Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Van'ın Ruhu Ölmemeli
“Van’ın ruhu öldü” diyor kentin muhtarları: “Göçle kentin ruhu gitti. Çoğu giden gelmeyecek. İnsanları burada barındırabilseydik, yaralar çok daha hızlı sarılırdı.”
\nKendimi “fahri bir Vanlı” gibi hissetim ve yüreğim cız etti.
\nÇünkü bu bayramda ilk defa gördüğüm Van’dan her anlamda çok etkilendim.
\nNe zaman şimdi bir “Van hayalet şehir” manşeti okusam, yüreğime hüzün çöküyor.
\nVan’ı yazık ki bu son deprem trajedisiyle tanıdım…
\n90’lı yıllarda Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörü, o dönemde üzerinde çok yazdığım bir “Temiz Eller” konferansı için ısrarla beni davet etmişti. Ama her seferinde bir engel çıktığından buralara geçmişte yolum düşmedi. Kısmet bu vesileyleymiş!
\nAma bu üzücü, ağır şartlarda bile kentin “aura”sından kendimi alamadım.
\nBen gittiğimde Van yeni yeni kendine geliyordu…
\nHenüz ikinci deprem olmamıştı.
\nGene de çok sayıda Vanlı uzaklarda yakınlarının yanına gitmiş, kentten uzaklaşmıştı. Akşam hava karardığında sayılı evde elektrik ışığı görülüyor, merkezdeki dükkânlar -buna karşın!- yavaş yavaş müşterilerine kapılarını açmaya çalışıyor; yaşamın içinde bir normalleşme çabası hissediliyordu…
\nŞimdi haberlerde ne zaman Van’a rastlasam, gözümün önüne kente çöken bu yoğun hüzün tablosu geliyor. Ve bir yandan da Van’ın yeni tanıdığım vahşi güzelliğini düşünüyorum.
\nVan öyle bir yer ki, buraya indiğinizde bu kadim topraklardan tarih boyunca gelip geçen bir büyük kültürler sınırına vardığınızı hemen hissediyorsunuz: Urartular, Medler, Persler, Romalılar, Ermeniler, Bizanslılar, Selçuklular... saymakla bitmeyen bir medeniyetler listesi.
\nBu büyük uygarlıklar kavşağına üstelik; aynı ölçüde zengin, sıradışı bir coğrafya eşlik ediyor.
\n“Deniz” büyüklüğündeki olağanüstü göl etrafında, yamaçlarından karın eksik olmadığı 3000-4000 metre yüksekliğinde heybetli dağlar yükseliyor.
\nGözünüzün önünde eski volkanlar, lav platoları, ovalar uzanıyor…
\nBir ‘büyülü su’
\nYaşar Kemal’in “büyülü su” diye tarif ettiği Van Gölü üzerindeki ışık anbean -petrol yeşili, gümüş, mavi, eflatun!- değişiyor.
\nGüneş karlı yamaçlara gün batarken vurduğunda; dağların tepesi, inci pembesi bir görünüm alıyor. Zirvelere pamuk bulutlar oturuyor. Gün ufukta alçalırken daha sonra, bir yandan da tepsi büyüklüğünde bir ay yükseliyor…
\nSabah pencereden göle baktığınızda keza, yalnız rüzgârın, dalgaların ve kuşların sesini duyuyorsunuz. Kıyıda… uzaktan beyaz lahit taşlarını andıran çirkin kooperatifler, gökdelenler, çirkin yapılaşmalar; billboardlar, reklamlar, neonlar -henüz!- görünmüyor.
\nÇocukluğumuzdaki gibi burada yalnız “doğanın büyüklüğü” ve iklimin değişen “ruh hallerini” yaşıyor, hissediyorsunuz.
\nVan’dan Erciş’e gidene kadar meteorolojideki her durumdan geçiyoruz: Güneş, yağmur, sulu kar, kar...
\nIşığın renkleri gibi tıpkı ısı da süratle burada değişebiliyor.
\nSert esen rüzgâr, birden kesiliyor. Sakin görünen göl coşuyor.
\nUzaklarda yalnız dalgalar üzerinde elle çizilmiş gibi duran bir tekne görünüyor...
\nVan’a hep birlikte sahip çıkalım
\nVanlılara her fırsatta soruyorum: “Mardin, Güneydoğu’da -misal!- turizmde büyük atak yaptı. Siz de burada Doğu turizminin merkezi olabilirsiniz. Van niye turizme dört elle sarılmıyor?”
\n“Van” diyorlar yanıt olarak, “kaçakçılıkla geçinen bir kenttir. Kolayına kimse burada turizm yatırımına yanaşmaz. İran’la son dönemde yeni bir kapı açıldı. Hafta sonları Van’a ağırlıklı olarak İranlı turistler geliyor. Otellerde, dükkânlarda… Farsça tabelalar, fiyatlar, mönüler oluştu. Baskıcı İran yaşamından kaçıp biraz burada nefes almak isteyen İranlılar, şu son depremlere dek Van ticaretini bayağı canlandırmıştı…”
\nTurizmde Van’ın bakirliği, işsizlik belasıyla boğuşan kent ahalisi için fena bir talihsizlik ama ziyaretçiler için aslında bir yandan fırsat.
\nBuraya yapılan bir gezi, zaman ve mekân içinde çıkılan bir yolculuk gibi çünkü…
\nVan’ın ruhunun ölmesine izin vermemeliyiz.
\nVan hayalet kent olmamalı.
\nBu kâbus aşıldıktan sonra, Van’dan ayrılanların kente ilk fırsatta geri dönmesi için şehir; yalnız binaların yeniden yapımıyla değil, yeni bir gelişme stratejisi ile ele alınmalı…
\nTurizm, bu bağlamda altın yumurtlayan tavuk olabilir.
\nBöyle bir doğa-tarih buluşması nerede var?
\nİnsan Van Gölü’ne baktığında; Afrika’nın el değmemiş Ngorongoro kraterine bakmış gibi oluyor.
\nGezginler dünyada böyle bu türden büyük seyahatleri yapabilmek için icabında kilometrelerce yol katediyorlar…
\nVan’ın değerini bilelim. Hep birlikte bu eşsiz kente sahip çıkalım.
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu