Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Türkülerle Milliyetçilik...

21 Temmuz 2011 Perşembe
\n

Suyun Kadınları ve Aynur protestosu üzerindeki yazılarımdan ilkine katılıp, ikincisine katılmayanlar; ikisine de katılmayanlar olduğu gibi; iki yazıyı da beğeniyle okuyup, canı gönülden kutlayan okurlar var

\n

Son yazımda eleştirilere yer verdim; bu yazıda da anlamlı bulduğum bir paylaşmaya ve kutlamaya yer ayırmak istiyorum:

\n

Beraber söylenen türküler sustu

\n

Sevgili Nilgün Hanım; 1967 yılının Ekim ayında yapılan bir protesto eylemine katılmıştım. Başıma gelmeyen kalmadı ancak eylemin ana konusunun yıllar yılı hâlâ peşinde olmamı engelleyemediler. Eylem, Tam Bağımsız Türkiyesloganlarıyla 6. Filoyu protesto etme ve Dolmabahçedeki gemilerin varlığına karşı çıkmak için yapılıyordu.

\n

En önemlisi, eylemde yan yana durduğum arkadaşlarımdı. Bir yanımda Laz bir arkadaş, diğer yanımda Kürt bir arkadaşım vardı. Her ikisi de özgün türkülerini söylerdi zaman zaman. (Eylem bir açlık greviydi ve gece gündüz yan yana idik, dört gün sürmüştü.) Birbirleriyle tatlı tatlı atışırlardı. Bana da türkü öğretmeye çalışırlardı. Zamanı geldiğinde canla başla Tam Bağımsız Türkiyediye bağırırdık hep birlikte. Amacımız birdi, tekti...

\n

Kürt arkadaşım bir başka eylemde alnından vuruldu. Sol yanım hep üşüdü benim. Laz arkadaşım hapse girdikten sonra sağ yanım da boşaldı. İstenen buydu sanırım. Şimdi türküler üzerinden milliyetçilik yaparken; o günlerde nasıldık, şimdi neden böyle olduk, diye bir sorum yok benim. Her gönülden kopan türküyü içselleştirerek dinlerim. Sözlerini anlamasam bile. Pazar günkü ve bugünkü (salı) yazılarınıza yürekten katılıyorum. Saygılarımla A.C.

\n

Konu hakkında söylenecek daha çok şey var Ama tartışmayı daha fazla uzatmayı uygun bulmuyorum. Açık Havada olduğu gibi tıpkı, toplumun çünkü konu üzerinde bam telinedokunan bir yerlerden bölündüğünü; tarafların -karşılıklı ajite olmak ötesinde- birbirlerini ne yazık ki etkilemek ve ikna etmek şansının bulunmadığını üzülerek görüyorum. Keşke böyle olmasaydı ve keşke konuşabilseydik.

\n

Konuşamasak da; A.C.okurumun mesajını, Benim sol yanım neden üşüyorsorusunu hâlâ düşünebilen ve kendilerine bu soruyu hâlâ yöneltebilen okurlarımızla paylaşmak istiyorum

\n

\n

Hiçbirimiz Masum Değiliz!

\n

Bu satırları yazarken gözüm bir yandan BBCde; Başbakan Cameronın İngiliz parlamentosundaki çapraz ateş sorgusunu izliyorum

\n

Dünyanın dikkati, temmuz başından beri manşetlerden inmeyen Murdoch-gateskandalı yüzünden parlamentoda ahret sorgusuna çekilen Cameron üzerinde

\n

Şu İngiliz demokrasisi çok tuhaf!

\n

Cameron parlementoda bir yandan -bizim coğrafyamıza ışık hızı mesafesinde görünen bir ileri demokrasiyeyakışır biçimde- telekulak skandalıüzerinde çatır çatır hesap vermeye zorlanıyor...

\n

Ama beri taraftan da Büyük Britanya Krallığında cereyan eden işler;Magna Cartanın vatanında değil de, insana neredeyse bir Putin Rusyasında olduğunu düşündürüyor

\n

Camerona uzanan telekulak skandalının son aşamasında örneğin esrarengiz şartlarda bir gazeteci öldü.

\n

Ölen gazeteci öyle üstelik sıradan bir gazeteci değil, tüm zamanların en büyük medya skandalını kamuya ifşa eden-derin gırtlak!- gazetecinin bire bir kendisiydi...

\n

Gazetecinin ölümünden 24 saat geçmeden,sağlığı da zaten yerinde değildi. İçki, sigara, kokain ne varsa kullanırdı!” gibilerden incir çekirdeğini doldurmayan açıklamalarla konu geçiştirildi.

\n

Medya imparatoru Murdochu boğazına dek çamura batıran News of the World(NoW) gazetesinde genel yayın müdürlüğü yaptıktan sonra, başbakanın iletişim danışmanlığına terfi eden Andy Coulson hakkındaki suçlamaları medyaya açıklayan derin gırtlakın bu muamma sonu için polis, açıklaması zor ama kuşkulu olmayan bir ölüm!diye ne şiş yansın, ne kebap.. garip laflar etti.

\n

Aklı eren beri gelsin!

\n

On beş gündür, her gün yeni bir sürpriz gelişmeyle sarsılan kamuoyunu hayretten hayrete düşüren skandalda çamura batmayan yok!

\n

Kepenklerini indiren 3 milyon tirajlı NoW mazi oldu.

\n

Efsane kurum Scotland Yardın tepe isimleri; Murdoch medyasıyla girdikleri akçeli ve kirli ilişkiler yüzünden feda edildi. Ve şimdi olay zurnanın tam zırt dediği yere; siyaset-medya ilişkilerinimercek altına almaya geldi

\n

Bu satırları yazdığım sırada işte İngiltere parlamentosunda yapılmakta olan tam bu: İngiltere Başbakanından, koltuğunda bulunduğu son 15 ayda 26 kez görüştüğü medya patronu Murdochla ilişkilerinin içyüzünü anlatması isteniyor!

\n

Cameronın bu talebe verdiği yanıt -özetle!- Hiçbirimiz masum değiliz! Neden yalnız benim üstüme geliyorsunuz?şeklinde oluyor.

\n

Muhafazakâr Başbakan, yapılan saldırıları, Son yirmi yılda, gelmiş geçmiş tüm başbakanlar; Murdochla yakın ilişki kurdu. İşçi Partili eski Başbakan Brown, Murdochun en yakınında olanlardandı. Farkımız yok birbirimizden!diye savuşturmaya çalışıyor.

\n

Murdoch-gatein ana fikri bu beyanda yatıyor:

\n

Birbirini denetlemesi gereken medya ve siyaset, İngiltere gibi demokrasinin beşiği olduğunu varsaydığımız bir ülkede bile böyle, bu kadar iç içe geçmiş

\n

Dördüncü kuvvet denen medya; başbakanları indiren ve çıkaran birinci kuvvethaline gelmiş.

\n

Dünyanın konuştuğu skandalın bize öğrettiği ve önümüzdeki dönemde çok konuşacağımız en önemli gerçek bu.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları