Roma açık şehir

28 Mayıs 2020 Perşembe

Altmışlarında iki kadın arkadaş hayatlarının yolculuğunu yapmak üzere şubat başı Hindistan’a gidiyor.

Ama maharaca saraylarından otellere çevrilen rüya mekânlarda günlerini gün etmek yerine, kendilerini adını sanını hiç duymadıkları bir hastanenin COVID koridorunda buluyorlar.

Kadınlardan biri iyileşip memleketi İtalya’ya dönüyor. Yoğun bakımda yolları ayrılan arkadaşlardan diğeri ölüyor. COVID’den ölen kadının cenazesine Hindistan’da kimse ulaşamıyor.

Ne büyükelçilik, ne hasta yakınları, ne birlikte seyahat ettiği “kanka”...

Bir buçuk milyar nüfuslu ülkede COVID kurbanı olan turistin izi kalmıyor.

Artık gömülüyor mu, yakılıyor mu, toplu mezara mı konuluyor... kimse bilmiyor.

Söylemeye gerek yok, İtalya’da arkada kalan acılı aile kahroluyor.

Kader, kısmet, alın yazısı... ne derseniz deyin..

Savaşlarda olduğu gibi, salgınlarda da insanı böyle büyük dalgalarla savurup yutan bir “yazgı” devreye giriyor.

COVID’in 33 bin kişinin yaşamına mal olduğu İtalya’da, aslında böyle çok öykü var. Etrafımdaki herkes en az bir COVIDzede biliyor ya da tanıyor. Bu hikâyeyi de bana gözlük numaramı değiştirmek için gittiğim gözlükçüm anlattı. Arkasında hiçbir iz bırakmadan Hindistan’da yokluğa karışan kadın, onun bizzat çok yakın bir arkadaşının annesiymiş.

Gazetelere yansımayan öyküler bunlar...

Hafıza-i beşer nisyanla malul

Televizyonları açtığınızda ölümün her gün kol gezdiği haberler ve arkadan sonra da her fırsatta sosyal yaşamda yüzünüze çarpan bu tür hikâyeler sonucunda insan böyle bir travmanın asla unutulmayacağını varsayıyor.

Teraslarda, balkonlarda “acımızı birlikte aşacağız” kıvamında hisli, romantik şarkıların söylendiği karantina günlerindeki varsayım İtalya’da en azından buydu.

Ne ki ikinci faza girileli beri tüm bunların hepsi unutuldu.

Görülebilir gelecekte asla yapılamaz” diye düşünülen her şey, karantina koşulları gevşer gevşemez yapılabilir oldu.

Turizm ve kültür-sanat yaşamı hariç, ağır çekimle de olsa hayat gerisin geriye üç ay öncesine döndü.

Bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi siz karar verin ama sokaklara, meydanlara masaları taşan restoranlarda neşeyle yiyip içen müşterileri gördükçe karantina hüznü ve kasvetinin nasıl olup da bu süratle dağıldığına ben kendi adıma şaşıyorum...

On gün öncesine dek sessizliğin yankılandığı meydanlara, sokak çalgıcıları ve dilenciler bile geri döndüler.

Masalarını bir hafta önce dışarı çıkarmaya başlayan restoranlar, hafta sonunda örneğin Roma’nın en geleneksel, kalabalık yaz gecelerinden birini yaşıyordu.

Özellikle gençlerin bir araya geldiği Campo De Fiori, Ponte Milvio, Piazza Trilussa gibi meydanlarda, maskeler fora edilmişti.

Hafıza-i beşer nisyanla malul” hesabı... bilhassa gençler arasında COVID bir haftada özetle mazi oldu. Bu kerte hızlı bir U-dönüş beklemeyen hükümet ve yerel otoriteler kontrpiyede kaldılar. İkinci dalgayı önlemek amacıyla şimdi telaş içinde “yeni önlemler” arıyorlar.

Uzmanlar bölündü

Uygulanması düşünülen önlemler arasında COVID kurallarını halka hatırlatmak için kurulması amaçlanan 60 bin kişilik bir “gönüllü bekçilik sistemi” bile var.

Gönüllülerin görevi sözde halkı maske ve sosyal mesafe gibi konularda uyarmak olacak...

COVID’le mücadele bekçileri” icap ederse sonra polis desteğine müracaat edebilecek.

Kişisel özgürlüklere ağır müdahale olarak görüldüğü için kamuoyunda çok eleştirilen proje, gerçekte ölü doğmuş sayılıyor. Ama bu derecede rastgele ve saçma bir düşüncenin ciddiyetle masaya yatırılması bile, hükümetin bir ikinci dalga ihtimali karşısında ne kadar panik olduğunu ortaya koyuyor.

Beri yanda virologlar da “ikinci dalga” üzerinde bölünmüş durumda.

Bazı ağır top isimler -ki aralarında çok sayıda vaka gören, salgının yoğun olduğu bölgelerde görev yapanlar var- virüsün “genetik bir dönüşümden geçmek suretiyle gücünü yitirdiğini” söylüyor. Bu tespite ihtiyatla yaklaşan diğer salgın uzmanları ise hasta ve ölüm sayısının karantina sebebiyle düştüğünü, rakamlardaki arzulanan düşüşle virüsün güçsüzleşmesi arasında irtibat kurulamayacağını belirtiyorlar.

İtalya velhasıl normalleşiyor.

Normalleşmeyle kakafoni de artıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları