Jale Özgentürk

Her şey milli finans değil!

24 Mayıs 2024 Cuma

Finans çevrelerinin son günlerde en önemli gündem maddesi Yapı Kredi Bankası’nın satış haberleri. Koç Holding, bu konuda açıklanacak bir gelişme olmadığını ısrarla belirtiyor. Hedefin zaman zaman yaptıkları bir değerleme girişimi olduğunu söylese de iddialara göre Birleşik Arap Emirlikleri’nin en büyük bankalarından First Abu Dhabi Bank, Yapı Kredi’nin yüzde 61.2’sini almak istiyor. 

Kazım Taşkent tarafından 1944’te kurulan Yapı Kredi Bankası, Koç Grubu’nun en değerli varlıklarından biri. Banka, Türkiye’nin de en değerli finans kuruluşlarından... 

Bugün itibarıyla Türkiye’de toplam 63 banka var. Bu bankaların 11’i ağırlıklı yerli sermaye. Bunların üçü kamu bankası. Yapı Kredi ise aktif büyüklüğü açısından özel bankalar arasında Türkiye’nin üçüncü bankası. 

Yapı Kredi Bankası’na talip olan First Abu Dhabi Bank (FAB) ise Birleşik Arap Emirlikleri’nin en büyük bankası. First Gulf Bank (FGB) ve National Bank of Abu Dhabi’nin (NBAD) birleşimiyle 2017’de kurulmuş. 183 milyar dolar varlığa sahip. 

Dünya gazetesinden Kerim Ülker’in haberine göre aynı çatıda birleşen iki kuruluşun da Türkiye’ye ilgisi yeni değil. Biri Riva için Galatasaray’a 140 milyon dolar önermiş olmamış, diğeri ise banka almak istemiş. 

İddia edilen bu satın alma da gerçekleşirse Türkiye’de Körfez sermayeli banka sayısı 11’e çıkacak. 

Körfez sermayesinin Türkiye’yle ilgisi Turgut Özal döneminde tam 41 yıl önce başlamıştı. ANAP hükümeti 16 Aralık 1983’te bir kararnameyle özel finans kurumlarının faaliyetine izin vermiş ve yolculuk şöyle gelişmişti: 

- Kararname sonrası ilk olarak 1985’te Suudi-Türk ortak sermayeli Al-Baraka Türk geldi. Türk ortakları da Turgut Özal’ın kardeşi Korkut Özal ile oğulları Murat ve Mustafa Özal’dı. 

- 1989’da ise Kuveyt’in ikinci büyük bankası Kuveyt Finans Kurumu, Kuveyt Türk Katılım Bankası’nı kurdu. 

- Uzun yıllar sessiz kalan Körfez sermayesinin yeniden Türkiye’yle ilgilendiği yıllar ise AKP iktidarı döneminde başladı. 2006’da MNG Bank, Arab Bank ve BankMed’e satıldı. 2007’de adı Turkland Bank AŞ., kısaltılmış şekliyle T-Bank olarak değiştirildi. 

- 2008’de Kuveyt’in en büyük finans kuruluşu National Bank of Kuwait, Turkish Bank’ın yüzde 34.29 hissesini satın alarak ortak oldu. 

- 2012’de faaliyet izni alan Lübnan merkezli Bank Audi grubu Türkiye’de Odea Bank’ı kurdu. 

- Yine 2012’de Burgan Bank Eurobank Tekfen’in yüzde 99 hissesini satın aldı. 

- 2013’te Commercial Bank of Qatar, Alternatifbank’ın yüzde 70’ini satın alarak Türkiye’ye geldi. 

- 2016’da Yunan National Bank of Greece, Özyeğin ailesinden aldığı Finansbank’ı Körfez Bölgesi’nin en büyük bankalarından Qatar National Bank’a sattı. Bankanın ismi QNB Finansbank oldu. 

- 2018’de DenizBank AŞ., Rus Sberbank tarafından Birleşik Arap Emirlikleri merkezli Emirates NBD’ye satılarak devredildi. 

BÜYÜK RİSK İÇERİYOR

Aslında faize karşı olan bu ülkelerin geleneksel bankacılık yapan Türkiye’nin önemli finans kuruluşlarına talip olmasının nedeni belli: “Türkiye’nin stratejik konumu, ekonomik potansiyeli.” 

Peki bankacılık sisteminin giderek daha fazla yabancı sermayenin ağırlığına geçmesi ve son yıllarda özellikle Körfez ülkelerinin talip olması nasıl yorumlanmalı? 

Bankacılığı “stratejik sektör” olarak tanımlayan finans uzmanlarından aldığım yorumlar şöyle: 

- Banka demek sanayisinin, tarımın, hizmet sektörünün ve bireylerin ekonomi içinde kontrolü demek. 

- Garanti Bankası için de bazı iddialar ortaya atılıyor. Yalanlandı ama ya satılırsa? 

- Türk ekonomisi üzerinde bu kadar stratejik öneme sahip bir sektörü bir yabancı milletin hakimiyetine bırakmak büyük risk... 

Evet uzmanlara göre finans sektöründe risk artıyor. Ancak Türkiye ekonomisini krizden çıkarmak için de iktidarın gözü hep Körfez sermayesinde! Peki iktidarın diline pelesenk olan “millilik” bu arayışın neresinde derseniz, bunu da onlara sormak gerekecek!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bölüşüm krizi 25 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları