Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Allah'ın Azizi' Kahire'de...
Kahire sokaklarındaki “Allah’ın azizi” karşılamalarını “hayret”le izlerken, yirmi yaşındayken bir Arap ülkesine yaptığım ilk ziyareti hatırladım.
\nBeyrut’ta oturaklı bir burjuva evinde resmi bir akşam yemeğindeydim. Masada yanı başımda oturan kerli ferli beyefendiyle gayet güzel sohbet ederken, sohbetin tonu bir anda değişiverdi. Adam, şimdi niye olduğunu hatırlamadığım bir sebepten, birden saldırganlaştı ve bana “Biz zaten sizin (Osmanlı İmparatorluğu!) yüzünüzden geri kaldık!” dedi, ardından da kin ve öfkeyle devam etti: “Türkler olmasaydı, biz şimdi kim bilir nerelerde olurduk?”
\nKonuk olarak bulunduğum bir evde, yaşını başını almış bir adamın, hasbelkader yanında oturan benim gibi genç bir insandan durduk yerde böyle tarihin hıncını almaya çalışmasına hiçbir anlam verememiş ve bugün dahi hatırladığım derin bir şaşkınlık hatta afallama duygusu yaşamıştım.
\nSonra gittiğim çok Arap ülkesinde, bilhassa Suriye ve Mısır’da, benzer çıkışlar/dokundurmalarla -heyhat!- sık karşılaştım. En çok da Filistinlilerden gelen benzeri tepkilere şaşardım…
\nKendilerini -gelişmişlik ve kültür düzeyleri açısından!- Arap halklarının en gelişmişi sayan ve (bu meyanda Türklerden de!) üstün gören Filistinliler, Osmanlı dönemini hayırla anmazlardı.
\nBeni en çok şaşırtan, “geçmişin emperyal güçlerine duyulan” bu yerleşmiş öfkenin yalnız Osmanlı/Türklere yönelik olmasıydı.
\nHalbuki örneğin Yahudileri Ortadoğu’ya yerleştiren güç zamanında Britanya İmparatorluğu olmamış mıydı? Arap halkları bu süreç içinde “Filistinli kardeşlerinin haklarını” göz önünde satmamış mıydı?
\nAma Araplar; Ortadoğu tarihinin labirentlerine girdiklerinde, seçici oluveriyor ve yalnız “Osmanlı zulmü”, “barbarlığını” hatırlıyorlardı. İngilizlerin her şeye rağmen, “white man’s burden/gelişmiş beyaz adamın çilesi” kontenjanından, çöl topraklarına medeniyet getirdiği varsayılıyordu. Kaba saba Türkler ise orayı burayı yalnızca “işgal etmiş”; “kelle sallandırmışlardı”…
\n‘Tarih şuuru’ olmadığında
\n“Mısır’ın rakipsiz kahramanı” olarak karşılanan Erdoğan için kabına sığmayan “Arap sokağı tezahüratlarını” izlerken, ister istemez aklıma, geçmişte yaşadığım -bir o kadar “kabına sığmayan”!- bu tepkiler geldi.
\nEvet… doğru… dünya, Türkiye… ve algılar değişti.
\nBırakın gençlik yıllarımın Ortadoğu’sunu, bir yıl öncesinin Ortadoğu’sunda bile değiliz.
\nTüm taşları yerinden oynatan bir “Arap baharı” yaşandı.
\nBunların hepsi doğru.
\nAma bütün bunlar “tarihin ağırlığını”, “tarihin tortularını” yok etmez.
\nUluslararası ilişkilerde “tarih” her zaman hesaba katılması gereken bir değişkendir.
\nErdoğan’la Arap halkları arasındaki çiçeği burnundaki balayını izlerken, beni en çok şaşırtan şey, “geçmişin ivmesinin” Türkiye’de tamamıyla göz ardı edilmesi, görmezden gelinmesidir.
\nGeçmiş derken -ezelden beri araçsallaştırılan- “Arap bizi hançerlemişti!” edebiyatını kastetmiyorum...
\nKastettiğim… bunun çok ötesine giden bir geniş genel “tarih bilinci” ve “şuur”…
\nErdoğan milat olabilir mi?
\n“Kahire yorumlarının” çoğunun, bahsettiğim “tarih şuurundan” -ne yazık ki!- yoksun olduğunu görüyorum….
\nErdoğan Araplarla sanki bir “tabula rasa/beyaz sayfa” açıyor...
\nBöyle bir şey olabilir mi?
\nYerli medyadan Batı medyasına döndüğünüz anda hemen… Türk-Arap ilişkilerinin Erdoğan ile başlamadığını görüyorsunuz.
\nMısır sokaklarında Erdoğan için yapılan tezahüratları “flaş” haber geçen BBC, örneğin önceki gece, gelişmeleri ilk üç cümlede şöyle değerlendirdi:
\n“Mısır’da yeni Nasır olarak karşılanan Erdoğan, aslında bir Arap bile değil. Tersine. Türk Başbakanı, Mısır’ı yüzyıllar boyunca boyunduruk altında tutmuş ve üstüne Kahire’ye on yıllar boyunca sırt çevirmiş olan bir ülkenin başbakanı!”
\nÜç cümle...
\nBu üç cümlede, Erdoğan’ın Araplar için sadece bir “outsider/yabancı” olduğu hatırlatılmakla kalmıyor; aynı zamanda, haberin girişinde daha yöredeki “emperyal geçmişin mirasçısı” olduğu hatırlatılıyor.
\nTürkiye televizyonlarında sözgelimi Cameron’ın Delhi’ye yaptığı bir gezinin -hemen ilk cümlesinde!- “Eski sömürge gücü İngiltere Başbakanı’nın Hindistan ziyareti” vurgusuyla verilmesi gibi…
\nLaf arasına ayrıntıymış gibi sokuşturulan böylesi bir cümle, tarihin tüm ağırlığını anında devreye sokuyor.
\nİngilizler; “bilginin gücü” (ve manipülasyonuyla!) Yahudileri Araplara, Arapları Türklere karşı kolaylıkla kullanabilmiş; ardından bölgeden, “her şeye rağmen medeniyet getiren güç” olarak ayrılmayı başarabilmişler…
\nErdoğan, bu coğrafyada bir “milat” olmadığını/olamayacağını anlamak zorundadır.
\nTürk-Arap ilişkilerinin çok uzun bir mazisi var.
\nBu maziyi biz ve (Arap baharı gazıyla!) “din kardeşlerimiz” hesaba katmasa; görüldüğü üzere… başkaları hesaba katıyor…
\nTürkiye’nin Arap dünyasıyla ilişkilerinde “tarihten arındırılmış” bu havalanmayı izlerken, şaşkınlık duymamın nedeni budur.
\nBuradan devam ederiz.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu