında, “Eee... Şimdi ne olacak” diye o yüzden sormuştum. 

Öyle ya... Cumhurbaşkanı Erdoğan, AYM ile Yargıtay arasında ihtilaf çıktığı zaman önce “tarafasız”mış gibi konuşmuş, hatta anayasa gereğince iki kurum arasında uyum sağlaması istenmiş ama o daha sonra Yargıtay’ın tutumunu destekler bir tavır takınmıştı.

AYM’nin son “Can Atalay” kararı o nedenle “Eee...”li soruya yol açmıştı. 

Lakin AYM’nin yeni bir kararı da dün ortaya çıktı. Bir Haber sitesinde dünkü karar şöyle aktarılmıştı:

“Anayasa Mahkemesi, (Cumhurbaşkanlığı) İletişim Başkanlığı bünyesinde ‘manipülasyon ve dezenformasyonla mücadele’ için kurulan Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığı ile ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılan düzenlemeyi iptal ettiğini duyurdu.”

Bu dairenin işi daha isminden de anlaşıldığı üzere o dairenin başındaki zat tarafından beğenilmeyen her haber ve yoruma, bu dairenin bir şekilde müdahale etmesi ve “Saray” dünyasının her “münasebetsiz (!)” yayını -mümkünse- engellemesi idi.

Çünkü her şey ölür ama “HUKUK ÖLMEZ!”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Gerçek beka sorunu 31 Ağustos 2024

Günün Köşe Yazıları