Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İmparator

29 Ocak 2023 Pazar

Reis güne “muhbir raporlarını” dinleyerek başlarmış: “Kim kiminle nerede buluşmuş?”, “Kime karşı ittifak kuruluyor?”, “Bu komplo olabilir mi?”

Reis hiç okumazmış. Diploması da yokmuş. Ama okumasa bile her şeyi bilirmiş. Tek enformasyon kaynağı siyasi polismiş. Dosya ve belgelerle işi olmazmış. Kafası zira bilgisayar gibiymiş. Her şeyi kafasında depolarmış.  

Genco Erkal, son oyunu İmparator’u böyle açıyor.

Habeşçede “reis” anlamına gelen “ras” Haile Selassie...

“Yarım yüzyıl önce tahtını yitiren Selassie ile ilgili bir oyun nereden çıktı?” diyeceksiniz.

Selassie’nin serüveni tanınmış yazar-gazeteci Ryszard Kapuscinski’nin Etiyopya’da gerçekleştirdiği, ölümsüz klasiğe dönüşen “Afrika Aslanı/İmparator” isimli kitabından uyarlama.

İran şahını anlattığı Şahinşah’la birlikte iki büyük başyapıtından biri olan İmparator’da Kapuscinski sınırsız gücün anatomisini çiziyor. Bununla koşut giden yalakalık ve uşaklığın portresini tanımlıyor. Gerçeklik ve halktan kopuşun dinamiğini anlatıyor, otokrasilerin ruhunu betimliyor. 

Günümüz gerçeği yükselen otokrasiler olunca, Kapuscinski’nin yapıtı da tekrardan gündem oldu, dünya sahnelerinde uyarlandı. Son olarak 2016’da İngiliz tiyatrosunun büyücülerinden Kathryn Hunter tarafından sahneye taşındı.

Bizde de Türk tiyatrosunun “büyücüsü” Genco Erkal yapıtı günyüzüne çıkarıyor, yönetiyor ve Enes Sarı ile birlikte canlandırıyor.

YALAKALIKTA SINIR OLMAYINCA

“Kim derdi ki her şey bitecek?” repliği ile giriyor Erkal oyuna, muktedirin gerçekten kopuş ve tükenişini anlatan temsili, kahramanın olanları kavramakta zorlandığı Kafkavari bir sonla noktalıyor.    

Kıtlık ve isyanlarla devrilen Selassie’yi sonunda almaya geliyorlar. 

Ayaklarının altına yastık koyması için zamanında beraberinden hiç eksik etmediği “yastık taşıyıcıları” ile dolaşmaya alışık olan imparator, saray merdivenlerinden bir başına iniyor ve iki kapılı bir Volkswagen’e bindiriliyor. 

Rolls Royce sevdasıyla bilinen “efendilerin efendisi”, gördüklerine inanamıyor ve bu kritik anda tek bir soru soruyor:

“Bununla mı gideceğiz?” 

Reis, tahtta kaldığı 44 yıl boyunca devasa araba filoları ve koruma orduları ile gezmiş, iki kapılı Vosvos’a girmeyi aklına sığdıramamıştır.

Erkal bu ibretlik öyküyü, büyük ironiyle “Ras”a vaktiyle hizmet eden saray efradının tanıklıkları üzerinden anlatıyor. Valesinden yastık taşıyıcısına, teşrifat memurundan şoförüne... Tek tek imparatorun sabık hizmetkârlarının kimliğine bürünüyor.

Bekçi kisvesiyle konuşurken misal “Kapıyı zamanında açmak en önemli şeydi” diyor. “Efendilerin efendisi” kapıdan girerken bekletilmeyecek ama baştan defedilmek istercesine de huzurunda kapılar aşırı telaş ve aceleyle açılmayacak...

Kapı açılırken bile reise yalakalıkta diğer deyişle sınır tanınmayacak.

“Büyücü oyuncu”nun teşrifatçı kimliği ile söyledikleri var bir de: 

“Terfi ve tayinler kişinin becerisi, yeteneğine göre değil, yalnız sadakate göre yapılırdı. Yücelerin yücesi efendimiz zayıf bakanları yeğlerdi. Herkes akıllı olursa algıda karmaşa yaşanırdı. Bir güneş yerine 50 güneş birden parlardı. Olmaz! Tek güneş vardı. Doğanın düzeni budur. Başka türlüsü sapkınlıktır!”

Ayakta alkışlanan İmparator’u görmelisiniz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları