Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bir ZamanlarAnadolu'da
Ona artık NBC diyorlar.
\nSadece NBC.
\nÖyle büyük bir marka ki Nuri Bilge Ceylan, “NBC” demek yetiyor.
\nBu, NBC’nin bir “olgunluk çağı” filmi…
\n“Bir Zamanlar Anadolu’dan” bahsediyorum.
\n“Efsane” yönetmenin, “efsane” filmini nihayet izledim.
\nFilmin adındaki Sergio Leone selamından (Bir zamanlar Batı’da? Bir Zamanlar Amerika?) -yönetmenin tercihi ötesinde- çok büyük bir anlam çıkaramadığımı baştan söylemem lazım. NBC’nin son yapıtında, bir Sergio Leone selamından ziyade.. “İran sinemasına”; özellikle de Abbas Kiorastami sinemasına gönderilen uzun bir selam varmış gibi geldi bana.
\nBu kadar yoğun sanatsal doğa tasvirleri ve sembolizmleriyle bugüne değin daha çok İran sinemasında karşılaştığım için belki…
\nKadınların hiç olmadığı, kıyıda kenarda kaldığı erkek merkezci bir dünyanın yanında, sürekli gerçek ve gerçekötesi bir çizgide akıp giden olayların aktarımındaki “soyut dil” ve “kara mizah” keza… bana İran sinemasını hatırlattı.
\nPerdeye yansıyan “coğrafya”nın kendisi; uçsuz bucaksız o vahşi bozkırın ele avuca gelmeyen çapı, yalnızlığı ve insanı ezen, insana hükmeden yanı… bende hep İran sinemasıyla yan yana getirdiğim imajları çağrıştırdı.
\nBunların yanında film, bir o denli de özgün bir NBC damgası taşıyor.
\nKolu kanadı kırık \t\t\tinsanların öyküsü
\nSavcı, doktor, Arap Ali, Komiser… karakterlerin hepsi, alabildiğine tipik Nuri Bilge Ceylan “melankolisi” yansıtıyorlar.
\nKolu kanadı kırık, boynu bükük, benzi soluk insanlar hepsi.
\n“Allı turnam” türküsünün sözlerinde olduğu gibi tam: “Allı turnam ne gezersin havada/Gülüm gülüm/kırıldı kolum/ Tutmuyor elim turnalar ey/Akşam olsun allı turnam dön geri/Eğer bizi sual eden olursa/Boynu bükük benzi soluk yâr söyle”…
\nTek ayrıntının rastlantıya bırakılmadığı filmde; kullanılan “tek şarkı” bu: “Allı Turnam”.
\nKarakterlerin içine düştüğü “yabancılaşma” da bir o denli tipik… NBC konusu.
\nKatilin, kendi işlediği cinayete; savcının, ölümüne bizzat yol açtığı karısına hissettiği...
\nKomiserin, hasta oğluna duyduğu yabancılaşma…
\nVe dâhi şoför Arap Ali’nin etrafındaki her şeye yansıttığı “yabancılaşma”... filmdeki bağlayıcı ana tema.
\nİnsanlar; ellerinde kürekle… bir tarla ortasından gömülmüş bir “ceset” çıkartırlarken mesela, Arap Ali… o tarladan “kavun çalmayı” düşünebiliyor!
\nSofrasına koyacağı kavunları; “katılığını yeni kaybetmiş”(!) olan bir cesetle birlikte arabanın bagajına -yan yana- yerleştirebiliyor.
\nBu oranda “kopuk” ve “yabancı” olabiliyor Ali, bulunduğu ortamda yaşananlara…
\nBozkır göbeğinde cesedin sarıldığı “leopar/kaplan desenli absürt battaniye”; “yabancılaşma” duygusunu biz seyircilere de aktarıp, bulaştırıyor.
\nO battaniyeyi görünce, yerdeki ölünün tüm dramatikliğinden kopuyorsunuz!
\nHer sahneye sinen bu “yabancılaşma” öğesinin yanında; NBC’nin karakterleri, bir o denli, etten kemikten yapılmış, katıksız “yurdum insanları” olabiliyor bu arada.
\nHikâyenin odak noktasındaki cesedin -ki her şey “cesedi” aramaya koyulmakla başlıyor!- o inanılmaz battaniyeyle taşınmasına yol açan neden örneğin, bu arama tarama işlemleri sırasında, kimsenin aklına önceden bir ceset torbası almayı getirmemiş olmasından kaynaklanıyor!
\nAdli tıp doktoru, savcı, komiser, jandarma… hepsi ceset peşinde yollara düşmüşler…
\nHiçbiri bir ileriki aşamayı düşünmemiş! Ve bir “ceset torbası” getirmek öngörüsünde bulunmamış! Hep birlikte bir anda; “Aaa unuttuk!” oluyorlar.
\nNBC film boyu böyle çeşit çeşit “memleketimden insan manzaraları” sunuyor.
\nBaşka deyişle film, tüm entelektüel derinliğine karşın; “sahicilikten” hiç uzaklaşmıyor.
\nHayatlar birer masal \t\tolduğunda
\nArap Ali bir yerlerde, karakterlerden birine şöyle bir şey söylüyor: “Bir zamanlar Anadolu’da/ Ücra bir yerlerde görev yaparken/ Böyle böyle bir gece yaşamıştım… diye anlatırsın./ Bir hikâye olur. ..Masal gibi/ Anlatırsın yani!”
\nFilm baştan sona bu…
\nİz bırakmadan gelip geçen ve son kertede -en iyi ihtimalle!- birer “masala dönüşen” öykü ve hayatlar.
\nFilm boyu bize NBC bu “masallaşmayı” yaşatıyor.
\nBir araba ya da mekân içinde geçen konuşmaları mesela, mekân dışına taşıyarak; bire bir tanık olunan vakalar olarak değil de dışardan duyulan masal-mış gibi aktarıyor.
\nUfuktaki seher/günbatımı çizgisi…
\nŞerit gibi karanlıkta süzülen tren, araba ışıkları….
\nRüzgârla dalgalanan otlar…
\nUçuşan yapraklar…
\nTopluca kanatlanan kuşlar…
\nGümüş bulutlardan süzülen mehtap…
\nÇatıya vuran yağmur, uzaktan gelen köpek sesleri …
\nPerdede beliren tek güzel kadının, birden yelle havalanan saçları…
\nSürekli bir “büyülü gerçekçilik”; bir var, bir yok… atmosferi yaratıyor.
\nBunların yanına bir de ayrı ayrı her biri döktüren, muhteşem oyuncuları eklerseniz, son NBC filminin neden bir başyapıt olarak adlandırıldığını tahayyül edebilirsiniz.
\nBir Zamanlar Anadolu’da, bir sinema şöleni.
\nSinemayı ritüel gibi, sindire sindire izlemekten hoşlanan seyirciler için.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu