Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Davos’un ‘uyurgezerler’i

28 Ocak 2018 Pazar

Davos kürsüsünden büyük bir dünya liderinin çıkıp, savaş tehdidinden bahsetmesi alışılagelmiş bir şey değil. Üstelik de büyüme trendlerini yakalayan ABD ve büyük Avrupa ekonomilerinin iyimserlik coşkusu ile başlayan bir Davos atmosferinden söz edilirken...
AB’nin en güçlü ekonomisinin başındaki Merkel oysa isim vermeden atıf yaptığı Trump korumacılığı ve yükselen korumacılık akımlarından hareketle Davos çevrelerini “Aman ha dikkat edin!” diye uyardı: “Dünya 20. yüzyıl başındaki Büyük Savaş’a da, tam böyle ulusal egoizmlerin tavan yaptığı bir ortamda sürüklenmişti.”
Merkel, herhangi bir eksik anlamaya mahal vermemek adına büyük devletlerin I. Dünya Savaşı’na hiç farkına varmadan sürüklenişlerini anlatan Christopher Clark’ın ünlü “Uyurgezerler” kitabına da referans verdi.
“Yüz yıl öncesinde olduğu gibi böyle hiç ayırdına varmaksızın sürüklenirsiniz!” dedi ve “tarihten ders çıkarılmadığını” üstüne vura vura ekledi.
“İyimserlikten” beslenen bankacıların, yatırımcıların, iş dünyasının önde gelen CEO’larının bulunduğu bir ortamda konuşan bir hükümet başkanından çok, kaygılı bir entelektüelin konuşmasını andıran Merkel’in söylemlerini, bu sıradışı niteliğinden ötürü çarpıcı ve ilginç buldum.
“Economist” dergisinin bu haftaki sayısını elime aldığımda, boşa konuşan bir retorikçi olmayan Alman şansölyesinin Davos’ta neredeyse alarm boyutlarına varan bu konuşmayı neden yapmış olduğunu anladım.
“Bundan Sonraki Savaş / The Next War” kapağıyla çıkan 1.5 milyon tirajlı etkili uluslararası ilişkiler ve ekonomi dergisi, iri puntolarla gene kapağına “Büyüyen büyük güçler çatışması tehdidi” sözlerini de yerleştirmişti.

Jeopolitik kayma
Başyazıda “Büyük güçler arasında çıkabilecek bir savaş nicedir düşünülen bir şey değildi. Ama durum değişti” diyen “Economist” şöyle devam ediyor:
“Pentagon geçen hafta Çin ve Rusya’yı ABD’nin bir numaralı tehdidi gören yeni savunma stratejisini yayımladı. Bu içinde bulunduğumuz haftada da Britanya Silahlı Kuvvetleri bir Rus saldırısı tehdidinden söz etti. Jeopolitik ve teknolojideki büyük kayma ve değişikliler, yeni bir büyük güçler çatışması tehdidini çıkarıyor. II. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez dünyanın kendisini görülmemiş şiddette bir çatışmada bulması, artık tasavvur edilebilen bir olasılık haline geldi.”
“Economist”in değerlendirmesini görünce, Davos’un bu yıl neden iş dünyası, finans ve teknoloji konularından çok -ki “4. Sanayi Devrimi” adı altında tabii bunlar da konuşuldu- “jeopolitik kozların paylaşıldığı” bir foruma dönüştüğünü anladım.
Geçen yıllardan farklı olarak bu yıl Davos, “insani yüzlü küreselleşmeyi” savunanlarla (Macron ve Merkel); “küreselleşme karşıtı Trump” kürsüsü arasında bölündü.

Trump’ın cangılı
Trump, İsviçre Alpleri’ne gerçi “pro business populism / iş ve yatırıma açık popülizm” sözleriyle tanımlanan yeni bir yaklaşım içinde gelmiş ve agresif “Önce Amerika” diskurunu “Önce Amerika ama yekten tek başına da değil!” sloganıyla yumuşatmıştı.
Bununla Amerika’nın içe kapanması yerine, “alakart / seçmeli” ittifaklar ve ikili ilişkiler düzeyinde ticari atılımlar ve yatırımlarla yola devam edeceği anlatılıyordu.
ABD Başkanı, sadece kuralları önceden belirlenmiş, pazarlık dışı, kurulu ittifak ve yerleşik kurumlara itiraz etmekteydi.
BM’den Dünya Ticaret Örgütü’ne, NATO’ya uzanan bu uluslararası kurumların gerçekte hepsi II. Dünya Savaşı sonrasında bir yeni savaşın çıkmasını önlemek için ABD tarafından kurulan örgütlerdi.
Trump, bu kurumlara meydan okumakla bizzat ABD düzenine karşı çıkmakta ve ABD liderliğini tartışmaya açmaktaydı.
Atlantik ötesi bağlar zayıflayıp, böyle küreselleşmenin hızlı çağı da arkada kalırken, bildiğimiz kurallar geçerliliklerini yitiriyor.
Bu bir taraftan sadece güçlünün borusunun öttüğü yeni “cangıl” koşullarını doğururken, bir taraftan da “yeni dünyanın lideri kim olacak” bahsini açıyor.
Özetle yeni bir jeopolitik boşluğun doğduğu bir kavşaktayız.
48. yılını arkada bırakan son Davos buluşması, işte bu büyük kavşağı sergileyen bir toplantı oldu.
Bu yüzden salt “bando”yla karşılanan ilk devlet başkanı “Trump şov”uyla değil, yeni kavşağın cangıl ortamıyla hatırlanacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları