Jale Özgentürk

Tok açın halinden anlamıyor

02 Kasım 2022 Çarşamba

“Enflasyonu dünyadaki gibi algılamıyoruz. Bunu insan temelli bir yaklaşımla görüyoruz. Enflasyonla mücadele için insana odaklandık.”

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “Faiz neden enflasyon sonuç” iddiasıyla yüzde 19.58’den bir yılda yüzde 83’e fırlayan enflasyona nasıl baktığını bu sözlerle açıklıyor. 

Türkiye’yi, tarihinin en büyük yoksullaşmasına iten enflasyon rakamları, Nebati’ye göre o kadar da sorun görünmüyor!

Oysa ekonomi biliminde kanıtlanmış bir örneği olmadığını Nebati’nin “Dünya bizi izliyor” sözleriyle öğrendiğimiz Yeni Ekonomik Model ne yazık ki toplumun tümünde ağır bir bunalıma neden olmaya başladı bile. 

Bakan Nebati, farklı algılasa da enflasyonu biz vatandaşlar aynen dünyadaki gibi algılıyoruz. Hayat pahalılığı olarak...

Küçük bir azınlık dışında, insanların büyük bölümünün yaşam maliyetlerini artıran, gelirlerini eriten ekonomik bir yıkım olarak.

Enflasyon bizim için altı ay önce İstanbul’un orta halli bir semtinde 3 bin lira olan kirayı 10 bin lira olarak ödemek demek!

Orta sınıf bir vatandaş olarak geçen yıl ortalama 400 bin lira olan bir eve bu yıl 2 milyon TL ödeyememek demek.

Geçen yıl en ucuz 157 bin lira olan bir otomobile 450 bin TL verememek demek. 

Yani ev ve otomobil hayallerine son vermek demek...

En basiti bir simite 2 TL yerine 7.5 TL vermek demek...

YÜZDE 90 ZORDA

Türkiye’de Türkiye İstatistik Kurumu’na göre 22 milyon hane var. Konda Araştırma Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Ağırdır’ın Türkiye Sosyal, Ekonomik, Siyasal Araştırmalar Vakfı’nın düzenlediği toplantıda verdiği rakamlar çok çarpıcı:

- Bugün Türkiye’de yüzde 40 hanenin geliri giderinden eksik... Yani 9 milyona yakın hanenin bütçesi açık veriyor. 

- Yüzde 50 yani 11 milyon hanenin gelirine göre kurabildiği bir hayat var. Günlük yaşıyor. Geleceğe ilişkin bir hikâyesi kalmamış, iki ay sonra işsiz kalsa çökecek.

- Türkiye’de geliri giderinden fazla olanların oranı ise sadece yüzde 10. Yani sadece 2.2 milyon hane...

Enflasyonun yarattığı tahribat sadece ekonomik değil. Aynı zamanda psikolojik. 

Araştırmalara göre 1.01 milyon kişi depresyonda, 700 bin intihar var.

YAPIŞKAN ENFLASYON

Peki enflasyonu, yani toplumdaki bu yıkımı göze alarak hedeflenen üretimi yapan iş insanları memnun mu?

Türkiye’nin önemli iş dünyası örgütlerinden birine üye bir iş insanı ile konuşuyorum. Bu enflasyon oranlarıyla sürdürülen üretimin yoksullaştıran bir büyümeye neden olduğunu söylüyor.

Orta sınıfın yok edildiğini, gelir dağılımının bozulduğunu ekliyor ve “Değişik terimler kullanılan anlaşılmaz bir model bu” diyor.

Enflasyonda 1970’lere dönüldüğünü, “yapışkan enflasyon” döneminin başladığını da ekliyor. 

Nebati’den önceki bakanlardan Berat Albayrak, 2020’de yükselmeye başlayan döviz kurlarına ilişkin “Dövizdeki yükselme vatandaşı ilgilendirmiyor. Dövizle maaş mı alıyorsunuz, döviz borcunuz mu var?” demişti.  

Nebati ise hayat pahalılığı ile her çarşıya pazara çıkışta şok yaşayan vatandaşa farklı algıdan sözediyor.

Türkiye’de çalışan nüfus, toplam nüfusun yüzde 47’si. Çalışan bu nüfusun yarısı ise asgari ücret alıyor. Yani açlık sınırının altında.

Hükümetin bahanesi üretim sürsün, işsizlik olmasın! Çalışanın aç olduğu bir toplumda deneme yanılma yönetiminden vazgeçmenin zamanı gelmedi mi?

Karl Marx, “Sarayda yaşayan başka, kulübede yaşayan başka düşünür” demişti. Bugünkü durumumuza da cuk oturmuyor mu?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları