Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Şalom aleykem
Karantina dönemi dizileri arasında yaptığım en büyük keşif “Shtisel” oldu.
Tamamıyla raslantı. Kadınların kısa etekle adım atamadığı
Kudüs’ün Mea Shearim Mahallesi’ndeki anılarım hâlâ canlı olduğu için, Ortodoks
Yahudilerin dünyasını anlatan bu dizi hemen ilgimi çekti.
“Şalom aleykem”
(Selamünaleyküm!) deyişleri bile kafamda sürekli şu soruyu tetikledi: “Bu dizinin İslamcı versiyonu olsa nasıl
olurdu?”
Aşırı muhafazakâr Shtisel ailesinin aşklarını, zaaflarını,
ihanetlerini, korkularını, tutkularını ve parayla ilişkilerini kısaca insanlık
hallerini anlatan diziyi hep bu sorunun çengelinde izledim. Ve iki sezon, 24
bölümü hatmettim.
Bizim geleneksel çevrelerdeki gibi onlar da “görücü usulü” ile evleniyorlar...
Kadınlar tesettüre giriyor. Ama sadece evli olanlar.
Yahudilerin Haredi cemaatini oluşturan bu kesimler içinde “kadın saçını” tabulaştırmak öyle
noktalara ulaşmış ki, kızların saçları evlenirken tıraş ediliyor.
Kafataslarının üzerine sonra türban ya da peruk takılıyor.
Evli kadınlar, aile içinde dahi... türbansız dolaşmıyor!
Hatta kocalarının yanında gece yatağa girerken bile 18.
yüzyıldaki gibi türbanla yatıyorlar.
İlginç bir başka özellik: karı-koca aynı yatakta yatmıyor.
Yataklar tek kişilik ve hep ayrı tutuluyor. Bunun nedeni âdet döneminde kadının
kirli sayılması ve âdetten bir hafta geçene dek erkeğin yatağına
girmemesiymiş...
Akıllı telefon yasak
İran İslam Cumhuriyeti’ndeki gibi kadının toplum içinde
şarkı söylemesi, müzik aleti çalması, “yoldan
çıkma alametleri” sayıldığından yasak. Resim ve TV yasak, internet, bilgisayar,
akıllı telefon hep yasak. Modernlik sembolü her şey sonuçta şeytan icadı veya
aracı addediliyor.
Bu yasaklar ağında kadın ile erkeğin toplumdaki rolleri kast
sistemi denli kesin ve katı belirlenmiş.
Kadının yeri malum ev ve mutfak.
Kadın sadece çocuk doğurmak, çocuk bakmak ve yemek yapmakla
mükellef. Erkekler dini birtakım yerlere girip çıkıyor ve bol dua ediyorlar.
Toplumdaki rolünü herkes küçük yaşta belliyor ve bu roller
dışına taşmak hiç öngörülmüyor.
Ama işte hayatın akışı başka olduğu için “drama” da buradan çıkıyor.
Shtisel ailesinin bireyleri de sonuçta 2000’lerin insanı.
İzleyiciye ilginç gelen de son kertede bu: Yaşanan zamanla,
gelenek arasındaki gelgit ve gerilim.
2013’te İsrail TV’si tarafından yapılan ve İsrail’de reyting
rekorları kıran dizinin meramı da tam bu; dincilerin de etten kemikten
olduklarını göstermekmiş.
Shtisel bu yüzden (evlerinde TV bulundurmayan!) dinci kesim
için değil, laiklere “Bakın biz hepimiz
aynı toplumun parçasıyız!” demek için yapılmış.
Bu nedenle yobazlığın doğrudan eleştirisi yok dizide. Ama
ince bir ironi ve en önemlisi gelenekle, modernliğin sürekli çekişmesi var.
İsyanın çocukları
Shtisel ailesinin 20’li yaşlardaki küçük oğlu Akiva örneğin ressam oluyor. Kudüs’ün
koyu dinci çevrelerinden, sanat galerilerinde resimleri sergilenen bir ressamın
çıkması, başlı başına skandal haber sayılıyor.
Kafası karışık, yere bakan, yürek yakan bir tip olan
Akiva’nın aslında devirmediği çam, kırmadığı ceviz kalmıyor.
Bir din okulunda müdür olan babası Shulam Shtisel baş belası oğlunu ne yapıp edip evermek istiyorsa da
bunu başaramıyor.
Kendisinden büyük ve 1 çocuklu bir dula âşık olan Akiva, üç
kez nişanlanmasına rağmen ruh ikizini bulamıyor ve resim tutkusunun peşinden
gidiyor.
Dizinin sürükleyici kadın karakterleri de var ama hikâyenin
çatısı ikisi de muhteşem oyunculuklar çıkaran Shulam Shtisel (Dov Glickman) ile
Akiva Shtisel (Michael Alon) üzerine kurulmuş.
Shtisel’i izledikten sonra radarıma aynı temanın
Batılı-Netflix yapımı versiyonu “Unorthodox”
takıldı. Dört bölümlük bu küçük dizi de Netflix’in şu sıra en ilgi çeken ve
konuşulan dizilerinden biri.
ABD ve Almanya’da geçen “Unorthodox”ta
keza gene Haredi cemaati üzerine.
Bu defa da gene görücü usulü istemediği biriyle evlendirilen
bir genç kadının (Esty) isyanına tanık oluyoruz.
Haredi dünyasına bayrak açan Esty başkaldırısını evden
kaçmaya ve ülke değiştirmeye dek götürüyor. Ailesi ve cemaatinin bulunduğu New
York’tan kaçıp Almanya’ya sığınan genç kadın, vaktiyle holokostun yaşandığı
ülkede “özgürlüğü” buluyor!
İki dizi de Yahudi Almancası “Yiddish” dilinde çevrilmiş.
Altyazısından yüksünmeyen herkese hararetle önerilir.
Ama kişisel tercihimi sorarsanız bana çok daha cana yakın, esprili ve özgün gelen Shtisel derim.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu