Jale Özgentürk

‘Küresel kriz sürecek’

14 Kasım 2022 Pazartesi

Sanayi ülkesi olan Türkiye’de ekonomiye uzun vadeli bakılması gerektiğini söyleyen Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, “Yatırımları bekletemeyiz” diyor. 

Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, denemeler kitabına bir yenisini ekledi: “Aklımızda Bulunsun...” 

Kitap vesilesi ile bir araya geldiğim Eczacıbaşı ile küresel ekonomik kriz, sorunlara rağmen 200 milyon doları bulan yatırımları ve sanat faaliyetlerini konuştuk. Küresel ekonomik sorunların dünyaya yayılarak süreceğini söyleyen Eczacıbaşı, “Sorunların geçmesini durup bekleyemeyiz. Durursak düşeriz. Yatırımlar devam etmek zorunda” diyor. 

- Pandemi biterken bu kez savaş patladı. Bu süreç ekonomileri zorluyor. Türkiye’yi çok daha fazla zorluyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz gelişmeleri?

Küresel salgın kontrol altında olsa da etkilerini yaşamaya devam ediyoruz. Küresel büyüme yavaşlıyor. Ama bu yavaşlama senkronize değil. Savaş yüzünden Rusya kaynaklı bir arz şoku bir süredir devam ediyor. Enerjiden gıdaya pek çok hayati alana dokunuyor. Yakın bölgemizde gelişmelerden etkilenmeyen yok. Dahası, geniş bir coğrafyaya da yayılmaya devam ediyor, edecek.

NASIL BİR ÇIKIŞ OLABİLİR? 

Bu sorunun kolay, her ekonomiye aynı şekilde uygulanabilecek bir yanıtı ne yazık ki yok. Ülkelerin attıkları adımlar da bunu gösteriyor. ABD, enflasyonu kontrol altına almak üzere parasal sıkılaşmaya giderken Avrupa karma bir yaklaşım içinde. Artan enerji maliyetlerinin tüketici üzerindeki yükü hafifletilmeye çalışılıyor. AB, gaz tarafında bu kış nasıl bir şok ile karşı karşıya kalacak, halk – hükümetler buna nasıl tepki verecek... Çok bilinmeyenli bir denklem. 

- En önemli pazarımız AB’de resesyon başlamış durumda değil mi? 

Avrupa Birliği çok yönlü bir hareket içinde... Bazı ekonomistler enflasyonu yüzde 4’ün altına çekmenin şu aşamada kolay olmayacağını söylüyor. Dolayısıyla o seviyede bir direnç yaşanabilir. Bu yıl temel faizi yüzde 4.5’e kadar artırmaları muhtemel görünüyor. Avro bölgesinin bir resesyona girmesinden en çok etkilenecek ülkelerden birisiyiz. Bu nedenle gelişmeleri yakından takip etmek zorundayız.

NAKİT YÖNETİMİ ÖNEMLİ

- Türkiye’deki şirketler nasıl etkileniyor bu durumdan?

Faaliyette bulunduğumuz bölgede, iç ve dış talepte daralma gözleniyor. Stoklarda artış var. Böyle dönemlerde birçok kuruluşun işletme sermayesi ihtiyacı artar. Önümüzdeki dönemde iş insanlarının gündemlerinin ilk sırasında nakit yönetimi ağırlığını daha da artıracaktır. Türkiye bir sanayi ülkesi. Bölgemizin en büyük üretim üslerinden birisiyiz. Sanayicilik uzun dönemli bir bakış açısını gerekli kılıyor. Makro çerçeve kısa süre içinde değişse de üretmeye, o değer zincirini beslemeye devam ediyorsunuz. Çünkü, kısa vadeli değil, orta ve uzun vadeli bir bakış açısına sahipsiniz.

- Grup olarak geleceğe nasıl hazırlanıyorsunuz? 

Geleceğe dair umudumuzu hep koruyor yatırım, istihdam yaratmaya çalışıyoruz. 2022 yılında ana faaliyet alanlarımızda yatırım için 200 milyon Avro’nun üzerinde kaynak ayırdık. 2023’e de aynı anlayışla girmeyi hedefliyoruz. Son dönemde sağlık alanında önemli olduğunu düşündüğümüz adımlar attık. Gensenta İlaç satın almasını bu çerçevede değerlendiriyoruz. 

İSTANBUL MODERN MARTTA AÇILACAK

İstanbul Modern’in yeni müze binası dünyanın dört bir yanındaki kentlerde simgeleşmiş müze ve kültür-sanat kurumlarının mimarisinde imzası olan Renzo Piano tarafından tasarlandı. Eczacıbaşı Topluluğu olarak kurucu sponsorluğunu üstlendiğimiz İstanbul Modern’in en geç mart ayında açılması planlanıyor. Eşim Oya Eczacıbaşı ve tüm ekibi yoğun bir şekilde hazırlanıyor. Biz de büyük bir heyecanla bekliyoruz.

SANAT TOPLUMU YÜCELTİR

- Türkiye’nin sanata destek veren ilk sanayici ailelerinden birisiniz. Nereden geldi bu misyon? 

Babam Nejat Eczacıbaşı, iş dünyasında çalışan ve bu nedenle olanağı olan kişilerin toplumun gelişmesi konusunda sorumluluk taşıdıklarına inanırdı. Böyle bir aile kültürünün içerisinde yetişmişti. Aynı zamanda kültür ve sanata çok ilgi duyar, yurtdışında da konserleri, festivalleri takip ederdi. Babam Nejat Bey, kültür ve sanatın toplumları yücelttiğini düşünürdü. Ona göre bir ülke ekonomik açıdan ne kadar zenginleşse de kültür ve sanat gelişmedikçe toplumsal gelişmeden bahsetmek mümkün değildi. Bu bakış açısı beni de çok etkilemiştir. 

- İstanbul Müzik, Film, Caz, Tiyatro Festivalleri, İstanbul Bienali... Grubunuzun Türkiye’ye kazandırdığı değerler. Sanat Türkiye’ye neler katıyor? 

İKSV, İstanbul’un ve Türkiye’nin kültür-sanat hayatının ayrılmaz bir parçası. İstanbul’un dünya çapında bir kültür-sanat başkenti olarak konumlanmasına, ülkemizde festival ve bienal olgusunun benimsenmesine büyük katkılarda bulunmuş öncü bir kurum. Kuruluşundan bu yana geçen elli yıl boyunca klasik müzik, caz, tiyatro, güncel sanat gibi farklı alanlarda izleyicileri de sanatçıları da besleyen, güçlendiren bir vakıf. Etkinliklerimizin kent ve ülke ekonomisine de büyük katkıları var. 

- Dünya ve tabii ki Türkiye iki yıldır büyük bir pandemi krizi yaşadı, yaşıyor. Sanat piyasalarına nasıl yansıdı?

Ekonomik açıdan pandemi, kültür-sanat alanında küresel boyutta bir kriz yaşanmasına yol açtı. Bağımsız sanatçılar, sanat mekânları, festivaller, hatta dünyanın en güçlü kültür sanat kurumları bile bu krizden çok etkilendi. Sanatçıların ve sanat üretiminde yer alan tüm paydaşların ekonomik açıdan büyük darbe aldığı bir dönemden geçtik. İzleyicilerin yaşam biçimleri ve alışkanlıkları da bir ölçüde değişti. Sanatın tüm aktörleri ayakta kalmanın yollarını arıyor. Bunun için sektördeki tüm kurumların, özel sektör, kamu, sivil toplum bir arada, birbirleriyle dayanışma içinde olmaları gerek. 

FON İÇİN CHRISTIES’DE MÜZAYEDE 

- Fon yaratmak için çalışmalarınız neler?

İKSV bu sene, 50. yılı vesilesiyle kariyerlerinin başlangıcındaki sanatçılara destek olabilmek amacıyla dünyanın önde gelen müzayede evlerinden Christies’de özel bir açık arttırma yaptı. “Istanbul Calling” başlıklı bu seçkide, Türkiye’den ve yurtdışından 22 sanatçının bağışladığı toplam 23 eser açık artırma ile satıldı. Toplam 1.7 milyon İngiliz Sterlini tutarında gelir elde edildi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne (ÇYDD) ayrılan miktar sonrasında genç sanatçılara 450 bin İngiliz Sterlini tutarında önemli bir kaynak geliştirmemiz mümkün oldu. 

‘NETAMELİ BİR YAZI’

Eczacıbaşı, 40 denemesinin yer aldığı Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Aklımızda Bulunsun kitabında “Netameli (riskli, tekinsiz) Yazı” başlıklı bölümde siyaset- iş dünyası ilişkisine dair notlarını şöyle paylaşıyor: 

- İktidarların eteğine yapışarak büyüyen, sonra iktidarın değişmesiyle ortadan kaybolan kuruluşlara ülkemizde çok rastlanmıştır. Sadece iktidara verdikleri destek sayesinde güçlenmiş ama aynı zamanda kurumlaşmış ve kalıcı hale gelmiş kuruluşlar pek fazla görülmez. 

- Siyasette taraf olmamak Nejat Bey’in değişmez ilkesiydi. Çok saygı duyduğu ve ümit bağladığı Turgut Özal destek istediğinde de bu ilkesini bozmadı. Ancak bunun sonucunda ortaya çıkan olumsuz gelişmeler engellenemedi. İkisi arasındaki kırgınlık hiçbir zaman tümüyle onarılamadı. 

- (...) Siyasette aktif olmak iş insanlarının işi değildir ancak bunlardan iş dünyası ile siyasetin birbiri ile hiç kesişmeyen alanlar olduğu sonucunu çıkarırsak yanılırız.

- Aman siyaset benden uzak dursun sözü ne kadar anlamsızsa “iş insanları siyasete karışmasın” sözü de o kadar anlamsızdır. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları