Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Başbakan'ın Görmesi Gereken Bir Film: 'Kadının Fendi'
“Bu filmin Ankara’da gösterime girmemesi ne kadar manidar!” diye yazmış bir okur, bir gazetenin internet nüshasındaki değerlendirmelerin altına.
\nSembolik anlamda yapılmış, vurucu bir yorum.
\nİçim burkuldu…
\nFilmi seyrettiğinizde bu saptama, eminim sizin de içinizi burkacaktır.
\n“Cinsiyet eşitsizliğinde” dünyanın malum en azılı “kadın düşmanı rejimleriyle” aşık atan bir ülkeyiz.
\nCinsiyet eşitsizliği endekslerinde; 134 ülkelik listenin altında 126. sırada yer aldığımızı bilmeyen kalmadı.
\nBu, İran gibi ülkelerin dahi arkasına düşmek anlamına geliyor.
\nKadınların ekonomik hayata katılımıyla fırsat eşitliğinde, daha da beter durumdayız.
\n“Ekonomik hayata katılım” söz konusu olduğunda, yerimiz daha aşağılarda… Listenin dibinin dibindeki 131. sıraya falan iniyor.
\n“Kadının Fendi”nin “Ankara’daki gösterimini”(!) konu eden okur; geri planda şüphesiz bu yürek daraltan gerçeğe işaret ediyor.
\nOrijinal adı “Made in Dagenham-We Want Sex” olan filmi halbuki tam da Ankara’da, “Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum ki!” diyen Başbakan’la birlikte “ekonomimiz iyi olduğuna göre kadınların çalışması gerekmiyor” diyen bakanların izlemesi gerekiyor. Ama hükümet üyelerini bizde genelde “sinema” fikriyle yan yana getirmek dahi zor. Kendilerini sanırım en son bir “Kurtlar Vadisi” galasında sinemalarda görmüştük…
\nGerçek hayattan alınan hikâye
\nBu iç karartıcı girizgâhtan sonra “Kadının Fendi”ne dönecek olursak; film baştan sona “toplumsal cinsiyet eşitsizliği” üzerine verilen kadınların mücadelesini konu ediyor.
\nLondra’nın banliyölerinden Dagenham’da “Ford” fabrikasında çalışan 187 kadın; 1968 yılında “tarih yazan” bir grevle “eşit işe, eşit ücret” talep etmek için ilk defa meydanlara iniyor…
\n55 bin erkek işçiye karşın, Dagenham’daki fabrikalarında yalnız 187 kadın istihdam eden “Ford” yönetimi, bu beklenmedik tarihi hamle karşısında cin çarpmışa dönüyor…
\n“Ford”un İngiltere/Avrupa temsilcisi, apar topar bunun üzerine Harold Wilson liderliğindeki İşçi Partisi hükümetinin çetin ceviz “çalışma bakanı” Barbara Castle’ı görmek için Londra’ya geliyor.
\nFilmin en kilit sahnelerinden biri olan bu görüşmede, Amerikalı temsilci; “kadınların eşit işe eşit ücret talebinin; (tüm üretim zincirini etkileyecek tehlikeli bir teamül oluşturması hasebiyle) asla kabul edilmemesi gerektiğini” söylüyor.
\nFord; Britanya hükümetinin çalışma bakanına kısacası Okyanus’un öte yanından kritik bir konuda “siyasi çizgi” dikte etmeye kalkıyor.
\nBununla da yetinmiyor; istediği çizginin benimsenmemesi halinde, İngiltere’de üretimin durdurulacağını açıklıyor. Kısacası Bakanı, Ford fabrikalarının kapatılacağını söyleyerek “tehdit ediyor!”
\nSokakta birbiri ardına gösteriler yapan hemcinslerini destekleyen bakanın buna yanıtı; “Halep oradaysa, arşın burada!” şeklinde oluyor. Ve “Dagenham” fabrikasında “erkeklerin yarı ücretine” çalışan kadınlar; yalnız mücadelelerini kazanmakla kalmıyorlar, İngiltere’de kanunlaşan “eşit ücret yasasının” da böylece temelini atıyorlar.
\nJimmy Cliff’in insanın kanını kaynatan cıvıl cıvıl, neşeli; neşeli olduğu denli de devrimci olan şarkısı “You can get it if you really want it/Eğer gerçekten istersen sahip olabilirsin!” notaları eşliğinde yol alan hikâye, beyazperdeye gerçek hayattan taşınan bir senaryoya dayanıyor.
\n‘Haklar güce karşı savunulabilir!’
\nYalnız hikâye değil, filmde rol alan kadınların bir kısmı da doğrudan, yakın dönemde kapanan “Hoover” fabrikasının işçileriymiş.
\nFilm üzerinde çalışırken; ’68’deki tarihi “Ford eyleminde” yer alan kadın işçilerin öykülerine kulak veren ve dönemin çalışma bakanı Barbara Castle’ın anılarından yararlanan yönetmen Nigel Cole; günümüzde itibar edilmeyen “kadın-emek” konularında bir film yapmak ihtiyacını “40 yıl önceki bu mücadeleyi hatırlatma zamanı gelmişti!” diyerek açıklıyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
\n“Hükümetler ve güçlüler karşısında hakların savunulabileceğini anımsatmak istedim. Margaret Thatcher yerine Barbara Castle başbakan olsaydı, çok şey farklı olabilirdi!”
\nYönetmenin gönderme yaptığı Thatcher-Reagan ikilisi yerine Castle-Reagan ikilisi, yerkürede farklı bir siyasi iklim oluşturabilir miydi bilemiyorum ama filmdeki “Castle” karakteri gerçekten çok etkileyici...
\nSırf bunun ve ’68’in anıları için görmeye değer Nigel Cole’un filmi…
\nModası, müziği, farklı siyaset yapma anlayışıyla; muhteşem bir nostalji fırsatı sunuyor “Kadının Fendi”.
\nKaçırmayın.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu