Jale Özgentürk

Turizm sadece konaklama değil (20.03.2020)

20 Mart 2020 Cuma

Koronavirüsü için ülkeler önlem paketlerini açıkladı. Türkiye de 100 milyar TL’lik bir paketle ortaya çıkacak mağduriyetleri önleyeceğini ilan etti.

Paket genel olarak yetersiz bulundu ama en mutsuz olanlar turizmciler. Bir süredir Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’a sorunlarını anlatan ve paketten önemli destek bekleyen turizmciler hayal kırıklığı içinde. Özellikle de bakanın meslektaşları olan seyahat acentası sahipleri... Pakette turizm için yer alan karar şöyle:

- Konaklama vergisi kasım ayına kadar uygulanmayacak.

- Otel kiralamalarına ilişkin irtifak hakkı bedelleri ve hasılat payı ödemeleri 6 ay süreyle ertelenecek.

- İç havayolu taşımacılığında üç ay süreyle KDV oranı yüzde 18’den yüzde 1’e inecek.

Oysa bir süredir değil, yeni rezervasyon almak iptallere para ödemek zorunda olan seyahat acentelerinin beklentisi “mücbir sebep” ilan edilmesiydi. Seyahat acenteleri adının bile geçmemesine de üzülen turizmciler, uymakla yükümlü oldukları İATA kuralları karşısında cezalı duruma düştüklerini belirtiyorlar. Turizmciler kestikleri çeklere ilişkin de hiçbir düzenleme olmamasından yakınıyor. Rusya’nın seyahat acenteleri için mücbir sebep kararını tartıştığını hatırlatan turizmciler, “Turizm sadece turizm değil. Turizm onlarca sektörü, onlarca çalışanı ilgilendiriyor. Sadece konaklama da değil. Bu kararlar yeniden gözden geçirilsin” diyorlar.

Bu arada uzun zamandır sektörde ilginç bir de iddia gündemde. Turizmcilere göre ilk açıklamalarda sektörün adının bile geçmemesi, tepkiler üzerine gece açıklamaya eklenmesinin nedeni Bakan Ersoy ile Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Başkanı Firuz Bağlıkaya arasındaki kişisel anlaşmazlıktan kaynaklanıyor. Ersoy ile Bağlıkaya’nın arasının sıcak olmadığı biliniyor. Ancak böyle bir krizin ortasında kişisel hırslarla hareket etmek ne kadar doğru olur?

Kilidi kendileri kapatacak

Dünya öngöremediği büyük bir krizle savaşıyor. Salgın bir yandan sağlığımızı tehdit ediyor, diğer yandan geleceğimizi. Salgının ulaşacağı boyut tahmin bile edilemiyor. Salgınla birlikte peş peşe gelen sorular, gündemin ateşini de yükseltiyor: Salgın bittiğinde dünya ekonomisi ne olacak? Çalışacağımız bir işimiz olacak mı? Kira ve faturalar nasıl ödenecek?

Soru çok ama yanıtı henüz kimsede yok! Korku da büyük. Şimdi öncelikli mesele, muhtemel ölümleri azaltmak. Ve bunun için de Türkiye’de adım adım bir karantinaya yaklaşıyoruz.

Sağlık Bakanlığı, uzmanlar, sosyal mesafeyi koruma ve kalabalık oluşturmaktan uzak durma uyarısı yapıyor. Atılan adımlar, alınan önlemler olumlu ama insanların toplu olarak bulunduğu alışveriş merkezleri hâlâ neden kapatılmıyor?

Kamuoyu, doğal olarak sorumluluğun AVM yatırımcılarında olduğunu düşünüyor. Sosyal medyada da gecikme nedeniyle onlar eleştiriliyor. 346 adet AVM’de çalışan emekçiler ise büyük bir endişe ile her gün mağazalardaki görevlerine gidiyor...

Tepkiler artınca, önceki gün Boyner’den İpekyol’a, Koton’dan Twiggy’e, Mavi’den Damat’a, önemli markalar mağazalarını kapatma kararı aldı. AVM’lerde mağazaların yüzde 70’e yakını kapanmış oldu. Ancak AVM’ler tümüyle kapanmadı. Mağazalar kapansa da yeme içme bölümleri hâlâ açık... Çünkü 16 Mart’ta sadece AVM dışındaki kafe ve lokantalara kapatma kararı alınmıştı.

Öğrendiğime göre AVM yatırımcıları bir süredir kamudan AVM’lerin kapatılmasını talep ediyor. Ancak bir türlü adım atılmamış. Bunun üzerine kendileri adım atmaya karar veren Alışveriş Yatırımcıları Derneği (AYD), önceki gün bir tavsiye kararı açıkladı.

Açıklamada “Açılış kapanış saatlerini kamu otoritesi belirlediği için kapatma kararını ivedilikle bekliyoruz” cümlesi yer aldı. Bu cümle şu demek.: AVM’lerin kapatılması kararını ancak kamu otoritesi yani valilik veriyor. Kamu “AVM’ler kapatılsın” demeden, yatırımcının kapatması hapse varan bazı yaptırımlara ve cezalara neden oluyor.

Ancak AVM sahipleri gecikmenin getireceği faturanın ve vicdani sorumluluğun daha fazla olduğunu gördüğü için bu cezalara rağmen kesin adım atmaya karar verdi. Valilikten resmi bir kapatma izni gelmese bile artık Türkiye’deki tüm AVM’leri kapatacaklar. Bu satırların yazıldığı 18.00’e kadar hâlâ bir açıklama da gelmedi. Kamuyu beklemeden ilk adımı da AK Merkez’in sahibi Akiş Gayrimenkul attı ve alışveriş merkezlerini kapattı.

Kapatma kararı çok doğru. Ancak 346 AVM’de 40 bine yakın çalışan var. Bu çalışanların hakları ne olacak? AYD, maaşların ödenmeye devam edeceğini, işten çıkarma da olmayacağını belirtiyor.

Ancak gerçek faturayı zaman gösterecek! 

Tüketici de ‘mücbir sebep’ istiyor

Bugünlerde bankaların kriz komiteleri en yoğun çalışan birimler. Salgınla birlikte ekonomiler durma noktasında. Türkiye’de hanelerden en büyük şirketlere kadar borçlu olmayan yok. Krediler ne olacak? Sistem nasıl dönecek? Açıklanan önlem paketinde yer alan maddelerden biri bu nedenle önemli. İlk kez krediler için mücbir sebep tanımı kullanılıyor. Paketin 11. maddesi şunu söylüyor: “Virüsün yayılmasına karşı alınan tedbirlerin etkisiyle nisan, mayıs ve haziran aylarında temerrüde düşen firmaların kredi siciline ‘mücbir sebep’ notu düşülmesini sağlayacağız.” 

Force Major yani mücbir sebep önemli bir hukuki tanım. Bir bankacılık hukuku uzmanı arkadaşıma bu madde ne anlama geliyor diye sordum. Çünkü salgının mücbir sebep olup olmadığı tartışmalı bir konu. Yaptığı açıklamalar şöyle: “Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklaması belirsiz ve biraz muğlak. Hukuken klasik anlamda mücbir sebep ilan ediliyorsa o zaman bu kredi sözleşmelerinin hepsinin yeniden uyarlanması gerekir.” Önlem sadece firmalar için açıklanmış. Bunu da şöyle yorumluyor: “Eğer ticari şirketler için mücbir sebep kabul ediyorsak, daha ekonomik olarak güçsüz olan tüketici için de bu kabul edilmeli.” Bugünlerde işsiz kalan on binlerce borçlu vatandaş var. İşi etkilenen firmaya getirilen bu kolaylık onlara da getirilmek zorunda değil mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları