Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Hamdolsun Durum Kontrol Altında!'

27 Ekim 2011 Perşembe
\n

Bir Zamanlar Anadoludayı görenler hatırlar

\n

Filmde aranan bir ceset var.

\n

Arama için bölgede tüm yetkililer

\n

-jandarma, polis, savcı, adli tıp doktoru, kâtip, mezar kazıcılar- tam kadro harekete geçmiş. Akşamdan sabaha cinayet kurbanı bir erkek cesedi arıyorlar. O tepe senin bu tepe benim, sonunda ceset bulunuyor. Operasyonun başındaki savcı; Hadi çocuklar şimdi bir ceset torbası getirin!diyor...

\n

Tısss. Ortalık karışıyor. Sorumluluğu herkes birbirine atıyor. Ve kriz çıkıyor.

\n

Cesedi kovalayan... doktor, savcı, komiser, jandarmadan hiç kimse yola koyulmadan önce, yanlarına en lazım olacak malzemeyi tedarik etmeyi akıl etmemiş...

\n

Heyetten tek kişi bile içlerinde bulundukları organizasyonun(!) bir sonraki aşamasını ve nihai hedefini önden hesap etmemiş; ceset torbasıbulundurmak basiretini/öngörüsünü göstermemiş

\n

Filmin en çarpıcı bölümlerinden olan bu sahneyi Nuri Bilge Ceylan muazzam kara mizahla işliyor ve dört dörtlük bir memleketimden insan manzaralarıçiziyor.

\n

Bu defa ceset torbası var, \tçadır yok

\n

Van depremindeki çadır krizide işte tam böyle bize özgü bir basiretsizlikve öngörüsüzlükörneği. Durum trajik olmasa kara mizahdiyeceğim ama dilim varmıyor.

\n

Deprem-afet organizasyonuadına bu kez ceset torbaları tamam. Orada sıkıntı yaşanmıyor

\n

Deprem organizasyonu dendi mi Türkiyede çünkü öncelikle ceset torbaları anlaşılıyor. Büyük İstanbul depremi için de örneğin sürekli ceset torbaları gündeme getiriliyor.

\n

Ama en yaşamsal olan meseleye

\n

Sağları yaşatma konusuna sıra gelince En olmazsa olmaz, elzem malzeme sayılan çadırların elde olmadığı ortaya çıkıyor. Türkiye gibi bir deprem ülkesinde, eşantiyonmiktarda çadır olduğu anlaşılıyor.

\n

Hafta başından bu yana çadır rezaletiniizliyoruz.

\n

Başlarını sokacak çadırları olmayan depremzedeler, sıfırın altında ısıda; en ilkel, vahşi şartlarda ateş yakıp çay içerek ısınmaya çalışıyor

\n

Bir çadıra sahip çıkabilmek için soğukta, kilometrelerle uzanan kuyruklara giriyorlar

\n

Parayla çadır temin etme yollarını deniyorlar...

\n

Bundan âlâ skandal olur mu?

\n

Neden biz böyle en temel öngörüleriyapmaktan aciz bir milletiz?

\n

Neden sistematik biçimde organizasyon engelliyiz?

\n

Mümtaz Soysal da dünkü yazısındaO ve Mkısaltmasıyla atıfta bulunduğu bu kronik organizasyon ve metotyoksunluğundan söz ediyor ve bununla mücadele adına; Yaşananlardan sonradiyor, soruyordu: Halkı ve yöneticileri düzenli aralarla deprem, sel baskını, orman yangını manevralarından geçirmek zorunluluk noktasına gelmedi mi?

\n

“Bozuk” sözcüğü \t\tparola olduğunda

\n

Mümtaz Hocanın temas ettiği olayın peşine düşebilmek için her şeyden önce organizasyonu önemseyen”, “organizasyona önem verenbir kamuoyuna sahip olmak gerekiyor.

\n

Oysa bundan önceki tüm diğer badirelerde olduğu gibi bir süre sonra -ertesi depreme dek!- bu da unutulacak. Kara kışta kendisini böyle hazırlıksız, açıkta bırakan iktidara oy veren halk; tüm bu acıları unutup; büyük ihtimalle dönüp dolaşıp gene aynı yöneticilere oy verecek. Ve bir sonraki depremde yaşanacak olan çadır krizinde”, bugün söylenen laflar temcit pilavı gibi bir kez daha gündeme gelecek bir müddet gene havanda su dövülüp, takdiri ilahi”, avuntusuyla bulunulan noktaya geri dönülecektir.

\n

Böylesine sonu olmayan bir kısır döngübu

\n

Kısır döngüden çıkabilmek için, Mümtaz Hocanın veciz yazısında telaffuz ettiği sihirli kavram metoda ihtiyaç var.

\n

Metot”… yani sistemli ve metodik düşünce”, gelin görün ki nesnel ve soğukkanlıtahlilistiyor.

\n

Bizde olmayan ve galiba olması da -aile, toplum, siyasal düzlemde- fazla istenmeyen bir düşünce tarzı bu

\n

Bizdeki düşünce tarzı duygusal”!

\n

Bu topraklar, duygusal düşünceyi seviyor ve geliştiriyor

\n

Duygusal düşünceyiöne çıkaran insanları sarıp, sarmalıyor; onları öne çıkarıp, yüceltiyor

\n

Hamaset bu nedenle her zaman prim yapıyor.

\n

Vandaki çadır sefaletinin ardından Başbakan bu yüzden çıkıp rahatlıkla Hamdolsun her şey kontrol altında!diyor/diyebiliyor ve tepki görmüyor.

\n

Ankarada görev yapan bir Batılı diplomat bir defasında bana, Türkçede öğrendiği ilk sözcüğünbozukolduğunu söylemişti.

\n

Üzerinde bozuk ilanı olan bir asansör”, “muslukya da elektrik düğmesiyle”... gamsızca biteviye yaşamak ona çok şaşırtıcı gelmişti.

\n

Kendi kültüründe bir şeylerin bozuk olması varoluşçu anlamdarahatsızlık veren, sıra dışı bir durumken; bizde hayatın parçası sayılan gayet olağan bir haldi

\n

Çadır krizi debozuk muslukmisali maalesef hayatın parçası olan bir durum olarak algılanıyor.. .

\n

Öyle olmasaözür dilemekyerine medyadan muhalefete önüne gelene fırça çekmeye devam eden bir Başbakana birileridurdemez mi?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları